..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bir sanatçı başarısız olamaz; sanatçı olabilmek bir başarıdır. -Charles Horton Cooley
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Toplumcu > Özgür Doğa




27 Ocak 2009
Bir Varmış İki Yokmuş  
Özgür Doğa
Bir kaldırımdan diğerine koşarak geçen yalnızlığı, musalla taşına sahipsiz bir tabut gibi yatırdı. Ellerini can çekişirmişçesine yanlarına düşürüp başını arasına aldı. Tıkış tıkış otobüsleri ve dolmuşları düşündü. En arkada sıkışarak oturan kendisinin tıpatıp aynısıydı. Yüzündeki giz ifadeye dönüşüp ortalığa soru işaretleri yığıyordu.


:AECA:
Bir kaldırımdan diğerine koşarak geçen yalnızlığı, musalla taşına sahipsiz bir tabut gibi yatırdı. Ellerini can çekişirmişçesine yanlarına düşürüp başını arasına aldı.
     Tıkış tıkış otobüsleri ve dolmuşları düşündü. En arkada sıkışarak oturan kendisinin tıpatıp aynısıydı. Yüzündeki giz ifadeye dönüşüp ortalığa soru işaretleri yığıyordu.
     Akşamüstleri simetri üstüne kafa yorup düzenli olmayan eşyalara el atmadan onları düşünerek yoruluyordu. Temeli atılmamış ne kadar yapı varsa sanki kafasına düşecekmiş gibi sürekli elektriklerin kesilmesini ve yapı temellerindeki taş ve betonları düşünüyordu…
     Evlilik cüzdanı soran ucuz otellere kirli tırnaklarını ve sevgilisinin çeyizlik yatak örtülerini anlatıyordu. Kabak kafalı, diyordu kabul yeri memuru için, gözleri oyuncak tüfek görmüş çocuk gibi, diyordu. File içinde lastik top görüp tekmelemeye başlayan bir çocuk gibi bizi gafil avladığını sanarak ne kadar da mutlu oluyor, diye düşünüyordu.
     Bir küllüğü tepeleme dolduran garbi bebekler poker oynuyorlardı. Bir kazak, bir çift eldiven sevindirmeye yeterdi oysa kendisini, bu bekleme salonundaki garbi bebekler Kafdağı’nın neresinde yaşayan Simurg kuşunun akrabalarıydı acaba?
     Otel odasında, sevgilisinin saç fırçasına takılan saç telleriyle doktorculuk oynamaya başladı. Evhamlı sevgilisinin kahve telvesini yalayana kadar…
     Odanın perdesini çekip lambayı yakarken, kalabalıktan yağdan kıl çeker gibi kurtulduğunu düşündü. Kanıksadığı pisipisine bir gururlanmaydı bu. Gazoz kapağı ütüp çamurlu elleriyle mağrur bir halde burnuyla oynar gibi…
     Gazete bayii titizliğiyle, iadeye yollayacağı gazeteleri sarar gibi sevgilisinin üstünü yorganla örttü. Otelin karşısındaki iş yerinin kepengi gürültüyle indirilince içinden saydı!
     Oturduğu koltukta gümbür gümbür akan bir gür ormanı düşündü, kapkaranlık, iğne deliği kadar bile olsa ışık bir an kendisi içinde kaybolunca değmeyen. Apar topar saklanmak istediği, kafasında nakşettiği bir sığınak.
     Ütülü beyaz gömleğinin sol kolunun düğmesi kopmuştu. Sığınacağı ormandaki cırcır böceklerini düşündü. Hayaletli bir ormanmış, soğan kokan elleriyle çamura batmış!
     Boş arsada top oynayan çocuk sesleri ormanda onun yardımına koşunca, çocuklara teşekkür etmek için bakkaldan filenin içinde bir lastik top almış!
     Naylon çoraplı sevgilisiyle pikniğe yine ormana gitmişler. Sevgilisi konuştukça, kırık dökük anılarına uzun tırnakları batmış.
     Düş kurarken, birdenbire içinde, pijamalarını giyip yatmak isteği doğdu.
     Perdede oynayan, üstüne sarkan ürkütücü ağaç dallarının gölgeleri uykusunu getirmişti. Allak bullak olan suratına bakmak için banyoya girdi. Aynaya bakarken cam şangırtıları duyuyordu, kılıç şakırtılarını… Kendini çok zorladı ama tüfek takırtılarını duyamadı.
     Anıları zihninde fing atarken banyodan çıkıp pencere kenarına ilişti. Bir kasaba hoparlöründen reisin dublajcısını duydu.
     Şimşek ve yıldırım mahşer yerine çevirirken geceyi, usulca sevgilisinin yanına kıvrıldı.
     “Kurutulmuş bir çiçektiniz sanki, göğünüzü getirdim.” (Turgut Uyar) dizesini sevgilisinin kulağına eğilerek fısıldadı.
     DİPNOT: Sevgi ile insan kardeşim, (u)yan! Hrant Dink’i unutma…



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın toplumcu kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sevgilinin Ölümü

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Git Usulca [Şiir]


Özgür Doğa kimdir?

1975’te Ankara’da doğdu. Eskişehir Anadolu Üniversitesi İ. İ. B. F. İşletme Bölümü’nü bitirdi. Şiirleri, denemeleri ve öyküleri 1992 yılından beri yayımlanıyor.

Etkilendiği Yazarlar:
Borges, joyce, faulkner, woolf... tanpınar, atay, atılgan, pamuk... dağlarca, berk... baudelaire, mayakovski...


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Özgür Doğa, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.