• İzEdebiyat > Deneme > Düşler |
541
|
|
|
|
Bir yürek ne çok sevgiyi barındırıyor içinde...ve bir insan, ne çok insanla özdeşleşebiliyor. Ne mutlu o insana. |
|
542
|
|
|
|
....Sende bilirsin ki sevgili, arkadaş, dost….Ne kadar korkulursa korkulsun, yenilgi bilinse de bilinmese de, her yolun, her oyunun, her masalın sonuna varmak var. Sona varmak. Sana varmak, sobelemek, yakalamak, tutmak.. |
|
543
|
|
|
|
Bugün, günlük güneşlik bir hava var. Mevsimlerden ilkbahar. Sen yoksun ya!İçimde sonbahardan kalma kırıntılar. Bu yüzden olsa gerek, günlük güneşlik şarkılar söyleyemiyorum.
|
|
544
|
|
|
|
güzel replikler bunlar..en azından benim için.. |
|
545
|
|
546
|
|
|
|
içimi dolduran anlamsız düşüncelerimi paylaşmak istedim. |
|
547
|
|
|
|
Hangi aynada tozlanmış bir ruhu yakalasak, ardında biriktirdiği acılara tanık olmamak elde değil../Acıysa kendi içinde bir aşkın en baskın hali olsa gerek yüzümüze yansıyan.. |
|
548
|
|
|
|
Bu şehirde ne taç var, ne tacdar; ne şah ne padişah.Geride bırakılmıştır, yâr ağyar. Olanları ne tarih yazar ne roman. Sadece, bir zamanlar, o sakinler de arzı çiğnerdi. Alna değince ölüm meleğinin busesi. Ömür hitama erdi. Bir sala sesi… Mukassi bilinen meçhul şehre başlayan yolculuğun ilk karesi. Hu sesi hıçkırık sesine karıştıktan sonra dar bir geçitten geçildi bu şehre. Revaklarından revnakların sızmadığı karanlık belde. Ne avuçta var ne elde.
|
|
549
|
|
550
|
|
|
|
Ömrümüz vefa etti bir fukara mevsimine daha erdik şükür. Püfür püfür esen yosun ve tuz kokan deniz yeline hasret kalsak bile. O demleri anılarımızda canlandırmak tatlı bir burukluk veriyor gönlümüze. Kadim dostları, çocukluğumuzu ve dahi çocukluğumuzun Mersin’ini ta Ankara’da bir kez daha yad ediyoruz…
|
|
551
|
|
|
|
Yine zamanı düreceksin avuçlarında. Bembeyaz zambaklar açacak vadinde. Benim muhayyel ülkemin muhayyel perisi… bekle bekle…
|
|
552
|
|
|
|
Gel de nisanın güzelliğine güzellik katsın tebessümün. Gel baharı ol geçip giden ömrümün. Bilirsin şayet gelirsen iklimimde erguvanlar daha bir canlı açar çiçeklerini.
Ellerim taze sürgünler verir. Ellerime verirsen ellerini. Ne zaman geleceksin gözlerim yollarda bekliyorum seni. En kalbî duygu ve selam ile..
|
|
553
|
|
|
|
Biliyor musun, hayallerimin nadidesi? Yüreğimin, kanaviçesinde işli hüzün olduğunu…
|
|
554
|
|
|
|
Bu yazı aşka yazıldı. Gül dibaceli adı dillere pelesenk cerene. Ellerini yumunca zamanı avuçlarında dürene. Cihanda eşi menedi olmayan birine yazıldı.... |
|
555
|
|
|
|
O, güller içinde simgedir. Sırrı çözülemeyen imgedir. Misalin masalı, masalın misalidir. Ondan kurtuluş yoktur. Aşk meydanında sâridir… Bazen güvercin, bazen hüt hüt, bazen zümrüdüanka misalidir.
|
|
556
|
|
|
|
Yolumun sonunda cehennem varsa, ayak altıma İran halıları sersen ne çıkar. Bana öyle gel deme, çek ayak diplerimden saltanatını. Bana lüks caddelerde hız yapan spor araba olacaksan eğer, benim başıma gelen en büyük hata olursun. Çünkü ben başımı alıp dağlara çıkmak isterim. Dağlarda, soğuk sular içmek, çiğdemlerle hemhal olmak isterim. Senin bana yaşatacağın güzellik, bir çiçeğin sapı kadar bile olamaz. Seninle el ele yürüsem, avuçlarımda güller kurur. |
|
557
|
|
|
|
“Bir fas-lı gül deminde gönlümün gülşeninde.
Açan gülürana sen aşk gülü desen desen.”İ.K
|
|
558
|
|
|
|
Birine yar dediyseniz ve ona ragmen gittiyse ne söylenebilirki ardindan,
Neler yasanir neler anlatilir,
Yar dön artik sen gideli ben gülmez oldum |
|
559
|
|
|
|
Çalınmış suratlarla yaşayan herkesin suratına okkalı bir tükürük, yiyeceği en kötü dayaktan daha ağır. |
|
560
|
|
|
|
Akşam, sessizlik... Gece yarısı olsa, az kalsa dolunaya... Dolunayda sahilde ateş yaksam yine, atsam tüm sıkıntılarımı küllerine. |
|