• İzEdebiyat > Deneme > İtiraflar |
241
|
|
|
|
Kullandıkları arabalarla kıyaslarlar beyinlerinin emiş gücünü. Bolca alkolle, süspansiyonlarını bozarlar. Hepsinin torku düşüktür, zekâları gibi. Çünkü diğer insanların aksine hayatta kalmak için zekâya ihtiyaçları yoktur. Yeterli mevkileri, lüks arabaları ve paraları vardır. |
|
242
|
|
|
|
Saçlarıma yazılan şiirleri teker teker kırptım gecenin karasına,
Bal köpüğü gözler ile bir daha asla dokunulmasın diye. |
|
243
|
|
|
|
Gel gel... Ben senin aradığını biliyorum... Hepsi burda, hem de satılık... |
|
244
|
|
245
|
|
|
|
Eğer insanlar gölgelerine göre değerlendirilseydi,günün en ileri saatine kadar sokaklar bomboş kalırdı;güneşin batacağı sırada ise sokaklarda iğne atsan yere düşmezdi!
-Aşıkın namusu mu;namuslunun aşkı mı?
|
|
246
|
|
|
|
kafam karışık, çekip gitmelerim üzerimde, küsüp yenilgiyi kabullenip senden vazgeçtiğim gibi herşeyden vazgeçmek için cesaret arıyor gözlerimi karartıyorum.ama nafile beni sevene bir ömrü seninle sırtlanırım diyene kıyamıyorum...oda benim seni beklediğim kadar beni bekleyecek...ama ben senin beni acıttığın gibi acıtmamalıyım sevenimi...dağılmışım toplanamıyorum... |
|
247
|
|
|
|
Basit bir insanım, basit bir insanım.Tıpkı musluktan damlayan bir su kadar ucuz bir insanım. Ben ne bir kiri temizleyebilirim ne de coşkun sular gibi çağlayabilirim. Sadece küçük bir suyum. Dışarda bardaktan boşalırcasına yağmur yağsa da, ben kendi bozuk dünyamda su koyuveren bir damlayım. Ne bulutları bilirim, ne de yapraklarda çiyim. Basit ve bozuk bir dünyanın içinden sızan dolu dolu bir damlayım. Ne dudak tanırım ne de gözyaşı. Ben başlıbaşına bir problemim. |
|
248
|
|
|
|
*Ey dünya savaş patronları! Siz bu işi çok iyi biliyorsunuz. O nedenle size bir teklifim var: Gelin bir kere de yoksulluk için savaşın. |
|
249
|
|
|
|
Üşüyorum ..radyoda bir türkü “gün gördüm günler gördüm ,seni gördüm şad oldum” sakınma ellerini….
|
|
250
|
|
|
|
Hiç sevilmemiş bir yürek gibi herşeyden bir haber ayaklarım, geziniyor öylesine yosunların üstünde. Kimi zaman deniz kabukları kesiyor ayaklarımı. Oluk oluk akan kanım, beni öldürmeye yetmez ki; sadece deniz kabuğu... Kanatsız bir kuş gibiyim bu sahilde, her şeye rağmen uçmaya çalışan. |
|
251
|
|
|
|
Hayatın kahpeliğinden, yapmacık yaşanmasından, gösterişinden, sefaletinden, yalan dolanından usandım bıktım. |
|
252
|
|
|
|
Canım yanıyor baba. sen hep bir dağ gibi durdun hayatımda. Senin uçurumun ben oldum baba. hep korkular vardı bende senin yanında. Hayatının ölümlü kıyısında ben bir uçurum çiçeği gibi büyürken, sen çiçeği burnunda bir genç gibi taptaze kaldın. Senin yanında ben yaşlandım baba. Ben bir çam gibi büyüdüm sen ise çam sakızı çorban armağanı vermek isterken bana bedenimde ve ruhumda yaralar açtın. Bir çam ağacı gibi büyürken baba kabuk bağladım. |
|
253
|
|
|
|
*Cahille tartışma, ahmakla ortak iş yapma; arif olanı başının tacı, seni seveni de kalbinin sultanı yap.
*Doğayı dedemden aldığım şekliyle, torunlarıma bırakamadığım için suçluluk duyuyorum.*Ölümün hayırlısını dilemek, en sık edeceğin dua olsun.*Vicdan, her gün defalarca kurulan bir mahkemedir. Üstelik delilleri de öyle sağlamdır ki…*Gemiye bindiysen, kaptana güvenmek, yapacağın en doğru iştir. |
|
254
|
|
|
|
Suçlusun anne, tüm anneler gibi!.. |
|
255
|
|
|
|
İlk defa birinin gözleri kelimesiz bıraktı beni. İçimin erkek yanı sendin ve senin içinin kadın yanı ben. Bu benzerliğin küçük gizleri vardı kimselerin anlamayacağı. Bazen benim iç sesimi senin dudaklarından duymak gibi. Kelimelerin anlatamayacağı öyle b |
|
256
|
|
|
|
*-Beden yorgunluğu, gönül yorgunluğunun yanında nedir ki? Bedeni birkaç dakikada, saatte; ya da günde dinlendirirsin. Ama gönül yorgunluğu bazen yıllarca sürer, bazen de bir ömür boyu.*-Benimle dilinle değil, yüreğinle konuş; bedeninle değil, gözlerinle seviş.*-Boşuna inleme, isyan etme! Acı çekmek âşığın alınyazısıdır.*-Büyük bir aşk, büyük bir sevgi mi istiyorsun? O zaman büyük acılara katlanabilme gücünün olup olmadığını da iyice düşünmelisin. |
|
257
|
|
|
|
Tanrı'm bana niye intiharı çok gördün böyle yaşamak daha mı iyi? Zorundalıklar içinde, ağlamak isteyip de ağlayamamaklar içinde, canım yanarken ateşi sevmek mecburiyeti içinde yaşamak daha mı iyi? Bir melek masumiyetini yitirip bir şeytana dönüşerek tüm lanetleri yaşamak daha mı iyi? |
|
258
|
|
|
|
Bu garipliğin bodrumunda gezinen mahlûkatların verdiği zehir misali fitneleri düşünün. |
|
259
|
|
260
|
|
|
|
Her birimiz tecavüzle yaşıyoruz. Ve ölüler diyarında, yaşayanları bulma umudumuz kayboldukça, bunu atlatmamız daha da zorlaşıyor. Yeniliyoruz hayata… Gözlerimiz kapalı gidiyoruz. Uçsuz bucaksız bir karanlıkta, sürüklenip duruyoruz. |
|