• İzEdebiyat > Deneme > Düşler |
501
|
|
|
|
Bizim şehrin biraz yakınında, bazıları oldukça yüksek irili ufaklı kayalılardan oluşan, kimsenin gitmediği ıssız bir yer vardı. Sanırım sadece ben seviyordum oranın manzarasını. Kayalıkları yakından seyredebilmek için, aralarında yükselen toprak tepeye çı |
|
502
|
|
|
|
düşüme uzak düşmüş yanlış masallar |
|
503
|
|
|
|
düşlerimin içinde kapana sıkışan biriyim artık..düşkapanıymış bana bu hayatta düşen hisse... |
|
504
|
|
|
|
Rüya değil, bir kâbus bu gördüğüm. |
|
505
|
|
|
|
Gül, gece ,çiy damlası ; güneş, ay hep seni özetler. Şiir yazmak istesem dibacesinde ,nihayetinde mutlaka sen olursun. İmge sen, uyak sen muhteva sen. Desen desen işlerim kâğıda sana dair her şeyi. Yalnız bir şeyi işleyemem, sana olan sevgimi. Çünkü yazmaya kalksam kağıt yanar, kalem tutuşur. Üflenir sur. Bu yüzden seni kalbimde saklarım. Sana dair yasaklarım.
|
|
506
|
|
|
|
Som bir efsanesin yüreğimde. Gümüşî rengiyle köpük köpük sonsuzluğa akan, hep tazelenen ve iz bırkan coşkun, dupduru nehirsin. Bir iksir var ki özünde.gitsen bile yüreğimde kalırsın hep en güzel hâlinle.
|
|
507
|
|
|
|
Ne kışın beyazını, ne baharın yeşilini yaşar oldum... Kurak topraklar misali parça parçayım, mevsimler bile beni terk etti gitme... |
|
508
|
|
509
|
|
510
|
|
|
|
Savaşın, kin ve nefretin kol gezdiği zamanımızda barış en büyük sermayemizdir. Dünyada herkes barıştan yana görünse de gerçekte dünyayı idare edenler savaş tamtamları çalıyorlar. Bugün dünyayı kan gölüne çevirenler onlardır. Dünyayı ateşe veren bu izan ve insaf fakirleri, körpe çocukların canı ve kanı üzerinden çıkar hesapları yapıyorlar.
|
|
511
|
|
512
|
|
|
|
Bir şarkıdan yola çıkıp buraya geldim bu gece... Kendimden, sevgiden , aşkdan, geceden çok uzaklardayım. Kaçtığım gece mi ,aşk mı , sevgi mi, yoksa ben miyim ?
|
|
513
|
|
|
|
Siyah, ah ile el ele verdi! İmdadıma yetişti zambak ellerin. Hayalimde elif suretinde parmakların, narinden narin… Uyku uğramadı bazı anlar semtime. Gönül yarama tuz ekti hasretin. Bilemedim nedir niyetin.
|
|
514
|
|
|
|
Çok soyut bir yazı olduğunu biliyorum. Belkide sadece ben ve sevgilim anlayacak bu yazıyı tam olarak. Fareye dikkat edin okuyucular. Ne aldığını bilerek okuyun |
|
515
|
|
|
|
Anılar,Kabuslar,Mutluluklar... |
|
516
|
|
|
|
İlk gördüğümden beri aşıktım ona. Ama fark etmemiştim. İlgimin insanlarla arasına çektiği ince çizgiye kızgınlıktan ve onun sırrını çözmek istememden kaynaklanıyor sanıyordum. Heyecanlarım, korkularım hepsi onda birikmişti. Öyle ulaşılmaz ve öyle derindi |
|
517
|
|
|
|
Hasret ateşten bir piyale yüreğimde gittin gideli. Seni hatırlatır her baktığımda gül, erguvan lâle. Şehrin üzerinden bulutlar geçer gider bilinmez iklimlere. Benimle birlikte üzülür bir zamanlar arşınladığın sokaklar, caddeler. Sana üveyiklerle,turnalarla selamlar yollarım yazdığım şiirlerde. |
|
518
|
|
|
|
Seni yazdığım günlük gelir elime .. |
|
519
|
|
|
|
Uç veren hasret filizlerini bile vefasızlığınla kurutuyorsun. Hasret sözcüğünü anlamını alt üst ediyorsun. Vefa, sözlüklerdeki anlamını yitiriyor. Güneş, zamanı eritiyor. Sen git gide kayıtsızlaşıyorsun. Denizlerde sular yükseliyor. Kepezler, aynı minval üzere açıyor bağrını dalgalara. Balıkçılar, umutlarını sinelerine sarıp, bir dahaki sefere diye hanelerine dönüyor. Sen, bana umutlanmayı bile çok görüyorsun.
|
|
520
|
|