Olgunluğa erişmemiş şairler ödünç alır, olgunluğa erişenler çalar. -George Eliot |
|
||||||||||
|
Hayhuylar arasında yaşam sıyrılıp eriyor. Bu erimeyi durdurmanın mümkünatı yok. Ancak yapabileceklerimiz de var: Erimeyi yavaşlatabiliriz: Önce gözlerimizi bir dakika kapatalım. Ne var, ne görüyoruz? Hiç bir şey; yani karanlık ve yıldızımsı parıltılar. Ne para, ne mülk ne akraba ne dost ne dünya. Ben varsam herşey var. Ben yoksam hiçbir şey. Bu bir gerçek. İşte yokoluş da bunun gibi. 1940 yılında ikinci dünya savaşı yıllarında insanlar birbirini boğazlarken Fransız Hava Kuvvetleri'nde pilotluk yapan Antoine de Saint-Exupéry’nin(1900-1940) yazdığı “Küçük Prens”isimli kitabı okuyunuz.. Belki çoğunuz, bir zamanlar okumuşsunuzdur. Ancak bugün Dünya’nın ve Türkiye’nin hali karşısında, onu yeniden, dikkatle okumalısınız ! Dünyayı yeniden anlamlandırmaya yardımcı olacaktır. Sayısız kitap arasından, 95 sayfalık, yazarın resimleriyle bezediği bu mini kitap: bir başka. Dünya çapında çok okunan, çok sevilen bu kitabın yazarı, kitabı yazdıktan altı yıl sonra uçakla keşif uçuşu yaparken Alman birlilerinden kaçarken Akdeniz üzerinde kaybolur ve bir daha kendisinden haber alınamaz. Fransa'da çok sevilen Küçük Prens'in resmi 50 franklık banknotların üzerine basılmıştır. Kitapta Küçük Prens'in yaşadığı asteroidi (B612) bulan bir Türk astronomdur. Hatta bu asteroidi uluslararası bir kongrede anlatır ama fesli kafası ve doğulu giysilerinden dolayı kimse onu dinlemez. Kıyafet devrimi yapıldıktan sonra aynı astronom bu defa modern kıyafetlerle kongreye katılır ve herkes ikna eder. Ülkemizde kitabın çevirisi / yayınıyla ilgili tartışmalar hep devam eder… Bu kitabın 46’nci sayfasından bir bölüm aktarmak istiyorum: “Dördüncü gezegenin sahibi bir iş adamıydı. O denli işine dalmıştı ki, Küçük Prens geldiğinde başını bile kaldırmadı. - Günaydın, dedi Küçük Prens. Sigaranız sönmüş. - Üç iki daha beş. Beş yedi daha on iki. On iki üç daha on beş. Günaydın. On beş yedi daha yirmi iki. Yirmi iki altı daha yirmi sekiz. Yeniden yakmak için vaktim yok. Yirmi altı beş daha otuz bir. Öff! Demek beş yüz bir milyon altı yüz yirmi iki bin yedi yüz otuz bir ediyor. - Beş yüz milyon ne? - Ha? Sen hala burada mısın? Beş yüz bir milyon...bilmiyorum şimdi ne...O kadar çok işim var ki! Ciddi adamım ben, saçma sapan şeylerle uğraşamam! İki beş daha yedi... - Beş yüz bir milyon ne? diye yineledi, sorduğu bir soruyu hiçbir zaman unutmayan Küçük Prens. İş adamı başını kaldırdı: - Elli dört yıldır bu gezegende oturuyorum, yalnızca üç kez çalışmama ara verdim. Birincisi yirmi iki yıl önce, Tanrı bilir neden buraya düşmüş bir mayısböceği yüzünden. Korkunç bir gürültü çıkarıyordu. Ve bir toplamada dört kez yanlış yaptım. İkincisi on bir yıl önce, bir romatizma krizi yüzünden. Yeterince hareket yapamıyorum. Gezip tozacak vaktim yok. Ciddi adamım ben. Üçüncüsü ise...İşte şimdi...Sen geldin ya...Beş yüz bir milyon diyordum... - Milyon ne? İş adamı hiç kurtuluş umudu olmadığını anlamıştı. - Kimi zaman havada görülen milyonlarca küçük şey. - Sinekler mi? - Hayır canım, parlayan küçük şeyler. - Arılar mı? - Hayır be canım! Tembel insanlara olmayacak düşler kurduran küçük parlak şeyler. Ciddi adamım ben! Düş kuracak zamanım yok. - Ha! Yıldızlar, değil mi? - Evet, tam üstüne bastın. Yıldızlar. - Peki, bu beş yüz milyon yıldızı ne yapıyorsun? - Beş yüz bir milyon altı yüz yirmi iki bin yedi yüz otuz bir. Ciddi adamım ben, hesabım kesindir. - Peki bu yıldızları ne yapıyorsun? - Ne mi yapıyorum? - Evet. - Hiçbir şey. Onlara sahibim. - Yıldızlara mı sahipsin? - Evet. - Ama ben daha önce bir kral gördüm ki... - Krallar sahip olmazlar, “egemen olurlar”. Çok farklıdır bu iki şey. - Peki, yıldızlara sahip olmak ne işine yarıyor senin? - Zengin olmama yarıyor. - Zengin olman neye yarıyor? - Eğer biri başka yıldızlar bulacak olursa, bunları satın almama. “Bu da,” dedi içinden Küçük Prens, “benim o ayyaş gibi düşünce yürütüyor.” Bununla birlikte başka sorular da sordu: - İnsan yıldızlara nasıl sahip olabilir? - Yıldızlar kimin ki? Diye hemen yapıştırdı hırçınlaşan iş adamı. - Bilmiyorum. Hiç kimsenin. - Öyleyse benim. Çünkü bunu ilk kez ben düşündüm. - Böyle düşünmek yeterli mi? - Elbette. Sahipsiz bir elmas bulursan, senin olur. Kimsenin olmayan bir ada bulursan da. Bir düşünce ilk kez senin aklına gelse, buluş belgesini alırsın: O düşünce de senin olur. Yıldızlara sahibim, çünkü ben den önce kimse onlara sahip olmayı düşünmedi. - Bak, bu doğru, dedi Küçük Prens. İyi de, onları ne yapıyorsun? - Yönetiyorum. Sayıyorum, yine sayıyorum. Güç bir iş. Ciddi bir adamım ben! Küçük Prens hala tatmin olmamıştı. - Bir boyun atkım olsa, onu boynuma takıp götürebilirim. Bir çiçeğe sahipsem, onu kopararak alıp götürebilirim. Oysa sen yıldızları koparamazsın ki! - Hayır, ama bankaya yatırabilirim. - Bu da ne demek? - Bu demek oluyor ki ufacık bir kağıdın üstüne yıldızlarımın sayısını yazarım, sonra da bu kağıdı bir çekmeceye koyup, çekmeceyi kilitlerim. - Hepsi bu mu? - Bu kadarı yeterli! “Eğlenceli,” diye düşündü Küçük Prens. “Bayağı da şiirsel. Ne var ki pek ciddi değil...” Küçük Prens’in önemli şeyler hakkındaki düşünceleri büyüklerin düşüncelerinden çok farklıydı. - Benim, dedi, bir çiçeğim var, onu her gün sularım. Üç de yanardağım var, onları her hafta süpürürüm. Sönmüş olanı da süpürürüm, ne olur ne olmaz diye. Bu işler, sahip olduğum yanardağlara ve çiçeğime yararlıdır. Ama senin yıldızlara bir yararın yok. İş adamı ağzını açtı, ama söyleyecek bir şey bulamadı, Küçük Prens de çekip gitti. “Büyükler hiç kuşku yok olağanüstü kişiler,” diyordu Küçük Prens içinden.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © kemal düz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |