Öyle yaşamalısın ki ölünce mezarcı bile üzülsün. -Mark Twain |
|
||||||||||
|
Yazıp, çizmeyeli; okuyup, anlamayalı nasılsın? Hayat nasıl gidiyor görüşmeyeli beri? Şaşırdın değil mi; hiç böyle giriş yapmazdı Hülya, ne olaki mi dedin acaba? Sesini duymayı ne çok isterdim… İsterdim elbette yanımda olmanı, başına kakar gibi sürekli tekrara mı düştüm ne ? Yanımda olmanı isteme arzusu yazdırıyor işte kaleme yüreğine, diline, aklına gelen her şeyi. Geç kalktım bu sabah, üzerine afiyet bir baş ağrısı zonk zonk diye; basınç vardı sanki kafatasımda geri yatsan dert akrebe yelkovana bakınca, ayağa kalksan dert… Ah sorma biricik günlüğüm✍🏻sabah namazını kılıp doğruca yatağa koştum ya, olacağı bu tabii: bir evvelki günün uykusuz gecesi, uyku açığını kapatmak için taktik geliştirdi sanırım… Neyden bahsedelim almışken elimize kalemi, sen söyle bir kerede… Söyleyemiyorsan, fısılda… Fısıldayamıyorsan çıkmıyorsa sesin olmuyorsa yani, bir kaş göz et… Onu da yapamıyorsan ne diyeyim ben, üç kere vur masaya ayağınla ama devirme masayı canına yandığımın masalsı dünyasında… Bazen sana öyle sitem edesim geliyor ki ağzımı doldura doldura kelimeleri yutmadan hemde ve ardından koşup boynuna atlayasım geliyor hıçkıra hıçkıra sevinçten ağlamaklı; fakat ne acıdır ki fiziken yoksun. Her iki duygu arasında birinden çıkıp, diğerine gidiyorum. Canın sağolsun diyeyim burada olduğunu bileyim yeter bana… Seninde bana edeceğin sitemlerin elbette vardır ve keşke etsen, edebilsen… Sensizlik evet evet sensizlik sevgili günlüğüm tak etti canıma… Canı cehenneme beni senden alıkoyan tüm o derslerin demeyi çok isterdim; fakat belki bunu söyledide dilim… Senden uzaklaştırıyor evet buda canımı yakıyor benim ve ruhum daralıyor masa başında ders çalışmak. Çalışırken benden mutlu ve aynı zamanda huzurlusu yok gibi oluyor, gelgelelim nerde kalıyor bizim birlikteliğimiz peki… Beni senden ayrı koyan tüm derslerin canı cennete mi demeliydim sence? Bunuda söylemekten geri kalıyor yüreğim. Tek şartla yalnızlığı çok seviyorum, yalnız olmayı, yalnız kalmayı…İçinde sen olan yalnızlığı seviyorum bu hal bana daha uygun ve esenliği tattırıyor ruhuma. Ruhumun dileği başım, gözüm üstüne. O, ne derse o… Sen varsan yalnız olmadığımı biliyorum nadide bir duygu bunu yaşamak… Hayat arkadaşıymış nereye kadar hayat arkadaşlığı? Başını yastığa koyana kadar ! Rüyalarda ayrılacaksak hani hayat arkadaşlığı nerede? Herkesin rüyaları ayrı… Ben rüyalarımda seni görüyorum biliyor musun aynı yastığa başımızı koymamıza rağmen. Fiziken kalemi elime almadığım günlerde ayrıymışız veya ayrı kalmışız veyahut ayrı gayrı gibi görünsede o öyle değil işte… Yazılı görmek istiyorsun elbette hakkındır fakat duygu dünyamda yazdığım şiirleri hissetmediğinide söyleyemezsin diye düşünüyorum. Ben buradan yazıyorsam ve sen oradan hissediyorsan bu iddiamda en büyük ispatımdır sevgili günlüğüm. Kalemin hüneri zaten bu değil mi?
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hülya Kırklaroğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |