..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yaşamın tanımı yoktur. -Halikarnas Balıkçısı
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Din > Fuat Türker




22 Kasım 2011
Yine de Düşünmeyecek Misiniz?  
Fuat Türker
Sonuç olarak; derin düşünen insan Allah’ın yaratış sırlarını, dünya hayatının gerçeğini anlar. İnsanların büyük çoğunluğunun aksine, varlık nedenini düşünerek yaşar. Karşılaştığı olayların zahirinde kalmaz, Allah’ın emrettiği şekilde düşünerek, hikmetlerini kavrar.


:AAGH:
İnsanların düşünmekten alıkoyan birçok neden var. Bunlar insanı gerçekleri görmekten alıkoyabilir. Bu yüzden, her insanın kendisine olumsuz yönde etki eden sebepleri teşhis etmesi ve bunların etkisinden kurtulması önemli. Aksi takdirde, dünya hayatının gerçek yüzünü göremez. Bu ise ahirette ona büyük kayıp getirir.

Kur’an, yüzeysel düşünme alışkanlığına sahip insanların durumunu, “Onlar, dünya hayatından (yalnızca) dışta olanı bilirler. Ahiretten ise gafil olanlardır. Kendi nefisleri konusunda düşünmüyorlar mı? Allah, gökleri, yeri ve bu ikisi arasında olanları ancak hak ile ve belirlenmiş bir süre (ecel) olarak yaratmıştır. Gerçekten, insanlardan çoğu Rablerine kavuşmayı inkar ediyorlar. (Rum Suresi, 7-8) ayetiyle haber verir.

Düşünmeyi engelleyen nedenlerden biri, çoğunluğa uymanın getirdiği zihinsel uyuşukluk. İnsanları en çok yanıltan konulardan biri "çoğunluğun" yaptıklarının doğru olduğuna inanmaları. İnsan genellikle, doğruları düşünerek bulmak yerine hep çevresindeki insanların öğrettiklerini kabullenmeye yönelir. Çoğu zaman kendisine ilk başta garip gelen şeyleri diğer insanların doğal karşıladıklarını görür ve bir süre sonra kendisi de bunları benimsemeye başlar.

Örneğin televizyonlarda, dergilerde her gün yüzlerce felaket, haksızlık, adaletsizlik, zulüm, intihar, cinayet, hırsızlık, dolandırıcılık haberi okunur, binlerce yardıma muhtaç insandan söz edilir. Ancak birçok insan bu haberleri izleyip kanalları gönül rahatlığı ile çevirir. Genellikle insanlar bu tarz haberlerin neden bu kadar çok olduğu, bunların engellenmesi için neler yapılması, nasıl önlemler alınması gerektiği, hatta kendilerinin bu konuda neler yapabileceklerini düşünmezler. Çünkü çevrelerindeki diğer insanların büyük bir çoğunluğu da bunları düşünmez. Çoğu kişi "dünyayı ben mi kurtaracağım?" mantığı içerisinde sorumluluğu başkalarına atar.

İnsanı düşünmekten alıkoyan bir diğer neden de tembellik. Düşünme konusundaki tembelliğinden dolayı insanlar herşeyi hep gördükleri ve alıştıkları şekilde yaparlar. Düşünerek en uygun, en güzel, en hayırlı olanı arayıp bulmaz, hep gördüklerini taklit ederler.

Ancak öyle önemli konular vardır ki, insanların bu konularda düşünmemeleri onları büyük ve sonsuz yıkıma uğratır. İnsanın dünyada varoluş amacını düşünmemesi, ölümün kaçınılmaz bir gerçek olduğunu, ölümün ardından ise sorgulanacağını gözardı etmesi bu hüsranın kaynağıdır. Allah Kur’an’da, Yaratan, hiç yaratmayan gibi midir? Artık öğüt alıp-düşünmez misiniz? (Nahl Suresi, 17) ayeti ve benzer birçok ayetle düşünmeye davet eder.

Düşünmekten alıkoyan bir başka unsur da toplumdaki derin düşünmenin iyi olmadığı telkini. Kuşkusuz bu, dinden uzak insanların uydurdukları batıl bir düşünceden başka bir şey değil. İnsanın kaçınması gereken şey düşünmek değil, olumsuz düşünmek, kuruntulara ve vesveselere kapılmaktır.

Allah ve ahiret inancı güçlü olmayan, Kur’an’ı iyi bilmeyen insanlar genellikle olumsuz yönde düşündükleri için, pek faydalı sonuçlara ulaşamazlar. Allah’a iman eden, akıl sahibi bir insan ise konuyu hayır ve güzellik yönünde düşünür ve çok güzel sonuçlara varır.

İnsanın herşeyden önce dünyanın geçici olduğunu anlaması, ahiretteki gerçek ve sonsuz hayatı için çok şevkli bir çaba içerisine girmesine neden olur. Buradaki yaşamın er ya da geç biteceğini bildiği için dünyevi çıkarların ve hesapların hırsına kendini kaptırmaz. Son derece tevekküllü olur. Bu geçici hayatta meydana gelen hiçbir olay onu üzmez. Daima sonsuz ve güzel bir hayata kavuşmanın umudunu taşır. Dünyadaki nimetlerden ve güzelliklerden de çok fazla zevk alır. Çünkü Allah dünyayı insanları denemek için eksik ve kusurlu yaratmıştır. “Bu eksik ve kusurlu dünyada bile insanın hoşuna giden çok sayıda güzellik varsa, cennetteki güzellikler hayal edilemeyecek kadar muhteşemdir” diye düşünür. Her gördüğü güzelliğin ahirette aslını görebilmeyi umar. Ve bunların tümünü ancak derin düşünerek kavrar.

Sorumluluklardan kaçma isteği de insanı düşünmekten alıkoyar. Çoğu kişi düşünmekten, konular üzerinde kafa yormaktan uzak durarak Rabb’ine karşı olan sorumluluklarından kaçabileceğini zanneder. Ancak insanların düşünmeyerek sorumluluklarından kaçabileceklerini sanmaları büyük bir aldanıştır.

İnsan yalnızca bir an öleceğini ve ölümden sonra sonsuza dek bir yaşam olduğunu ciddi olarak düşünse, var gücüyle ölümden sonraki yaşantısı için çalışmak durumunda kalır. Ancak ahiretin varlığını düşünmeyince böyle bir sorumluluktan kurtulduğunu zannederek kendini kandırır. Ancak dünyada düşünerek doğruya ulaşamayan insan, ölümle birlikte kendisi için hiçbir kaçış olmadığını anlar:

O, ölüm sarhoşluğu, bir gerçek olarak gelip de, (insana) "İşte bu, senin yan çizip-kaçmakta olduğun şeydir" (denildiği zaman da). Sur’a da üfürülmüştür. İşte bu, tehdidin (gerçekleştiği) gündür. (Kaf Suresi, 19-20)

Diğer yandan herşeye "alışkanlık gözü"yle bakmak da insanın düşünmesini engeller. İnsanlar bazı şeylerle ilk kez karşılaştıklarında, ondaki olağanüstülüğü anlayabilirler ve bu, onların düşünmelerine, gördükleri şeyi inceleyip araştırmalarına neden olabilir. Ancak bir süre sonra bir alışkanlık oluşur ve artık etkilenmemeye başlarlar. Özellikle de hemen her gün karşılaştıkları bir varlık veya olay, artık onlar için "sıradan" bir şey haline gelir.

Sonuç olarak; derin düşünen insan Allah’ın yaratış sırlarını, dünya hayatının gerçeğini anlar. İnsanların büyük çoğunluğunun aksine, varlık nedenini düşünerek yaşar. Karşılaştığı olayların zahirinde kalmaz, Allah’ın emrettiği şekilde düşünerek, hikmetlerini kavrar.

Böylece hem Allah’ın nimetlerinden çok fazla haz alır, hem de gereksiz kuruntu ve vesveselere, dünyaya yönelik hırslara kapılarak sıkıntı ve strese girmez.

Bunlar, derin düşünen insanın dünyada kazanacağı güzelliklerden sadece birkaçıdır. Düşünerek daima doğruyu gören insanın sonsuz ahiret hayatındaki kazancı ise Allah’ın sevgisi, rızası, rahmeti ve cennetidir.

Şüphesiz sizin Rabbiniz, altı günde gökleri ve yeri yaratan, sonra arşa istiva eden, işleri evirip-çeviren Allah’tır. O’nun izni olmadıktan sonra, hiç kimse şefaatçi olamaz. İşte Rabbiniz olan Allah budur, öyleyse O’na kulluk edin. Yine de öğüt alıp düşünmeyecek misiniz? (Yunus Suresi, 3)



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın din kümesinde bulunan diğer yazıları...
İnkârcılar İnananların Sapmasını İsterler
Son Perde
Dinin Çıkarlarını Gözetmek
Anne Babaya İtaat Nasıl Olmalı?
Korkma Ebedi Varsın
Allah Aşkı
Bir Başka Candır Ölüm
Kadere Dair
Kur'an'dan Sorulacaksınız
Her Sabah, Günü Allah'a Adamak

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
İnsan Neden Kıskanır?
Konuşma Kişiliği Yansıtır
Çocuklar Gibi...
Ne Kadar Aciziz!..
Gerçek Sevgili
Ahirete Hazırlık Kursu
Gerçek Adalet
Duyguları Akıl ve İrade ile Terbiye Etmek
Vakit "Öldürmek" Değil, Kazanmak İçindir
İnsanlar İçin Yaşamak Zordur

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bir Otobüs Yolculuğu [Öykü]
Köy Anılarım (!) [Öykü]
Artık Oruç Tutuyorum (Çocuklar İçin Ama Büyükler de Okuyabilir :) [Öykü]
Daldaki Armut (Çocuklar, Gençler ve de Çocuk ve Genç Kalanlar İçin :) [Öykü]
Boyun Eğen Kutlu Kadın [Öykü]
Darwinizm, Komünizmin Bilimsel Kılıfıdır [Eleştiri]
Pkk'nın Hedefi; Komünist Toplum [Eleştiri]
"Kahrolsun O Zan ve Tahminle Yalan Söyleyenler" [Eleştiri]
Dünyalık Peşindeki Din Adamları [Eleştiri]
Şeytanın Çift Taraflı Kıskacı: Bir Yanda Ateizm Bir Yanda Yobazlık [Eleştiri]


Fuat Türker kimdir?

6 yıldır insani ve imani konularda makaleler ve çocuk yazıları yazıyorum. Yaklaşık 5 yıldır Haber Vaktim, Cemaat. com, Sayha Dergi, Edebistan, Turuncu Dergi, Körpe Kalemler, Edebiyat Defteri gibi dergi, portal ve haber sitelerinde yazılarım yayınlanıyor. Yazılarımı ve inandıklarımı paylaşmak için İz Edebiyat'dayım. Ayrıca Risale Çocuk, Kalem. biz ve Beyan/İstikamet Dergisi'nde çocuk yazıları yazıyorum.

Etkilendiği Yazarlar:
-


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Fuat Türker, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.