Doğallık sahip olunan değil, kazanılması gereken bir erdemdir.
-Cervantes |
|
||||||||||
|
Kitap kapağı eleştirisi ile başlamak istiyorum. Kapak çok itici. Ben hiç beğenmedim. Korkak ile Canavar karakterlerini milletin gözüne sokmak için bence bundan çok daha estetik ve göze hoş gelen, çok daha pazarlayıcı bir kapak yapılabilirdi. Kitabın en büyük eksi puanı kapağa. Dakika bir, gol bir. Bu vakte kadar okumak nasip olmadı. Neden? Kapak elbette bir etken. Bunu herkes gönül rahatlığıyla itiraf etmez ama ben edecem. Kapak yüzünden kitabı almayı aklımda hep gerilere ittim. Neden? Bir kere aklında bir duvar oluşuyor," olum şu kapağa bak bir de yabancıların kapağına bak. Hiç senin okumyı sevdiğin kitaplara zerre benziyor mu bu kapak. Kapak bile böyleyse içi nasıldır. Ona para vereceğine bırak şurda ne güzel Ejderha Mızrağı serisi var.. Al bi Lockwood tasarımı kapaklı kitap, oku gitsin..." diyooosuuuunn.. Çok mu hanzo kaçtı. Gerçekleri bazen ben de sevmem. Tamam genelde sevmem. Gerçekler çirkin ve acıdır. Hoşlanmam çirkinlikten ve acıdan. Kim hoşlanır ki.. Güzel bir resim, güzel renkler, güzel çizimler daha ilk anda çekici gelir ve insanı kitabı okuma havasına sokar, hele ki kitaptaki bir sahne olduğunu kitabın isminden, konusundan çıkartabiliyosan merakını ve heyecanın da ateşler.. Kapak niye önemli? Bir kere bu tür macera romanlarını okuyan benim gibi insan modelleri, kendimizi genelde öyküdeki kendimize yakın bulduğumuz bir karakterin yerine-yanına koyarak kitaba dalarız. Çizgi romada mesela Wolverine fanları Wolverine birilerini dağıtıp estikçe yüreklerin yağı erir.. Batman karizmasıyla kavgaya dalıp ortalığı dağıttı mı bizler de "hiieeeyttt be!!" diye gaza geliriz. Yani abi devir imaj devri ve kabul etmek zorundasın, dünyada bu kitap kapağı işi çok ciddiye alınıyor.. Öyle yani. Nokta. Anlayana sivrisinek saz. Bu kapaklarla bu tür kitaplar bu ülkede biraz zor satar. Aslında satması lazım. Niye? Çünkü bu kitap güzel bir kitap. Öyle çok beğendim amam aman harika demiyecem. Ama güzel bir kitaptı. Hikayenin 2. kitabını da okuma listeme aldığımı söylemek isterim. Elbette yabancı edebiyat ile Türk yazarlar arasında bir fark var. Bir kere yabancı yazarların fantastik eserleri epey bir kültür ve tecrübe, deneyim birikiminden gelen kitaplar ve kendi okur profillerinin beğenilerine uygun şekilde kalıplara bürünmüşler. Mesela yabancı kitaplarda kahraman var. İnsanlar kahramanları sever, kahramanları izler, kendini onların yerine ya da yanına koyar. Öykü kahramanlarla akar. Şimdiye kadar okuyup eleştirisini yazdığım yerli fantastik eserlerde benim şahsen gördüğümn eksiklik bu. Biz henüz yerli fantastik kurgu şablonumuzu oluşturamadık. Şablonu mu olur lan bu işin diyenler çıkabilir. İddia etmeyecem. Fantastik kurgu kendi içinde de aksiyon, macera, felsefe, entrika, gerilim, bilim kurgu vs alt şablonlara ayrılıp yazarlarına göre ayrılıyor.. Bizim de buna ihtiyacımız var, kendi okur profilimize göre bir şablona ihtiyacımız var. Bunu nasıl yaparsın? Bir kere hiç bilmediğin bir şeyi sıfırdan öğrenip kendin yapmaya başlamadan önce bunu yapanlara gidersin. Bakarsın. Neyi nasıl yapıyorlar incelersin. Ve KOPYALARSIN. Evet, acı mı geldi? EVET, kopyalarsın. Ancak kopyada başarıya ulaştıktan sonra yavaş yavaş özgünleşmeye ve kendi tarzını bu kopyadan yola çıkıp şekillendirerek yaratabilirsin. Nasıl olcak? Uzatmadan söyleyeyim fikrimi: Alırsın satış rakamlarını ve bu milletin en çok okuduğu yazarlar kimler bakarsın, dalarsın forumlara, okullara, kafelere, internete bi araştırma soruşturma yaparsın. Sonra da elindeki malzemeyle harekete geçersin.. Konuyu çok dağıttım gibi oldu. Aslında Korkak ve Canavar ile de ilgiliydi hala ama biraz konudan uzaklaştık sanki.. Efendim kitabın konusu iki gönülsüz ve kendi derdine düşmüş vatandaşın yollarının birleşmesi ve sonra kendi görevinin peşinden sürüklenen bir üçüncüyle buluşup onun arayışına ortak olmalarının hikayesi. Sevgiliş Barış'ın üslubunu ve dilini bu noktada eleştirecek olursam bazı yerlerde pürüzlere ve yontulmaya ihtiyaç duyan noktalara tesadüf ettim demekle yetineceğim. Bu kadar söylemekle yetineceğim çünkü zamanla ve yazarak kesinlikler iyileşeceğini bildiğim ufak kusurlar bunlar ve bunun dışında bu kitabın şimdiye dek okuyup beğendiğim yabancı fantastik eserlerden tek eksi yanı kahraman yanı. Kahramanlar ne yazık ki karizmatik değil, sıcak değil, yakın bulmadım, bu adamlarla yola çıkmam. Sadece Bekçi gelecek vaad ediyor. Bekçi biraz daha cilalanıp derinleştirilmeliydi. O zaman bizi, pardon, beni, sürükleyecek bir kahraman olurdu hikayede. Hikayeyi sevdim. Devamını merak ediyorum açıkçası. Bu noktadan sonra ikinci kitapta olaylar nasıl gelişecek ve nerelere gidecez göreceğim. Gördüğümde size de anlatırım, ya da siz benden önce okursunuz ve hatta belki de siz okudunuz bile.. Eline sağlık Barış Müstecaplıoğlu. Güzel yazmışın. Yazmaktan vazgeçme. Selam ve saygılarımla. Sıradaki kitapta buşuşana dek kitapla kalın.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Levent Ölçer, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |