|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katılımı |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
18 Ekim 2003
Yüzlere Meraklıyım - Sokaktaki Herhangi Biri -
Ev Kadını
Arzu Menteşeoğlu
Onunla sırf konuşmuş olmak için konuşmak istedim. "Saat kaç" diye sorabilirdim mesela. Yahut "Afedersiniz, belediyeye nasıl gidebilirim." |
|
EV KADINI
Uzunca bir süreden beri yüzlere merak duyuyorum. Sokaktaki insanları sırf meraktan inceliyorum. Herhangi birini saatlerce en nadide sanat şahaseri karşısındaymışçasına -ki insanoğlu bakmasını bilene öyledir.- inceleyebilirim. O eğer onu incelediğimin farkına varmazsa keyfime diyecek yoktur. Kaşını kaldırışını, ellerini kullanışını, bakışlarını incelerim. Bu bende öyle bir beceri haline gelmiştir ki inceleme işlemi için çaba sarf etmeme gerek yok artık. Bu nedenle bugün sokakta gördüğüm kadının üzüntülü bir şey düşündüğünü anladım hemen. Gözleri gri maviydi. Kısa boylu, kısa kesilmiş -ama çok da kısa değil- kıvırcık, koyu kestane saçlaı hafif oval yüzünü çevrelemiş orta yaşlı bir kadındı. Ev kadını olduğunu düşündüm. Adi deriden yapılmış parlak çantası sapından koluna takışı bu görüşümü onaylar nitelikteydi. Dar kesim lacivert eteğinin içine soktuğu lacivert beyaz karışık desenli yarım kollu buluzuyla, giysisi bende olabildiğince ucuza çıkartılmaya çalışılmış günlük bir giysi izlenimi bıraktı. Ayakkabılarını görmedim fakat ince çoraplı ayaklarında alçak dolgu topuk sokak terlikleri olması muhtemeldir.
Sokaklarda gördüğümüz onlarca insandan biriydi sadece. Ancak ona yönelttiğim kısacık bakıştan sonra gördüğüm birşey beni etkiledi. Beyaz yüzünde soluk görünen gri gözlerindeki hüzün. Derin bakışlar. Gördüğüm belki de hüzün değil de kısa bir dalgınlıktı. Bunu öğrenemeyeceğim. Sık sık tekrarlandığını kaşlarının arasında sol kaşına yakın iuzden anladığım şekilde alışkanlıkla kaşlarını çatmıştı. O anda ne düşündüğünü anlamayı çok istedim. Onunla sırf konuşmuş olmak için konuşmak istedim. "Saat kaç" diye sorabilirdim mesela. Yahut "Afedersiniz, belediyeye nasıl gidebilirim." Onunla konuşmak istedim. Sırf mimiklerinin değişimini izleyebilmek için, ses tonunun gözlerinde gördüğüm ifadeyle uyumunu anlayabilmek için. Eve geç kalmıştı da kapıda kalan çocukları için mi endişeleniyordu yoksa ay sonunu daha ay başından mı düşünmek zorundaydı. Bu yüz hayatını ailesine adamış ve bunu da en ufak bir takdir beklemeden yapan çilekeş Türk kadınının yüzü müydü.?
Bir çok yüzde gördüğüm sonradan manasız bir yüze dönen yalancı bir ifade mi, yoksa gerçek bir derinlik mi gizliyordu bilmek isterdim.
Söyleyeceklerim var!
Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?
Yazıları
yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz
ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız,
yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.
Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.
|
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
|
YAŞADIKLARIMDAN ÖĞRENDİĞİM BİR ŞEY VAR
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
Sevgilin bıtkın kalmalı öpülmekten
Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği
İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne
Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
Kopmaz kökler salmaktır oraya
Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin
İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına
İnsan balıklama dalmalı içine hayatın
Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına
Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın
Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
Çünkü acılar da, sevincler gibi olgunlaştırır insanı
Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene
karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana
ATAOL BEHRAMOGLU
Etkilendiği Yazarlar:
Dostoyevski,Orhan Pamuk
|
|
|