"Leyla'nın işi naz ve işve; Mecnun'un gözü yaşı çeşme çeşme..." -Fuzuli (Leyla ile Mecnun) |
|
||||||||||
|
Öğrencilerin manevî dünyaları,maddî dünyalarından önemlidir.Muteber olan , bilgili insandan çok ,düşünen insan yetiştirmektir.Soran ve sorgulayan bir nesil yetiştirmek zorundayız.Kuru bilgileri ezberlemek ve ezberletmek artık marifet olarak görülmemektedir.Üreten ve yorumlayan insanlar,bu çağın hakimi olacaklardır. Kişi öncelikle öğrenmeli,ardından öğrendiklerini geniş kitlelere aktarmalıdır.Nitekim Peygamberimize göre: “Sadakanın en efdali,müslim kişinin ilim öğrenip,müslüman kardeşine öğretmesidir.”Bildiğini başkalarına öğretmeyenler,kitapları sırtında taşıyan eşek gibidir.Çünkü o bilgilerin ne kendine,ne de başkalarına hayrı yoktur.Bilginin sadakası onu başkalarına öğretmektir.İlimde kıskançlığa ve tamahkârlığa yer yoktur.Öğrettiklerimiz hak ve hakikat olmalıdır.İnsanların hidayetine vesile olmaktan daha büyük bir bahtiyarlık düşünülemez.Şu hadisler ilim öğretmenin önemine işaret etmektedir: “Öldükten sonra kişiye amelinden ve hasenatından ulaşan şey,öğretip neşrettiği ilimle,geride bıraktığı salih evlâttır…Allah,melekler,arz ve semada bulunan her şey yuvasındaki karıncaya,denizdeki balığa varıncaya kadar (bütün canlılar) halka hayır öğreten muallime dua ederler.” Bilindiği gibi Yunus Emre’nin manevî feyizlerle dolup taşmasında hocası Tapduk Emre’nin rolü çok büyüktür.Tapduk Emre’nin müridi olmuştur ömrü boyunca…Gerçek kişiliğini bu veli şahsın manevî tasarrufu altına girdikten sonra bulmuştur.Yunus,Tapduk Emre’nin şahsında bütün hocalara büyük bir sevgiyle ve aşkla bağlanmıştır.Fakat o,hocayı geniş mânâlarda ele almaktadır.Ona göre hoca,Allah’ın âlim sıfatıdır.Bunu şu beyitlerden de anlıyoruz: “Resul agdı Miraç’a nazar eyledi Hace Görün görün kim niçe vasfını dervişerin Başuma dikeler hece ne irte bilen ne gice Âlemler ümidi Hace sana ferman olam bir gün” Yunus’a göre Peygamberimiz de bir hocadır.Çünkü İslâm dininin emir ve yasaklarını Cebrail vasıtasıyla Allah’tan alarak ümmetine öğretmiştir.Bunu şu beyitte ifade etmektedir: “Muhammed’e bir gice Çalap’dan indi Burak Cebrail eydür Hacem Miraç’a kıgurdı Hak” Yine o,hocayı Mürşid-i Kâmil olarak da vasıflandırmaktadır.Hatta bu mânâda kullandığı beyitlerin sayısı diğerlerine göre daha fazladır: “Hocanın talibi çokdur hiç bundan kemteri yokdur Şunun kim mürşidi Hak’dur uymaz nasun allerine” “Dilerem fazlundan ayurmayasun Hocam senden özge sevmezem ayruk” O son olarak hocalara şu tavsiyede bulunmaktadır.Bu tavsiye onun gerçek kimliğini de,niyetini de bize açıkça göstermektedir: “Yunus Emre dir hoca gerekse var bin hacca Hepsinden iyice bir gönüle girmekdür.” e-mektup: mnihatmalkoc@hotmail.com
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © M.NİHAT MALKOÇ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |