Gerçeği arayan bir insan, öncelikle her şeyden gücü yettiğince kuşku duymalıdır. -Descartes |
|
||||||||||
|
Dalgın dalgın yürürken, hızım birden kesilip yalpaladım. Birisine çarpmış olmalıyım. Öyle dalgındım ki, bana çok uzaklardan gelen bir sesin,sinirli sinirli söylenmesine`, "Kusura bakmayın " bile diyemedim. Hata bende olmalı. Nereye bastığıma dikkat etmeyecek kadar aklım geçmişe takılı. Çocukluğumun geçtiği evi yıkıp, yerine estetikten yoksun, beton yığınlarından birini daha dikmişler. O evde ne günlerimiz geçmişti. Ninemler de bizimle beraber otururlardı. Halamlar, amcamlar, dayılarım,.. hep yakın mahallelerde otururduk. Aşağı yukarı aynı yaşlarda olan çocuklarıyla neşe içinde oynardık. Arada bir de, mahalleden Zeynep'le Fahri de katılırdı bize. En büyüğümüz amca oğlum Fadıl'dı. İç denetimimizi yapabilelim diye, bizlerden onu sorumlu tutuyordu büyükler. Bir yaramazlık yapıldığında, yaramazlığın sahibiyle birlikte zavallı Fadıl'da hesap verirdi. Curcuna içinde oynanan saklambaçların, sekseklerin, top oyunlarının tadını unutamam. Koskoca adam, gözlerim yaşardı. O çirkin şeyi dikebilmek için, bahçedeki, saklambaç oynarken birilerinin mutlaka ardına saklandığı çınar ağacını da kesmişler çünkü. Büyük büyük babamın doğumunda babası dikmişmiş o ağacı. O zamanlar her yeni doğan çocukla birlikte bir ağaç dikilirmiş muhakkak. O ağaç, bizim arkadaşımızdı. Yaramazlık yaptığımızda en önce o, anlayışlı ama taviz vermez bir dille ikaz ederdi bizi. Büyük büyük babamın yaptıklarını anlatırdı bize. Dalları, dedemin elleriyle yapıp, evin arka tarafına yerleştirdiği kuş evi sakinlerine duraktı. Az mı tırmandım onun gövdesine, az mı dertleştik? O, ailemin tarihine tanıktı, o bizdendi. Neden kestiniz sanki onu şu estetik ve manadan yoksun, kişiliksiz binlerce binadan birini daha dikebilmek için. Buralardan göçeli çok oldu. Herbirimiz dağıldık. Anne babamı da toprağa verdikten sonra, kardeşlerimle beraber içimiz kan ağlayarak, bizim için bir evden çok daha fazla şey ifade eden evimizi, bir aile meselesi yüzünden satmak zorunda kaldık. İçimde her zaman geri dönüp, bir kez daha, belki restore edilmiş, belki kaderine terk edilmiş -ama asla yıkılmış olacağını düşünmezdim- evimizi, gerçek kadar canlı anılarımın mekanını görmek özlemi vardı. Kadının kadın, erkeğin erkek gibi olduğu yuvamızı hep sevdim. Soğuk kış günlerinde, mutfağı sıcacık ısıtan kocaman kuzinenin karşısında, yaptığı yemeklere sevgisini, özenini katan rahmetli annemi, oturma odasında sobanın yanında yün eğiren büyükannemi ve yanına kıvrılmış kedimiz Mestan'ı, odasından sürekli Kur'an sesi gelen nur yüzlü dedimi ve akşam işten eve eli dolu filelerle gelip, yorgun olduğuna aldırmadan bizlerle top oynayan babamı, görür gibi olmayı dilemiştim. Yüksek tavanlı, büyük kapılı, çift katlı, cumbalı, tahta tabanlı, sımsıcak yuvamızı, annemin örgü perdelerini, beyaz üzerine kanaviçe sedir örtülerini, el emeği halıları, yer minderlerini, dedemin rahlesini, babamla gittiğimiz Cuma namazlarını, huşu içinde geçen Ramazanlarda tüm ailenin kaşık uzattığı iftar sofralarını özledim. Anneciğim, babacığım sizleri özledim...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Arzu Menteşeoğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |