Bazen evrende yalnız olduğumuzu düşünürüm, bazen de olmadığmızı. Her iki durumda da bu düşünce beni afallatır. -Arthur C. Clarke |
|
||||||||||
|
İçimiz dışımız kredi oldu dostlar. Otuz sene önce senede bir ya giderdik ya gitmezdik bankalara, şimdilerde bankalardan çıkamaz olduk. Nasıl olsa T.C. Numaramızda var, eskiden T.C. numarası mı vardı? Ya da vardı da biz mi bilmiyorduk? Yoktu tabi ki dostlar, yapraklı nüfus cüzdanlarımız vardı... Oysa şimdi öyle mi? T.C. Numaranız varsa hemen hemen her banka da krediniz hazır. Eeeeee! T.C. Numarası olmayan da olmadığına göre, çek çekebildiğin kadar. Ama işte kazında ördeğinde ayağı öyle değil tabi ki... Kredi demek borç demek, meşhur atalar sözüdür ’’Borç yiyen de kesesinden yer.’’ derler. Ha istisnası var, dolandırıcılar da dolandırdıkları adamın kesesinden yer, onu da unutmayalım, dikkat edelim de dolandırılmayalım... Hele de bu devirde... Onu görünce, gözlerim parladı birden. Alsam bir dert, almasam bir dert. Bizler Dar Gelirli, Bol Giderli, Çok Atarlı Pek bir Küçük Esnaf sınıfına girdiğimizden, her ne alırsak epey kaşınıyor, sonrada bayağı bir düşünüyoruz. Nasıl alırım diye kafamda planlar yapmalıyım, diye düşünmeden edemedim. Hem de bizim hanım ve çocuklar o kadarda çok sevinirler ki almış olsam... Mutlaka bunun içinde bankalarda kredi vardır. Araştırmam lazım. Önce bir devlet bankalarına bakayım, olmazsa, sonrada özel bankalara giderim. İllaki birinden birisi bana onu almam için kredi verir. Vermezse de tefeciye giderim diyorum, ama şimdilik bu fikrimden vaz geçtim, gerek yok tefeciye... Sanırım tüketici kredisi olarak verirler bana bu krediyi... Belki de o isimde bir kredide vardır, bilemiyorum. Böyle pahalı bir ürünün illaki kendi adı ile anılan kredisi vardır... Kefil filanda isterler mi acaba? Belki de isterler, memur kefil istiyorlarmış kulağıma gelen duyumlara göre... Bir kaç tane memur arkadaşım var ama, gelip de bu kredi için bana kefil olurlar mı, olmazlar mı? Çok da riskli bir kefillik gerçekten. Aslında tüketici kredililerinde kefil istemiyorlar bildiğim kadarı ile ama bu çok daha değişik ve riskli kredi sınıfına giriyor... Hadi oldu da ödeyemedik, kefillerde ödeyemedi, işte o zaman yandığımızın resmidir. Eve gelen haciz memurları ile uğraş dur, dil dök, aman canlarım cicimlerim durumu... Ne yapsak etsek de hatırlı bankacı arkadaşlarımızı bulsak devreye soksak, şu pastırmadan bir iki kilo almak için kredi çıkartsak ya devlet bankasından ya da özel bankalardan. Düşünüyorum düşünüyorum başka da bir çare bulamıyorum. Ha krediyi alırız almasına da geri öderken de zorlanırız biraz ama, ne yapalım, o pastırmayı da yıllardır yemedik. Geçen gün kızım televizyonda gördü, bana soruyor ’’Baba bu pastırma, nasıl bir şey, tatlı mı tuzlu mu, tadı nasıl?’’ Yani demem o ki eninde sonunda bir şekilde bunu yedireceğim bizim aile efradına...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ahmet Zeytinci, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |