"...Ve hepimiz az ya da çok rüyacı değil miyiz!" -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
Bilmiyorum ne kadar sonraki sana yazdığımı. Büyük bir ihtimalle bu satırları okurken zaten çoğunu bildiğini fark edeceksin. Çünkü ben sana söylemiş olacağım. Gene de hayat arkadaşım, bu satırları şimdi yazmaya ihtiyacım var. Senden beklentilerimi, isteklerimi ve sana vermek istediklerimi, ortaklıklarımızı şimdi bilmeye ihtiyacım var. Bunu kendim için yazıyorum evet, ama senin için de yazıyorum. Senin neyin beni çekti? Boyun posun mu? Gülüşün mü? Arada bir dalıp giden bakışların mı? Durgunluğun mu, yoksa tam tersine çok canlı oluşun mu? Bende olmayan ama sende fazlasıyla var olan etrafına yaydığın enerji ve yaşama sevincin mi etkiledi beni? Kolay biri misin, zor biri mi? Nadir insanda var olan idealizmi mi yakaladım sende? Ya sen, sen bende ne buldun? Beni gerçekten seviyor musun? Çelişkilerimi mi, içim sürekli kaynarken, dışa karşı ilk bakıştaki ilgisiz ve durgunluğumu mu sevdin? Herkesin güzel bulduğu gözlerim mi etkiledi seni? Umarım sadece bu değildir. Bir gün o gözleri veren, geri alırsa yine de sever miydin beni? Hep senin nasıl biri olacağını merak ettim. Hayat arkadaşı olarak seçeceğim, bir ömür boyu yüzüne bakacağım senin için evet fiziğin önemli. Çok güzel olmayabilirsin ama çekici olmalısın. Başkalarına çekici gelmeyebilirsin ama beni cezbetmelisin. Seni sevmekten çok sana saygı duymaya ihtiyacım var. Sevgi yeteneği olmayan biri olduğumu zannettiğim şu sıralar seni severek bunun doğru olmadığını anlarım belki. Bu nedenle, aşık olmayı beklemiyorum en azından tanışır tanışmaz, ama görür görmez sana değer verebileceğimi bilmeliyim. Saygı biterse sevgi intahar eder çünkü. Aynı ilgi alanlarımız olması bana çok önemli görünüyor. Tıpatıp olmayalım, kendi dünyalarımız içinde, ortaklıklarımızdan en üst yaşam zevkini çıkartabilmeliyiz. Seni özlemeliyim. Derdimin ilacının sende değil, 'sen' olduğunu bilmeliyim. Akşam eve döndüğümde seni görecek olmak bana mutluluk vermeli. Konuşmasak bile orada olduğunu bilmek bana yetmeli. Kimse anlamasa beni senin anlayacağını bilmeliyim. Kimse güvenmese bana, kimseye anlatamasam derdimi senin anlayacağını bilmeliyim. Neden korkuyorum biliyor musun hayatım? Seni mutlu edememekten. Senden beklediğim anlayış ve sabrı sana gösterememekten. Benim her zaman yalnızlığa su gibi, hava gibi ihtiyaç duyan benliğimin ilişkimizi yıpratmasından korkuyorum. Yanlış anlama senden bıkacağımdan değil, ama...bilmiyorum işte. İlişkimizi hep ilk günkü tazeliğinde tutabilsek keşke? Çevremdeki evlilikleri görünce bu konuda pek de iyimser olamıyorum. Sen de evlilikten bencileğin deliler gibi korkuyor musun? Neden insanlarla anlaşmak bu kadar zor. Olduğu gibi davranmak bu kadar olanaksız mı? İlk tanıştığımızda bana kendini olduğun gibi göster olur mu? Hıh...neler saçmalıyorum ben. Tabii ki bana açık davrandın, yoksa şimdi evlenmiş olmazdık değil mi? Bilirsin eğer münafıkça davranmış olsaydın anlardım. Birbirimize karşı mücadele vermek zorunda kalmayalım hiç. Kendine yetebilen ve olgun birer birey olabilirsek çekişmelerimiz en aza iner. Eğer kendimize karşı olan sorumluluklarımızı yapamıyorsak bunun huzursuzluğu birlikteliğimize de yansır. Evet seninle mutlu olmak istiyorum ama bunun öncelikle kendi içimde mutlu ve barışık olmama bağlı olduğunu bil lütfen. Neler diyorum...sen de zaten ben bunu bildiğim için benimle evlenmedin mi? Lütfen sevgilim, benim için, kendi adına çok önemli olan birşeyi gözardı etme, uygun şekilde anlatır ve bana da değer verdiğini gösterirsen seni anlayabilirim, bunu biliyorsun değil mi? Sana eşim olarak kayıtsız şartsız güvenebilmek istiyorum, hayatımda hiç tadmadığım türde yoğun bir arkadaşlığı, dostluğu ve sevgiyi sende tadmak istiyorum, inan bana bir çok duygularım hiç el deymemiş seni bekliyor. Senin de beni beklediğini biliyorum. Ben nasıl senden başkasıyla mutlu olamazsam, sen de öylesin. Neredeysen gel artık. Buraya kadar yazılanlarda senden haberim yoktu. Yazmaya hatırlayabildiğim kadarıyla iki yıl önce başlamış, bir yıl sonra da son yarısını eklemiştim. Dediğim gibi, ne zaman geleceğini bilemediğim ama hayatıma gireceği kesin olan sana yazılmıştı. Hakkında hiçbir şey bilmememe rağmen, eğer hayatıma girmene izin verdiysem seni sevdiğimi biliyordum. Ve... sen her zaman bana çok yakındın.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Arzu Menteşeoğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |