• İzEdebiyat > Deneme > Düşler |
561
|
|
|
|
Adını bilmesem de daha önce yaşamıştım buna benzer birşeyi,yine sende… |
|
562
|
|
|
|
Bugün sisli ve soğuk bir Ankara sabahı, içimi ısıtan ve gözümü ışıtan hayalinle güne merhaba diyorum. Kimbilir, bugüne hayalinle değil de seninle başlamak nasıl olurdu. O da adresin gibi meçhul ve muhayyel…
|
|
563
|
|
|
|
Gittin gideli hayalinle avunuyorum. Senle dolu muhayyilem. Begonyam, menekşem sensiz öksüz kaldı pencerem…
|
|
564
|
|
|
|
"Rüyanın harika bir şiirselliği, mükemmel bir alegorisi,
emsalsiz bir mizah anlayışı ve leziz bir ironisi vardır." |
|
565
|
|
|
|
Umudumun kaçıncı basamağını kırdım bugün, bilmiyorum. |
|
566
|
|
|
|
Çoğunlukla, ateşîn bir nefes yakıp kavuran. Bazen bir nisan yağmuru serinliği, İklimine ulaşabilenlere efsanelerin en güzeli. Parmakları elif elif, hem kuğuları andırır hem nihâli… Süsler ufukları erguvan misali…
|
|
567
|
|
|
|
Sorular aynı olunca cevaplar da aynı oluyor. Neden bana farklı sorular sormuyorsun? Neden bir fark yaratıp benden farklı cevaplar beklemiyorsun.
Bilirim seni hep aynı ifadeler mutlu eder. Harikasın, senden iyisi yok, sen dünyaya bir renk bir desen katıyorsun gibi...Oysa sana ben bir sapa benziyorsun, gülü ortada olmayan demek istiyorum. Yok illa sen bana gülüm deyin istiyorsun. |
|
568
|
|
|
|
Mektuplar mektupları izledi. Ama henüz senin izine rastlayamadım. Bir iz bir emare bulabilsem. Adım adım yayan yapıldak demeden iklimine , mevsimine yol alırdım. Üçler,Yediler ,Kırklar aşkına; kırıkıncı mektubumu yazmadan onu da meçhul ve muhayyel adreslere yollamadan.
|
|
569
|
|
|
|
(Bir ışık bekliyorum senden bir ışık.
Sevgiyle ümitle senle karışık.)
İ.K
|
|
570
|
|
|
|
Sensiz Ankara , bir ölü şehri hüviyetine bürünüyor. Caddeleri bom boş gibi. Senin olmadığın her mekan yavan. Yaşamanın tadı tuzu yok.
Güller hüzün açıyor. Bahar ağır aksak. Burada olsaydın güller seni örnek alır, daha bir ıtırlı daha bir ışıklı açılırdı seherlerde. Zaman ikimizi kıskanırdı.
Takvimler ve saatler senli zamanları ayrı bir gururla taşırdı bağırlarında…
|
|
571
|
|
|
|
Puslu bir Ankara sabahı. Yüreğimin cidarlarında benek benek süveydalar. Elim, tuşlara korkarak dokunuyor. Yazacaklarım da mektubun adresi gibi meçhul. Sanki, tuşlara dokununca bir keder yumağı çözülmeye başlayacak yüreğimden. |
|
572
|
|
|
|
Masmavi gerdanlığınla firuze firuze gülümseyeceksin hayalimde. Elimde bir çiçek buketi gibi Nedim divanı, dilimde “Bir sengine yekpare acem mülkü fedadır.” dizeleri pelesenk; seni anlatacağım devrana. Sen ki Asya ile Avrupa’nın en nadide yerinde cihana dide. |
|
573
|
|
|
|
Uzak olur o anda elem keder sinemden. Adı erguvan kokan, erguvan bakışlının tutsağı olsa da gönül.
Yedi tepeye yedi sevda tuğu diker, erguvanlar açtığında gönlündür zafer…
|
|
574
|
|
|
|
Bu seher de gül yaprağına düşen çiylerle düştün hayal aynama. Hurufattan ayn,şın ve kafı hıçkırık tuttu… İklimime ışıl ışıl gülen gözlerin yağmağa başladı sabah serinliğinde… |
|
575
|
|
|
|
Düşünceler beyin kavanozundadır.Uçmak isterler, özgür kalmak isterler.Aklı başında insan, açar bütün kapaklarını, salıverir karasineklerini ve beynini yiyip bitiren sivrisineklerini.
Bazen düşüncelerimizi bir sinek gibi salıverdiğimizde, gidip bir pisliğe konabilir.Yanlış düşünceler bizi, yanlış yerlere sevk edebilir. |
|
576
|
|
|
|
Onlar ki bir zamanlar kıtaları aştılar.
İla-yı kelimetullaha kanat açtılar.
An , yelelerinde ışık hızında eridi.
Alperenlerle kolkola girip savaştılar.
İ.K
|
|
577
|
|
|
|
Ey, bakışlarında yüreğimin yağını eriten! Ey, bilinmez diyarlara çekip gidip de, beni hasret ayazında buyduran, emsalsiz peri! İnan, gittiğin günden beri nefes nefes ciğerlerime çekiyorum seni.
|
|
578
|
|
|
|
Rüyalarımın nadide ve narin çiçeği. Ömrümün, hasret vadisinde mukim gerçeği. Sana yazma iştiyakım ve itiyadım; ancak can tenden uçtuğunda sona erecektir. Keşke, kanatlarım olsaydı da can tenden uçmadan, meçhul ve muhayyel ikliminin zümrüt tepelerinde kanat çırpabilseydim. Dolambaçlı yollara sapmadan kuş uçuşu yanına gelebilseydim…
|
|
579
|
|
|
|
Hâlin ve istikbalin cümle güzelliklerini, siretinde ve suretinde dercetmiş bir nihâli anlatmanın ne kadar zor olduğunu takdir edersiniz…
|
|
580
|
|
|
|
Tek bildiğim, söz konusu sen olduğun zaman,en yavan sözcüklere ayrı bir renk, ayrı bir rayiha geldiği. Sözcüklere, ruh ve canlılık veriyor, inceliğin, güzelliğin… |
|