• İzEdebiyat > Deneme > Düşler |
581
|
|
|
|
Selâm olsun, muhayyel iklimlerin perisine… Şimdilik elveda.
|
|
582
|
|
|
|
Bu sabah Ankara’ya yağmur yağıyor. Hava kapalı. Sokağa çıkarken şemsiyeyi de almalıyım. Aslında oldum olası sevmem sokağa çıkarken fazladan bir eşya almayı yanıma. Ama, bazen zaruretler itiyatların önüne geçiyor…
|
|
583
|
|
|
|
Belki bir gün uzak ihtimallerin en uzağında buyan ihmal zincirlerini kırıp bana geleceksin. Telafisi güç de olsa geçen günlerin. Ellerim ellerinde taze sürgünler verecek, ölüme tebessüm edeceğim…
|
|
584
|
|
|
|
Kısaca” şarkılar seni söyler dillerde name adın.” Her mektubumda olduğu gibi bu mektuba da seninle başladım, seninle noktaladım. Sana dair hislerimi, sen dahil kimselere anlatamadım. Anlatamazdım. Sen de bilirsin sırrı faş haneye tecavüz haramdır. Beyaz zambağım, gönül muradım…
|
|
585
|
|
|
|
Kelimeler, hayallerde olgunlaşıp şair ve yazarların gönüllerine düşerler. Şairler ve yazarlar, yüreklerine düşen çığın altında ezilmemek adına eser verirler . Biz, öylelikle farkına varırız kelimelerin. Sözün gücü, şairin ve yazarın deneyimi ve birikimi yanında, kelimelerin keşdedilmesi gereken hususiyetleri ile de alakalıdır biraz.
|
|
586
|
|
|
|
Hayal edebildiğim kadar, tebessümünü hayal ediyorum. Gözümde, gittikçe gülleşiyorsun. Akşam vakti leylak kokularıyla kokun dağılıyor yanıma yöreme.
Bir an için geldiğini sanıyorum.
|
|
587
|
|
|
|
Erguvan dallarından gülümsersin nisana. Hüsnü ansın zamana. Fikrimde elif misali incelirsin. İçtiğim suyla, teneffüs ettiğim havayla yâdıma gelirsin…Sen baharın imrendiği, servilerin kıskandığı nihalsın. Tebessümün hiç solmasın yüzünde. Güle misal güller açsın gülüşlerinde…
|
|
588
|
|
|
|
Senin, beyaz zambaklar ülkesini andıran, her dürülüp açılışında yüreğimi bir hoş eden ellerin; şimdi çok uzaklarda. Ama şunu bil ki hâlâ hayalhanemin en mutena yerinde, öylesine muhkem,öylesine alımlı durmakta. Ben her nefes alışta, kalbimin her atışında ellerinin hâyâliyle avunmaktayım.
|
|
589
|
|
|
|
Günceleri bir kenara atmadan../en sabırsız zamanı çekiyorum içime şimdi../Bu can sıkıntısı nereye kadar../olmadığında../duymak sesini..bir parça gülmek.. binlerce parçaya dağılarak..sen kalmak... |
|
590
|
|
|
|
Dara çekilen Mansur misali bağrım. Bağrımı yarsalar senden sebep yaralarım. Hani bir türküde haykırır ya “âşık sebebim oy.”diye ben feryadımı içime dürerim. Dara çekilmekten değil korkum, seni kaybetmekten. O yüzden suskunluğum.
|
|
591
|
|
|
|
Zaman, seni işler yüreğime, devran seni söyler. Seni hatırlatır seherlerde açan güller. Sen güllerden ziyade güzel, güller sana emsal olmanın derdindeler…
|
|
592
|
|
|
|
Kafdağı masalları kadar gizemli ve güzeldin. Dilimde pelesenk oldu gül dibaceli adın. Adını yalnız meleklere fısıldadım.
|
|
593
|
|
|
|
Bu sabah yine senle uyandım. Senle doluyum. Gönlüm bir kristal sürahi. İçinde yedi derya. Leba lep sen kristal sürahi...
|
|
594
|
|
|
|
Ne zamandır yoksun ya! Bu kentin ışıkları ,senle yanıp senle söner hayallerimde, ey muhayyel peri!
|
|
595
|
|
|
|
Hurufat ehlinden ayn, şın ve kaf’ı çağırdım muhayyel ülkeme. Davetime icabet ettiler. Lakin , adresini ve künyeni bilemediğim için sana ulaşamadım.
|
|
596
|
|
|
|
Sen, zamana damlayan gül ıtırı. Seni saklar özünde yazdığım yazıların her harfi her satırı. Bahar senle bahar. Gülüşünü hatırlatır açtığında zambaklar. Gün aşıp giderken erguvan bakışlı akşam üstülerinde, erguvanlardan bergüzar bakışların ruhuma akar. O bakışların içimde kandiller yakar. Seni söyler “gökyüzünde bölük bölük turnalar.” İçimde bir türkü olur bakışların yâr. Semaverimin nefesi, çayımın demi her şey senden iz taşır. Bahar hayalinle bahar.
|
|
597
|
|
|
|
Karanfiller, alev alırken dudaklarında, hayal ülkesinin iklimlerini abat edersin. Oysa, sen gideli, bir tebessümünün bir de dilindeki peltek (s) nin esiriyim.
|
|
598
|
|
|
|
Gittiğin günden beri , sözcük sözcük derledim tüm çiçekleri. Çağırdım her gece lâleleri gülleri… Unutmadım sümbülleri. Çiçekler meclisinde sana ayırdım en özge yeri…
|
|
599
|
|
|
|
İyi ki kâğıtla kalem gibi iki vefalı, kadim dostum var. Onlar dahi senin gibi olsaydı ne yapardım! Özümü özlem deryasına saldığın günden beri, iki vefalı dost dert ortağım. Ne kınarlar, ne hâlime gülerler. Gönlümden dökülenlere yüksünmeden mihmandarlık ederler. Her hâlime katlanırlar…
|
|
600
|
|
|
|
Baharın, en gözde çiçeği sen olursun. Itrında gizlidir aşkın öz suyu. Gönül, seni saklar özünde; şiir seni söyler, sükût seni ikrardır zamana. Mazinin ve atinin gülüsün. Sığmaz güzelliğin şimdiki zamana…
|
|