• İzEdebiyat > Eleştiri > Yazarlar ve Yapıtlar |
41
|
|
|
|
Dücane Cündioğlu’nun “Cenab-ı Aşk” adlı kitabı, yazarın diğer kitapları gibi eğitici ve öğretici nitelikleri hâiz. Ama kitapta katılmadığımız bazı noktalar da var. |
|
42
|
|
|
|
Dostoyevski, devrin bir çok ilerici genci gibi büyük toprak ağalarını koruyan kölelik kanunlarının yarattığı sosyal ve siyasal yapıdan rahatsızlığını Belinski’nin toplantılarına katılarak belirtir. |
|
43
|
|
|
|
Yeşilin koynunda güzellik uykusunu uyuyan Trabzon, ülkemizin en şirin şehirlerinden biridir. Yeşille mavinin koyun koyuna olduğu bu mümbit topraklar maddî ve manevî binlerce zenginliği içinde saklamaktadır. Dünden bugüne, bugünden yarına taşınan bu zengin birikim hepimizin ortak değeridir. Bunu geleceğe taşımakta şair ve yazarlara önemli görevler düşmektedir. Onlar ne kadar yazarsa yazsın, bu emsalsiz güzellikler kâğıda dökmekle bitmez. Fakat ne kadarını yarınlara taşıyabilirsek kârdır. Heyamola Yayınları bunu gerçekleştirmek için kolları sıvadı bile. 22 yazarın kaleminden 22 Trabzon kitabı vitrinlerdeki yerini aldı.
|
|
44
|
|
|
|
Geçenlerde Bir dilim sohbet sitesinde rastladığım Pal sokağı çocukları kitabıyla ilgili yazıyı okuyunca birden çocukluğum aklıma geldi. |
|
45
|
|
|
|
20’li yaşlarımda kitaba olan ilgimin artması yüzünden çok sıkıntılar çektim. Gerek kitap almaktaki imkansızlıklarım gerek bahşirelerle satın aldığım kitapları vakitsizliğim ve uğraşılarım yüzünden okuyamamışlığım beni hep hüzünlendirmiştir. Hatta çoğu kez satın aldığım ama okuyamadığım kitaplarımla özellikle geceleri göz göze geldiğimde “seni okuyacağım az sabırlı ol” dediğimi, kitabımın da üzgün, solgun bir ifadeyle bakıp; “Sen mi okuyacaksın?” diye sorduğunu hatırlıyorum…
|
|
46
|
|
|
|
Sevgili izedebiyat yazarları! Yüzlerce şair ve yazarın eserlerinden oluşan bu yıllığı hiç merak etmiyor musunuz? |
|
47
|
|
|
|
Etik bir ilke olarak, eğer bir roman hayal ürünü bir takım olayları sanki gerçekmiş gibi anlatıyorsa bu tür romanların başına “burada anlatılan olaylar ve kişiler tamamen hayal ürünü olup gerçekle hiçbir ilgisi yoktur” gibisinden uyarılar konur. Böyle bir uyarı konulduğu halde yine de okur bu hayallerin arkasındaki gerçeği görmeye çalışır veya buna rağmen yazılanları gerçekmiş gibi de kabul edebilir. “Kar”da böyle bir uyarı yapılmadığı gibi, tam tersi, romanın ilk sayfasına konmuş alıntılar sanki bu olayların gerçekten Kars’ta yaşanmış olduğuna dair bir kanının doğmasına yol açıyor: |
|
48
|
|
|
|
‘’Uçurtma Avcısı’’ adını Kabil’de, kış mevsiminde yapılan uçurtma yarışlarından alır. Zaten romanı düğümleyen olay da burada başlayacak yine bir uçurtma yarışıyla sonlanacaktır.Khaled Hosseini (Halit Hüseyin)’in de Afganistan doğumlu Amerikalı bir yazar olması, romanın ana kahramanıyla örtüşür. Yazarlık yeteneğini Hasan’ı kandırmak için uydurduğu hikayelerle anlayan Emir’le yazar arasında ortak bir bağ oluşturur. |
|
49
|
|
|
|
İlk defa İzedebiyat’ta görüldü ‘Mor Ölüm’ romanı... Ama daha pek çok İzedebiyat okuru görmeye fırsat bulamadan siteden çekildi. Ardından da Sanem ALTAYLI’nın romanı çekildi. Fantastik roman kümesine bir virüs girmişti sanki. İzedebiyat’ta görünüp kaçan ‘roman bölümleri’ bir kitap olarak vitrinlere dağılmıştı... |
|
50
|
|
|
|
Darbeler tarih boyunca hep demokrasi getirme(!) ve kaostan kurtarma vaadiyle yapılmış; fakat ne yazık ki daima demokrasiyi rafa kaldırmış ve kargaşaya zemin hazırlamıştır. 27 Mayıs'tan 12 Eylül'e kadar, yakın tarihimiz bunun acı hatıralarıyla doludur. |
|
51
|
|
|
|
Aslında satması lazım. Niye? Çünkü bu kitap güzel bir kitap. Öyle çok beğendim amam aman harika demiyecem. Ama güzel bir kitaptı. Hikayenin 2. kitabını da okuma listeme aldığımı söylemek isterim. Elbette yabancı edebiyat ile Türk yazarlar arasında bir fark var. |
|
52
|
|
|
|
Dergiler kültür, sanat ve edebiyat hayatımıza renk katarlar. Her ay onları büyük bir heyecanla bekleriz. ‘Acaba bu ay kimler ne yazacak’ diye merak ederiz. Onun içindir ki ayın son günleri hiç geçmez. Her ayın ilk günleri benim en mutlu günlerimdir. Çünkü o günlerde posta kutum henüz mürekkep kokusu üzerinden gitmemiş dergilerle dolar.
|
|
53
|
|
|
|
“Firuze gözlü yârimdir Malatya!...
Zamanın buz tutmuş eteklerinde kırık dökük düşlerime tutunurken, peşinden gittiğim acı tatlı hayallerim beni Beydağı eteklerine götürüyor. Yürek devletimin payitahtı olan bu gizemli ak şehir, bana kaybettiklerimin izinden ısrarla gitmemi söylüyor. Ne kadar uzağına düşsem de, Malatya hep yanımda, yanı başımda… Ben her ne kadar onu terk etsem de o bir vefalı dost olarak beni hiç terk etmiyor. Gönül soframda başköşeye kuruluyor günde üç öğün… Hasreti yudumluyoruz zamanın billur kadehlerinde. Aşka kalkıyor câm ü cemler…
|
|
54
|
|
|
|
oysa kitap tanıtım yazısı kitabı sattırır. |
|
55
|
|
|
|
Bugün yaygın tartışmalardan biri de, özellikle internetin yaygınlaşmasıyla başlayan edebiyat kirliliğidir. |
|
56
|
|
|
|
Bir kitap “Leyla’nın Evi”, Ömer Zülfü Livaneli tarafından kaleme alınmış bu roman bügüne kadar hayatımda denemediğim bir şeyi yapmaya yöneltti beni, eleştiri yazmak. İlk defa deneyeceğim. Umarım başarırım.
|
|
57
|
|
|
|
Bu anlamda mesajı da evrensel… Her milli devletin bir resmi tarihi var. Zaferlerle süslenen ve şekillendirilen! Buradan bakarsak hepimizde biraz Albay Jouve’luk vardır.
|
|
58
|
|
|
|
İş adamı başını kaldırdı:
- Elli dört yıldır bu gezegende oturuyorum, yalnızca üç kez çalışmama ara verdim. Birincisi yirmi iki yıl önce, Tanrı bilir neden buraya düşmüş bir mayısböceği yüzünden. Korkunç bir gürültü çıkarıyordu...
|
|
59
|
|
|
|
Melih Cevdet Anday'ın yazdığı Timuçin Esen ve Devin Özgür Çınar'ın sahneye koyduğu
"Mikado'nun Çöpleri " üzerine naçizane bir deneme |
|
60
|
|
|
|
Savaşın izleri kolay mı geçti sanıyoruz? Binlerce ocak tütmez, binlerce yuva dağılmış, Anadolu’nun her yanı dağılmış, yağma edilmişken hele, hele ki kara kışlarda açlık ve sefaletin kamçıladığı bir de şehitlerin yanına nice insanımızın da öldüğünü varsayarsak, Anadolu ağlamaz mı? Ağıt yakmaz mı geride kalanlar. |
|