Sanat hem bir coşma, hem bir yadsıma işidir. -Camus |
|
||||||||||
|
Bazı kitaplar vardır, son sayfasını okurken büyük bir mutluluk kaplar içinizi; yine bir kitapla baş etmiş, sonuca ulaşmışsınızdır. Bazı kitaplarsa kahramanlarından herhangi birisinizdir -ki bu genellikler ana kahramandır- mutlu sonla mutlanır, acı sonla gözyaşlarına boğulursunuz. İstisna örneği olan kitaplarsa bitmesine rağmen sizin için hiç bitmeyecek derin bir iz bırakır belleğinizde. Hele tam da yaşadığınız hayatın kaoslarına anlam vermeye çalıştığınız bir süreçte okumuşsanız, neden ve niçinleriyle boğuşuyorsanız içinde yaşadığınız toplumun ve diğer toplumların, bitirseniz de bitmez içinizdeki kitap. Özellikle Müslüman ülkelerin Global dünyadaki yeri hep düşündürür beni. ‘’skolastik bir çağdan sanrılar dolaşır belleğime dogmalar kıpırdanır doğmaya hazır dirliğime ruhum inanılmaz kasılmalar içinde bir bedel varsa ödenecek neden ödetilir asırlardır İbrahim’in nesline’’(Orantısız Güç/ Hilâl ERBOYACI) sorusunu ne zaman yöneltsem kendime Sayın Hayretin YAZICI’nın ‘’Göğsüm Çok Ağrıyor Asya’’ şiiri aklıma gelir: ‘’Böyle ağlama kucağımda Asya Başkaları tararken siyah saçlarını Gözün hep dışarıdayken üstelik Cebimde yokken metelik Dayama göğsüme alnını Ciğerim delik deşik Ben sana yapamam annelik’’( Hayrettin YAZICI) Küreselleşmenin sancılarını çeken Afganistan’ın 1975- 2001 yılları arasındaki serüveni, krallığın çöküşüyle birlikte önce Sovyet işgaliyle başlıyor; sonrasında da Taliban yönetiminin monarşik, baskı ve çile dönemi anlatılıyor Uçurtma Avcısı’nda. Ancak hangi döneme bakarsak bakalım sancılı, hangi döneme bakarsak bakalım bitmez tükenmez ağrıları. Sonra insan ilişkileri…Her çağda ve her dönemde zalim ve mazlum olabilen, en beklemediğimiz anda yıllarca gizlenmiş bir yalanın itirafıyla hayatları değiştiriveren, bir ihanetin izlerini yaşadığı sürece omuzlarında ağır bir yük olarak taşıyan, bedel ödenmeden, yapılan hiçbir kötülük karşılıksız kalmaz, dedirten insan ilişkileri… ‘’Bu kitap gözümün nur’u Haris’le Farah’a ve Afganistan çocuklarına adandı..’’ Roman, zengin ve asil bir ailenin oğlu Emir’in ağzından anlatılır bize. Emir, Peştun; Hasan’sa bir Hazara’dır. Hasan, hem babası Ali’yle birlikte evin her işini üstlenir hem de Emir’e hizmet etmenin yanı sıra arkadaşlık yapar. Sütkardeş olmaları aralarındaki bağın neden bu kadar güçlü olduğu konusunda bize fikir verir. (Burada hemen Peştun ve Hazara sözcüklerini araştırma gereği duydum. Peştunların Afganistan’ın büyük bir kesimini oluşturan yerli halk, Hazaraların ise azınlıkta olan, Şii inancına sahip, köken olarak Moğollardan geldiği varsayılan halkı olduğu bilgisine ulaştım.) Efendi- köle sözcükleriyle tam olarak açıklayamadığım, ancak hizmet ve fedakârlık çizgisinde tam bir bağlılık örneği veren Hasan; zayıf, korkak, tembel Emir’i tamamlar. Onun yapamadığı, gücünün yetmediği her yerde Hasan vardır. İtaatkâr, sadık ve kusursuzdur. Aynı zamanda babanın Emir’den beklediği her şey Hasan’da vardır. Ancak ‘’Bir insanı öldürdüğün zaman, bir yaşamı çalmış olursun. Karısının elinden bir kocayı, çocuklarından bir babayı almış olursun.Yalan söylediğinde, birinin gerçeğe ulaşma hakkını çalarsın. Hile yaptığın, birini aldattığın zaman doğruluğu, haklılığı çalmış olursun.’’(sah:19) diyen baba, en katlanılması zor, en acımasız yalanı söylemiştir Emir’le Hasan’a… Hemen burada Assef karakterinden söz etmek isterim. Sadist, ahlaksız ve sübyancı bir karakter olan Assef, romanın en başından sonuna kadar öfke ve nefret duygularımızı zorlar, iğrendirir. Rahim Han’sa romanın bilge kişisidir. Emir’e yazar olabilmesi için güç veren, babayı Emir’le ilgili konularda doğruya yönlendiren: en önemlisi olayın sonuca ulaşmasında en etkili rolü oynayan kahramanı. Hasan’ın oğlu Sohrab.. Rahim Han'dan öğrendiği gerçekle sarsılan Emir'in öz yiğenini Talaban'dan kurtarma çabası, Hasan'a yaptığı ihanetin bedelini ödemesi için bir fırsat sunmuştur. Bir Talaban canavarına dönüşen Assef, Hasan'a ve oğlu Sohrab'a acımasızca yaptığı tecavüzü Sohrab'ın sapanından gözüne fırlattığı taşla ödeyecektir. Sohrab, çocukları olmayan Emir’le Süreyya’ya Hasan’dan kalan emanettir artık… ‘’Uçurtma Avcısı’’ adını Kabil’de, kış mevsiminde yapılan uçurtma yarışlarından alır. Zaten romanı düğümleyen olay da burada başlayacak yine bir uçurtma yarışıyla sonlanacaktır.Khaled Hosseini (Halit Hüseyin)’in de Afganistan doğumlu Amerikalı bir yazar olması, romanın ana kahramanıyla örtüşür. Yazarlık yeteneğini Hasan’ı kandırmak için uydurduğu hikayelerle anlayan Emir’le yazar arasında ortak bir bağ oluşturur. Halit Hüseyin’in yaşam öyküsünde de bu dönemde Afganistan’ın yaşadığı gerçekler vardır. Emir ve babasının Sovyet işgaliyle Amerika’ya kaçıp yerleşmeleri, aynı nedenle önce Paris’e oradan da Amerika’ya giden ve cerrah olan yazarın yaşam öyküsüyle kesişir. Burada da yazarın birebir kahramanlarıyla duygu ve düşünce bazında birleştiği çıkarımına ulaşabiliriz. Çevirisini Püren Özgüren’in yaptığı eser akıcılığıyla, duruluğuyla 375 sayfalık, okunası, ödüllü bir roman.Son günlerde çok kullanılan tabirle ters köşe pek çok olayın içinde buluveriyorsunuz kendinizi. Ve kitap bitiyor ama siz okumaya devam ediyorsunuz Asya’nın makûs talihini… Zendagi Migzara (Yaşam Devam Ediyor) 14.02.2012
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hilâl Erboyacı, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |