Mermere sıkışmış bir melek gördüm ve onu özgürlüğüne kavuştuncaya dek mermeri oydum -Mikelanjelo |
|
||||||||||
|
Benim çocukluğumda, atalarımdan bizlere emanet kalan bu dünya tertemizdi. Kirlilik nedir bilmezdik. Gerçi yaşadığım kentin sokaklarında kanalizasyon yoktu. Kış aylarında sokaklardaki çukurlarda balçık oluşurdu. Belediye çöpçüsü çalı süpürgesiyle kazırcasına süpürürdü o balçıkları. Haftada iki gün tertemiz olurdu sokaklar. O dönemde çöp vergisi diye adlandırılan vergi de yoktu ama, çalışanlar çocuklarımızın kursağından haram geçmesin diye aldıkları maaşı hak etmiş olmak için canla başla çalışırlardı. O dönemde çöpçülerde araziye uymak diye bir kavram yoktu. Yaz aylarında evlerden sokaklara su sızmasına dahi izin verilmezdi. Sızdıranın vay haline. Üç kişilik zabıta ekibinin her ferdi tam gün üzerlerine düşen görevi yerine getirebilmek için, sokakları, caddeleri aralıksız denetlerlerdi. Şimdilerde onlarca zabıta görevlisi asli görevlerini terk etmişler, hepsi neme lazımcı kesilmişler. Yaz aylarında sahilde gezerken gördüklerim çok çirkin bir utanç tablosu. Başta ayçiçeği çekirdeği kabukları olmak üzere her türlü kirlilik ayaklarımızın altında. İğreniyorum bu çirkinliklerden ama ne çare. Arada sırada zabıta ekipleri görüyorum. Yerleri kirletenlere bırakın ceza yazmayı en küçük uyarıları bile yok. Merak ediyorum, orada bulunmalarındaki amaç ne? Sadece fazla mesai ücretini hak etmiş olmak için mi? Onların görev yapmamalarından elbette ben sorumlu değilim. Görevini yapmayanları iş başında tutan belediye yönetimidir. 14 Mart 2002 günü Park Otelde Yerel Gündem 21 in düzenlediği, profesörlerin, dekanların ve belediye başkanlarının katıldığı bu toplantıda Silivri’nin belediye başkanı Sayın Selami Değirmenci, Üç dönemdir belediye başkanıyım. Tarım arazilerini korumak için sanayileşmeye izin vermedik. Bu nedenle sanayi çevre belde belediyelerine kaydı. Silivri’de işsizlik had safhada. Önümüzde iki yıl kaldı. Bu dönem içerisinde ne yapabiliriz? Kentimizi turizme açmak istedik. 1980 yönetimi kent içindeki antik değeri olan bir kilise ile havrayı yıkmıştı. Her yıl Yunanistan’dan gelen turistler, bina yerine binanın arsasını ziyaret etmekteler. O binayı yeniden, aslına uygun olarak inşa edelim dedik. Yunan propagandası yapılıyor diye hakkımızda soruşturma açıldı. Geçmişte bu kentte Yahudiler yaşıyorlardı. Onlar da geliyorlar. Yaz aylarında bu otelin doluluğunu Yahudiler sağlıyor. Onlarda havranın arsasını ziyaret edebiliyorlar. Ve soruyor, “iki aylık bir yaz sezonu için başka ne yapabilirdim?” Sayın Selami Değirmenci’nin bu sözlerine katılmamak olası mı? Onu tarıma ve turizme verdiği değer nedeniyle candan kutluyorum. Bir de şu çevre kirliliğine el atsa, ne güzel olurdu.Toplantıya ikinci bölümde katıldığım için ilk bölümde neler konuşulduğunu bilmiyorum. Bu nedenle konuyla ilgili görüşlerimi yeri geldiğinde açıklayacağım. *** Halkçı Parti Menemen ilçe başkanıyken, sulama kanallarının yaz kış akıtılması için yoğun bir uğraş vermiştim. Emiralem regülatörünün kış suyunu göğüsleyemeyeceğini ve kanalların temizlenmesini ileri sürenlerin, tüm tezleri çürüterek kanallara yaz kış su bırakılmasını sağlamıştım. O yıllar Gediz’deki kirlenme bu denli yoğun değildi. O yıllarda korkunç bir kuraklık yaşanıyordu. Meyveler susuzluktan dallarında buruşuyor, sebzeler bahçelerde kuruyordu. Kış sulamasının yararlarını onca anlatmama rağmen anlamak istemediler. İlk yağmurlarda doğada ne kadar hümüs ve hayvan dışkıları varsa boşu boşuna denize akar gider. Oysa bu ilk yağmurun taşıdığı hümüs, mil ve dışkılar, tarlalar için ne mükemmel gübre olurdu. Aradan geçen, yaklaşık on yıldan sonra Gediz’de korkunç bir kirlilik yaşanmaya başladı. Kirlilik sınırının on katı olan kirli suların bahçe tarımında kullanılmasına karşı çıkmakta yine bana kaldı. Hele bir gün o kirli suyla maydanoz, dereotu, tere, roka ve marulların sulandığını gördüğümde isyanım sınır tanımıyordu. İstanbul’u bu kirlilik nedeniyle uyaracağımı söylediğimde, Sulama Grubu başkanı tarafından arazimdeki artezyenlere sayaç takmakla tehdit edildim. Oysa artezyenlerim sekiz metre derinlikte olduğundan arazimin malıydı ve o suyu kullanmama hiçbir güç engel olamazdı. Doğayı temiz tutmanın gerekliliğini bilen bir insan olmama rağmen, Gediz’in bu denli kirlenebileceğini nereden bilebilirdim. O suyla Menemen ovası zehirleniyor, çoraklaşıyor. Ovayla birlikte insanlar da zehirleniyor. Ben böyle olmasını ister miydim? Toplantıda içme sularımızın kirlendiği dile getirildi. Kirliliğe de tarım ilaçları ve suni gübreler neden gösterildi. Bir gübre üreticisi firma çiftçilere yararlı olması için yayınladığı kitapçıkta, bir dekara 12 kilo üre verilmesini önermesine karşın bir çiftçi tarlasına 150 kilo üre ve nitrat attığını anlatarak övünüyordu. Nereden bilirdi tarlasına attığı gübrenin vereceği zararları? Umurunda mıydı tarlasının zamanla çoraklaşacağı ve içtiği suya karışıp kendine zarar vereceği. Temiz bir dünyayı, tertemiz bir çevreyi ne zaman kirliliğe karşı yeğleyeceğiz. Ne zaman görsel kirliliğin en çirkini naylon poşetlerin, pet şişelerin etrafımızda savrulduklarını, ayçiçeği kabuklarını, sigara izmaritlerini görmekten kurtulacağız. Bu kirliliklerin nedeni ben değilim. Yine de çocuklarımıza emanetçisi olduğumuz bu vatanı bu denli kirlenmiş olarak devretmenin utancıyla özür diliyorum. Yaşadığımız ortam bu denli kirli olmamalıydı. Kirletenler utansın demekten başka bir umar var mı? Özcan NEVRES 15.03.2002
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Özcan Nevres, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |