"Bilmezlik ile ne hoştum; hayalimde ne güzellik, ne de aşk vardı." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun |
|
||||||||||
|
Alnındaki çizgiler geçen yılların yaşadıklarının yaşanmışlıkların birer parçası oluyorsa, onun üzerindeki çizgilerde yaşadığı ve tükettiklerinden kalan birer parça oluyor ve sen yaşadıklarının izlerini her soluk alışında yaşıyorsan ve söküp atamıyorsan içinden örtüyorsan üzerlerini yeni yeni güzelliklerle oda örtüyor yavaş yavaş zamanla ve sindire sindire. Bazen aynı çizgi üzerinde yaşıyor yeni başladığı hayatı bazen değişik çizgide, bazen renklerde aynı oluyor çizgilerde birde bakıyorsunuz ki bazen ne renkler tutuyor birbirini nede çizgiler. Dedim ya sanki nefes alıp veren ve anca yaşanmışlığa imza atan koca bir çınar. Çınar gölgesinde ağırlar sevdaları o ışığıyla aydınlatır. Karanlıklar düşmanıdır. Oysa bakarsanız uzaktan soğuk gelir size yaklaştıkça ısınır yaklaştıkça aydınlanır ve yaklaştıkça seversiniz. Koca bir ovayı andırır rengârenk çiçeklerle süslü renklerini geçmişin tükenmişliklerinden alır. Nasıl insan geçmişinde yaşadıklarıyla katılaştırıyorsa yüreğini ve tükettikleriyle taş gibi sert oluyorsa yüreği işte insan gibi tükete tükete katılaşır. Üzerinden yayılan ışığın feri karanlığı aydınlatırken karanlıktan aldığı her sırrı onun üzerine yapıştırır. Kimi zaman uzun bir romanı okur, kimi zaman iki sevgilinin aşklarına tanıklık eder, kimi zamansa seven ama sadece masumca seven birinin içtiği rakıda içinden geçenleri dinler. Üzerindeki salkımlar hayatı öğretir sana. Her salkım farklı bir kelime farklı bir olay ya da bir şiirin bilmem hangi dizesidir. Bir anda kırılır ve o kırgınlığı onarmakta imkânsızdır. Üzerinde yanan her ateş aşk gibidir. Bir erkeğin bir kadına aşkı gibi. Her karanlıkta birleşirler. Işık kadındır kadını taşıyan ise O. O kadından öğrenir kadın aşkını tüketir ve yeni yeni kıvrımlar oluşur çehresinde. Ve sonraki karanlıkta tekrar kavuşur başka bir sevdaya. Ama kavuşmalarından ayrılmalarına kadar ne kadar değişse de yüz amaç aynıdır hep çevresini aydınlatmak. Bazen birleşmeden kopuşlara sahne olur bazen son nefesi aynı anda verenlere yeri ya o köşedir ya bu köşe ama bekler sevgiliyi delice. Sevdalısı bir mumdur oysa ona yeni yeni salkımlar katacak yeni öğretiler katacak mum O ise günler önce bir güzele hediye edilmek üzere var olmuş ve hala dört gözle o güzeli bekleyen bir hediyedir aslında… Üzerinde yanan muma aldırmadan karşındakinin yanan yüreğini gören şekil olan en sade ve doğal yaşanmışlıkların gözlemcisidir. Bir şamdandır yine lambanın sönmesini bekleyen ve yârine kavuşma hayali kuran bir şamdan…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © HAMZA EKİZ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |