..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Dünyayı isteyen bilime sarılsın, ahireti isteyen bilime sarılsın; hem dünyayı hem ahireti isteyen yine bilime sarılsın" -Hz. Muhammed
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yaşam > Arzu Menteşeoğlu




10 Temmuz 2003
Hayatı Sindirmek  
Arzu Menteşeoğlu
"...Mantıktan çok duygularınızla hareket etmeyi tercih eden bir yapınız varsa, bu; dünyadan daha fazla zevk aldığınız kadar, daha fazla acı da çekeceğiniz anlamına geliyor...."


:BBFF:
          HAYATI SİNDİRMEK

     
     Mantıktan çok duygularınızla hareket etmeyi tercih eden bir yapınız varsa, bu; dünyadan daha fazla zevk aldığınız kadar, daha fazla acı da çekeceğiniz anlamına geliyor. Duygusal insan, karşılaştığı olayların geri planıyla ilgilenir, olaydan çok, kendinin ve başkalarının ne hissettiğiyle ilgileniyordur. O anki ışığın konumu, ses tonlarının iniş çıkışları, çağrışımlar, muhatabının yüz ifadesindeki değişiklikler ve daha binlerce etkenin ruhuna akması için kapılarını sonuna kadar açık tutuyordur. İç dünyası ardı kesilmeyen duygulanımların kazandırdığı verilerle zenginleşiyordur. Sıradan bir yolculuk başkaları için bilet alıp otobüse binmekten ibaret iken, duygusal insan o yolculuğa aklınıza gelmeyen anlamlar yüklemiş, başkalarının yaşadığı sıradan dakikalarda, akla gelmedik çağrışımlarıyla özel anlar yaşamıştır.

      Duygusallık kırılganlıkla karıştırılmamalı. Kırılgan tipler, öz benlikleri bir yerde yara aldığı için hassas bir gurur geliştirmiş insanlar olabilirler. Kırılganlıklarını ortaya vuruş şekilleri ister öfke, ister kırgınlık ister de gözyaşları olsun duyguların dilidir. Oysa; duygusal insan iç dünyasında dengeye ulaşabilmeyi başarmışsa, başka bir değişle duygusallığıyla barışıksa garip bir güç geliştirmiştir.

     Onlar asla sıkılmazlar. Etrafta öyle çok veri vardır, iç dünyaları öylesine gelişmiştir ki... Büyük ihtimalle sıkılgan ve utangaç tiplerdir. Bence bu, duygularla uğraşırken pratik hayatın acımasızlığını fark etmelerinden ve pratik hayatın gereklerine zamanla yabancılaşmalarından kaynaklanıyor olabilir.

     Sanat ve 'yaşamı sanat haline getirmek' duygulanım gerektirir. Hayatta başarıya ulaşmak adına duygularını dondurmaya karar verenler, başka bir deyişle duygularına eskisi kadar değer vermemeyi 'büyümek' le bir tutanlar, asla yaşamı sanat haline getiremezler. Onlar öğrenilmiş tavırların tekrarıyla yaşarlar. Kaçırdıkları şeyler için üzüntü duymaları gerekir, hakları gaspedilince öfkelenmelidirler, iki kere iki her zaman dörttür. Oysa ki siyah ve beyaz ayırımının bıçak sırtı kadar keskinleşmediği bireyler, renk cümbüşünün enginliğiyle yaşayabilirler. Gerçek sanatçılar duygusaldırlar.

     Öte yandan öylesine kendi çerçevelerinde kalmış olabilirler ki; hem kendilerine, hem de çevrelerine daha fazla faydalı olma şansını kaçırabilirler. Yeterince olgunluğa erişmemiş bireylerde. duyguların tadını çıkartırken, bir yandan da sosyal hayatın gereklerini yerine getirmek ve sadece kendi için yaşamanın bencillik tuzağına takılmamak, gerçekten beceri isteyen bir manipulasyondur.

      Şüphesiz duygular hayata renk katan, ruhumuzun gıdası. İnsan gibi olmayı, faydalı olmayı, güzelliklerden zevk almayı duygularımıza borçluyuz.... ve onları ne kadar geliştirebilirsek, yaşamın gerçek yüzü bize o kadar yaklaşır. Herşeyin orta yolu ideal kabul ediliyor. Duyguların seline kendini kaptıranların bir yerde durup, aklın dizginine başvurmaları en iyi çözüm. Fazladan acı çekmek istemiyorsak yapılacak en iyi şey bu...



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yaşam kümesinde bulunan diğer yazıları...
Dostluk Üzerine Bir Çift Laf
Her Sevgi Özen İster
Eğitim - Öğretim

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Tasvir (Doğa)
Berrin (- Bıçaklama Olayı - )
Hayat Arkadaşım...Sana....
Otobüsteki Eski Zaman Romalı'sı
Üniversite Yılları
Çocukluk Arkadaşım Halil
Bir anneden...'Canım Dilara'm'
Yüzlere Meraklıyım - Sokaktaki Herhangi Biri -
Hayatın Dili Yabancı
Sudanlı Bir Hastam Talat Bey

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Hayatın Anlamı [Şiir]
Ölüden Mektup Var [Öykü]
Resme Hapsolan Adam [Öykü]
Özlem [Öykü]
Dön Mehmet [Öykü]
Gerçek Miydi? Rüya Sanmıştım [Öykü]
Melek İnsanlar [Öykü]
Hayran [Öykü]
Labirent - Kayboldum! - [Öykü]
Sadece Bir Gazete İlanı [Öykü]


Arzu Menteşeoğlu kimdir?

YAŞADIKLARIMDAN ÖĞRENDİĞİM BİR ŞEY VAR Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi Sevgilin bıtkın kalmalı öpülmekten Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır Kopmaz kökler salmaktır oraya Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına İnsan balıklama dalmalı içine hayatın Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle Çünkü acılar da, sevincler gibi olgunlaştırır insanı Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana ATAOL BEHRAMOGLU

Etkilendiği Yazarlar:
Dostoyevski,Orhan Pamuk


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Arzu Menteşeoğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.