..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Umutsuzluğa düşmeyin. -Charlie Chaplin
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Yazarlar ve Yapıtlar > Salih Zeki Çavdaroğlu




6 Haziran 2020
Yazdıkları İle Yaşadıkları Aykırı Bir Sanat ve Edebiyat Adamı  
Ahmed Hamdi Tanpınar

Salih Zeki Çavdaroğlu


Ahmed Hamdi Tanpınar' ın 27 Mayıs Darbesi' nden sonrali tutumu...


:ACIG:
Günümüzde el’ an okurlarınca; muhafazakâr, milliyetçi, gelenekçi bir yazar olarak algılanan, özellikle 27 Mayıs darbesi sonrasındaki yazıları ile sergilediği tavırlara baktığımızda ise, kendisinin hiç de öyle olmadığını, hayret ve hayal kırıklığı ile, farkediyoruz.

Tanpınar’da; para, özel hayatının her döneminde, en önemli gündem konusu ve vazgeçilmezidir.O, hayatının bütün dönemlerinde, devlet üniversitesinde kadrolu bir akademisyen olmasına rağmen, ona en yakın öğrencilerinin anılarını okuduğumuzda; sürekli, parasızlıktan, geçim sıkıntısından, bunaldığından şikâyetçi olduğunu görüyoruz.

Özellikle, 1958 yılı içinde yaşadığı önemli sağlık sorunu ve para sıkıntılarının, daha sonraki yıllarda, ölümüne kadar, onun rûhî durumu ile çalışma heves ve gayretini oldukça olumsuz bir şekilde etkilediğini öğreniyoruz.

Bu ruh hali ile yaşadığı, 27 Mayıs darbesinin hemen sonrasındaki günlerde Tanpınar, sanki bütün sıkıntılarının sebebi olarak kabul ettiği, Demokrat Parti iktidarını yerden yere vurmaktadır.

Cumhuriyet Gazetesi’ ndeki 14 Haziran 1960 günü; ‘SUÇÜSTÜ’ başlığı altında yazdığı, daha sonraki günlerde, darbeci MBK’ nce, darbeyi aklamak gayretiyle, amacıyla ‘AK DEVRİM’ adıyla bastırılan kitaba da alınacak olan, bu başlıklı, yazısı, Adnan Menderes’ in şahsında, Demokrat Parti İktidarına, içinde birikmiş olan kin ve nefretin bir utanç destanı gibidir âdeta…

İşte o yazıdan altı çizilecek, çirkin nefret satırlarından seçmeler:


‘ Demokrat idarenin macerası gerçekten korkunç ve ibret alıcı oldu. Sahte havari ağızlariyle geldiler. Kabakçı Mustafa’nın bile hâyalinden geçmiyecek bir katliâm teşebbüsünü arkalarında hüccet olarak bırakıp tarihin öbür kapısından geçtiler..’

On senelik kâtil saltanatlarının icraatı, paramızı ve millî hayatımızı temelinden sarsan suistimaller, Anayasa dışı hareketler, millî serveti millî itibarla beraber yıkan ve bizi milletlerarası camialarda o kadar değişik bir çehre ile tanıyan 6-7 Eylül faciası, bütün o darmadağın, sonuçsuz ve faydasız, oy avcısı ve sade israf sözde kalkınma ve hakikatte içten yıkılma teşebbüsleri, şehirlerimizi ve manzaralarımızı altüst eden mantıksız, bilgisiz ağaç ve refah düşmanı -kimbilir hangi kompleks!- imar çılgınlıkları bütün vuzuhu ile ancak böyle bir teşebbüsün ışığında görülebilirdi..’

Yani; o günlerde tam bir darbeci, CHP ağzı ve sevinci ile verdiği tepki bu olacaktı;
“ HUZUR” un, o rakik yazarının !..

Yine, Cumhuriyet gazetesinde, 21 Temmuz 1960 günü yazdığı bir yazıda, Adnan Menderes’e olan öfkesini, şu cümleleleri ile dile getirir :
“Başvekil, iktidar mevkiini muhafaza için Cumhuriyet Meclisi’ ne: ‘Siz isterseniz Hilafet’i de iade edersiniz’ tavizini veren adamdır. Biçare bilmiyordu ki bir Millet Meclisi’ nin dahi salahiyetleri mahduttur.”
Oysa; rahmetli şehid Başbakanın, o cümleyi, “Tek Parti” rejimini “YETER SÖZ MİLLETİNDİR” sloganı ile yıkarak , tarihin çöplüğüne attığının bir târifi olarak sarfettiğini, kendisi de herhalde bizden daha iyi biliyordu.
Tanpınar aynı makalesinde; Menderes’i, Hitler’ e, Abdülhamid’ e, hatta Kazıklı Voyvoda’ya benzetecek kadar şirâzeden çıkacaktır.
Daha, rahmetli Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatka’ ın idamlarının üzerinden henüz üç beş gün geçmeden, 20 Eylül 1961’de “Günlükler”indeki bir bir sayfada, ona, henüz cesedinin dahi soğumadığı saatlerde, gıyâbında bile, aziz rûhuna, hakâretlerini esirgemeyerek şunları yazabilecektir :
“Adnan Bey’in ve bir iki gün evvel iki arkadaşının gazetelerdeki resimleri… Zavallı budala. Kaç defa İsmet Paşa kendisine fırsat vermişti. Başında bu kadar sevilen adamdı ki bu sevgi yüzünden aziz olabilirdi. Meğer bütün bu adamlar, bu iş, aç tahtakuruları, yer solucanları, kurtlar, yılanlar gibi bekliyormuş…”
Tanpınar; “Günlükler” inin sonuna doğru yazdığı satırlarında, âdetâ, kendi kişiliğinin karakteristik bir “ çift kimlik” taşıdığını izah ediyor gibidir. Aşağıdaki satırlarda vurguladığı en önemli husus da, Müslüman olup olmadığını bilemediği, Hıristiyanlığın ve Avrupalılığın, kendisinin vazgeçilmezi olduğu ve İsmet Paşa’ yı çok sevdiğidir:
“Gariptir ki eserimi sathî okuyorlar ve her iki taraf da ona göre hüküm veriyorlar. Sağcılara göre ben angajmanlarım -Huzur ve Beş Şehir- hilafına sola kayıyorum, solu tutuyorum. Solculara göre ise ezandan, Türk musikisinden, kendi tarihimizden bahsettiğim için ırkçının değilse bile, sağcıların safındayım. Hâlbuki ben sadece eserini, şahsen yapabileceğim şeyi yapmaya çalışıyorum. Ben maruz müşahidim. Sempatilerim var. Şüphesiz İsmet Paşa’yı seviyorum. Bunun dışında inkîlapların taraftarıyım ve dil meselelerindeki ifratlar hariç, geriye dönmek, bir adım bile istemem. Feda edemeyeceğim birtakım şeyler var: Sağlara karşı hiç olmazsa inkılâpların bugünkü statüsü. Sollara karşı Türk Milletinin istiklâli ve tarih hakkı. İmkan bulsam, yaşım müsait olsa ve bir organ sahibi olsam müdafaa edeceğim tek şey: Kalkınma ve plan. İnkılâpçılardan ayrılıklarım Allah’a inanıyorum. Fakat tam Müslüman mıyım bilmem. Fakat anamın babamın dininde ölmek isterim ve milletimin Müslüman olduğunu unutmuyorum ve Müslüman kalmasını istiyorum. Garplıyım. Hıristiyanlığın daha zengin miraslarla ve daha derinden işlendiğine eminim. Burada kendi kendimle aşikâr şekilde tezattayım.”
Onun, HUZUR, MAHUR BESTE, SAATLERİ AYARLAMA ENSTİTÜSÜ isimli eserleri; konuları, üslûbu, diyalogları ve verdiği mesajları ile, takriben bundan 50 yıl önce, büyük bir zevk ve hayranlıkla okuduğum kitapları idi.
Şâyet, onun , siyâsi görüşünün böylesine pespâye bir omurga üzerine kurulu olduğunu bilseydim, her halde hiçbirinin kapağını dahi açmaya yeltenmezdim….

Salih Zeki Çavdaroğlu
06 Haziran 2020


https://ferahnak.wordpress.com/2020/06/06/yazdiklari-ile-yasadiklari-aykiri-bir-sanat-ve-edebiyat-adami-ahmed-hamdi-tanpinar/



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yazarlar ve yapıtlar kümesinde bulunan diğer yazıları...
Osmanlı Müziği Ne Zaman Çöker ve Yerini Türk Çağdaş Müziği Nasıl Alır?
Bir Tarık Buğra Geldi Geçti Bu Ülke’ Den...
"Musıca" mı, Yoksa "" Mûsikî "" Mi?

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Mukaddes Kitabımız’daki Âyetler ile Tarihî Veriler Işığında: Türkiye’de Yahudicilik Hareketleri
Cumhuriyetimizin Kuruluş Felsefesi
Türkiye’ Nin Önüne Konmuş ‘batılılaşma’ Hedefinin Ne Kadar Yanlış Bir Hedef Olduğunu Artık Anlamamız Gerektiği Günlerdeyiz
1923’ Te Okullarda Türk Mûsıkîsi Öğretimi Yasaklanmıştı!..
Tarih Boyunca Türkçemiz’ E ‘sadeleştirme’ Adına Yapılan İhanetler ve Bunun Sonuçları
Chp Ne Kadar Solcu Ya da Sosyal Demokrat; Daha Doğrusu Bu İddiaları Ne Kadar Doğru?
Türkiye’ Nin 'Batılılaştırılma 'Projesi Kapsamında Radyo’ Nun Misyonu Neydi?
Emperyalist Dünyanın Himayesindeki Piyanist Yine Sara Nöbetlerinde
Ziya Gökalp
Cinuçen Tanrıkorur

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Vefatının 67. Yılında Ziya Osman Saba’ Yı Rahmetle Anıyoruz... [Şiir]
İki Bedene Tek Ruh [Şiir]
Adı Konulmamış Duygular [Şiir]
Aşk Bir Terennüm İse [Şiir]
Hayal Bazan Gerçeği Aşar [Şiir]
Sensizlik Beyitleri [Şiir]
Yağmuru Beklerken [Şiir]
Her Şey Geçmişte Kaldı [Şiir]
Vesvese [Şiir]
"" Mâzi Kalbimde Yaradır "" [Şiir]


Salih Zeki Çavdaroğlu kimdir?

Otuz yıldan fazla bir süredir Geleneksel Türk Musıkisi eğitimi aldım. Üsküdar Musıki Cemiyeti' nde 20 yıl korist - solist olarak görev yaptım. Bu güz Türk Musıkisi üzerine makaleler yazıyorum. (bkz. www. musikidergisi. com)

Etkilendiği Yazarlar:
N.Fazıl , C.Meriç, B.Ayvazoğlu,


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Salih Zeki Çavdaroğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.