"İşimden büyük tat aldığımı söylemeliyim." -John Steinbeck |
|
||||||||||
|
Ah o eski sakızlar ne kadar hoş kokuluydu, ne kadar güzeldi. Cak cak ve yine cak sesleri ne kadar şiddetli çıkardı o eski sakızlarda. Şimdilerde bakıyorum da o eski sakızlarında tadı tuzu da kalmadı her ne hikmetse. Tatsız tuzsuz, insanın damak zevkine hiç hitap etmiyor yeni sakızlar. Ulusal kanallarla ve büyük büyük gazetelere ilan veren ünlü sakız firması, sakızların kalite kontrolünü gerektiği gibi yapacak sakız uzmanları, kısaca sakızologlar aramaktadır. Hem de bu devirde sakızologlug gerçekten zor, uzmanlık isteyen bir iştir. Hele hele de bu işi yardımcı doçent, doçent ve profesör seviyesinde yapacak ne kadar az insan var güzel yurdumuzda. Sakız firmasının kapısından iki bayan iki erkek dört arkadaş girerler. Merhabalaştıktan sonra sakız işi için geldikleri bellidir... Sekreter bayan aşağıdan yukarıya gelenleri makarnayı süzer gibi süzdükten sonra cak cak laubali bir şekilde ve de ağzını yayarak sakız çiğnemeye de devam ederek; - Sakız uzmanlığı için başvuru yapacaktınız değil mi? Erkeklerden biri - Evet, biz dört arkadaşız iki bayan iki erkek gördüğünüz gibi. Sakız ve çiğnemek bizim işimiz. Ta çocukluktan beri çenemiz hem sakız çiğnemeye hem de laflara çalışır durur. Eğer bizi işe alırsanız hiç pişman olmazsınız. Sekreter bir iki hmm çektikten sonra. - Bakacağız efendim bakacağız. Sizden önce gelen sekiz yüz yetmiş iki kişi de bu işe talip. Genel Müdürümüz Suhulettin Bey hepinizi tek tek imtihan edecek, çiğneme hızınıza, çiğneme şeklinize, sitilinize bakacak. Değişik değişik sitiller var bunların hangisine vakıfsınız. Zaten bu kadro için alacağımız kişi sayısı taş çatlasın onu on beşi geçmez diyeyim yani... Bayanlardan birisi sakızı kuvvetli kuvvetli çiğneyerek, biraz da ağzını eğerek; - Valla ablacığım bize başka firmalardan da teklif var da biz sizi tercih ettik yaene uzmanızdır biz inanın hiç gözünüz arkada kalmaz. Bizatihi ben ve diğer arkadaşlarım sakız kardeşiyiz zaten. Çok küçük yaşlarda başladık bu işe hâlâ cak cak çiğner geçeriz yaene hem sakızları hem de öbür adayları. Ayriyetten tarihçesine kadar, yaene bu sakız ta Nuh Tufanından bile önce olduğuna gidecek olursaaak ki... Sekreter yeniden lafa dalar. - Valla daha önce yapmış olabilirisiniz sakız uzmanlığı ama bizim sizi bir de burada eğitmemiz, eğitim programlarımızdan geçirmemiz lazım. Bu o kadar da kolay bir şey değil. Ya çiğnerken çeneniz çıkarsa ya bir sakatlık geçirirseniz çiğnerken dimi ama? Sonra bize çenemi koruyamadı çalıştığım firma diye tazminat davası açarsanız ne olacak? Dünya kadar tazminat ödemek zorunda kalırız size. Erkeklerden biri de lafa girer bu sırada. - Sekreter hanımcığım bizim sakız çiğnememiz başkalarının sakız çiğnemesine benzemez biz bunun bizatihi hem teorisini hem de pratiğini yapmışızdır ben ve arkadaşlarım bu işi bizim pirimiz fitnefücur Mualla'dan saatine o devirde seksen lira para ödeyerek öğrendik bilmem anlatabildim mi sekreter ablacım ya böyleyken böyle. Sekreter hanım sakız çiğnemesini hızlandırır birazcık. Karşısında ki dört kişide ondan feyiz alarak cak ve cak seslerini hem hızlandırır hem de arttırırlar. Odanın içi cak cak lar dan geçilmemektedir. Diğer erkek lafa girer. - Ablacım bak bir daha söylüyorum bizi işe alırsanız memnun kalırsınız, bizler belki yirmi beş otuz yıldır sakız çiğniyoruz yıllardır ilmini yapmışız bütün sakızların çam sakızından tut da, mabeline, tipitipine, şekerlisine ve şekersizine kadar her türlü sakızı çiğnedik hele de yaz tatillerinde daha çok çiğnerdik. Bilmem anlatabildim mi? Bu arada peş peşe balonlar patlamaya başlar adeta sakız çiğneyenler birbirlerine nispet yapmaktadırlar. Bir taraftan bayanın biri patlatmakta diğer taraftan başka bir erkek patlatmakta, öbür köşeden başka biri ona yine patlatarak cevap vermektedir. Dışarıdan kapıya kulak kabartacak biri, içeride silahlı çatışma olduğunu bile sanabilecektir neredeyse. O sırada firmanın patronu odasından dışarı çıkar ve sekretere dönerek 'Bu arkadaşlar mı yeni denenmeye gelen elemanlar?'' Sekreter cak cak cak çiğnerken sakızları 'Evet müdür bey bunlar bunlar hem de çok iddialılarmış Fitne Fücur Mualla Abla diye birisinin yanında yetişmişler miymiş neymiş, bizden başkası bu işin altından kalkamaz yaene diyorlar.'' Müdür Bey Fitne Fücur Mualla ismini duyunca birden gözleri faltaşı gibi açılır, yüzüne ter basar, kulakları kızarır. Belli ki Fitne Fücur Mualla'yı bir yerlerden tanımaktadır... Ve döner elemanlara... - Daha önce söyleseniz ya Fitne Fücur Mualla'nın yanında hem teori hem de pratik eğitim aldığınızı hem beni hem de sekreterimi niye uğraştırıyorsunuz? Fitne Fücur Mualla sakız camiasında bir zirvedir fenomendir O. O nasıl bir fitnedir hem de fücurdur. Sonra sekretere dönerek... - Hemen kayıtlarını yap ve yarın başlasınlar kızım yeni sakızologlarımız sakız uzmanlarımız. Ama bakacağım sakız çiğnerken cak cak ve de caklarına. Bir deneme süremiz olacak tabi ki... Vay be nereden nereye Fitne Fücur Mualla Ablam ne yetiştirmiştir bunları, bana da çok kıyağı olmuştu geçmişte...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ahmet Zeytinci, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |