..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Gerçeği arayan bir insan, öncelikle her şeyden gücü yettiğince kuşku duymalıdır. -Descartes
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Deneysel > Arzu Menteşeoğlu




11 Temmuz 2003
Özlem  
Arzu Menteşeoğlu
Dalgın dalgın yürürken, hızım birden kesilip yalpaladım. Birisine çarpmış olmalıyım. Öyle dalgındım ki, ...


:CAAE:
ÖZLEM


     Dalgın dalgın yürürken, hızım birden kesilip yalpaladım. Birisine çarpmış olmalıyım. Öyle dalgındım ki, bana çok uzaklardan gelen bir sesin,sinirli sinirli söylenmesine`,

     "Kusura bakmayın " bile diyemedim. Hata bende olmalı. Nereye bastığıma dikkat etmeyecek kadar aklım geçmişe takılı.

     Çocukluğumun geçtiği evi yıkıp, yerine estetikten yoksun, beton yığınlarından birini daha dikmişler. O evde ne günlerimiz geçmişti. Ninemler de bizimle beraber otururlardı. Halamlar, amcamlar, dayılarım,.. hep yakın mahallelerde otururduk. Aşağı yukarı aynı yaşlarda olan çocuklarıyla neşe içinde oynardık. Arada bir de, mahalleden Zeynep'le Fahri de katılırdı bize. En büyüğümüz amca oğlum Fadıl'dı. İç denetimimizi yapabilelim diye, bizlerden onu sorumlu tutuyordu büyükler. Bir yaramazlık yapıldığında, yaramazlığın sahibiyle birlikte zavallı Fadıl'da hesap verirdi. Curcuna içinde oynanan saklambaçların, sekseklerin, top oyunlarının tadını unutamam.

     Koskoca adam, gözlerim yaşardı. O çirkin şeyi dikebilmek için, bahçedeki, saklambaç oynarken birilerinin mutlaka ardına saklandığı çınar ağacını da kesmişler çünkü. Büyük büyük babamın doğumunda babası dikmişmiş o ağacı. O zamanlar her yeni doğan çocukla birlikte bir ağaç dikilirmiş muhakkak. O ağaç, bizim arkadaşımızdı. Yaramazlık yaptığımızda en önce o, anlayışlı ama taviz vermez bir dille ikaz ederdi bizi. Büyük büyük babamın yaptıklarını anlatırdı bize. Dalları, dedemin elleriyle yapıp, evin arka tarafına yerleştirdiği kuş evi sakinlerine duraktı. Az mı tırmandım onun gövdesine, az mı dertleştik? O, ailemin tarihine tanıktı, o bizdendi. Neden kestiniz sanki onu şu estetik ve manadan yoksun, kişiliksiz binlerce binadan birini daha dikebilmek için.

     Buralardan göçeli çok oldu. Herbirimiz dağıldık. Anne babamı da toprağa verdikten sonra, kardeşlerimle beraber içimiz kan ağlayarak, bizim için bir evden çok daha fazla şey ifade eden evimizi, bir aile meselesi yüzünden satmak zorunda kaldık. İçimde her zaman geri dönüp, bir kez daha, belki restore edilmiş, belki kaderine terk edilmiş -ama asla yıkılmış olacağını düşünmezdim- evimizi, gerçek kadar canlı anılarımın mekanını görmek özlemi vardı.

     Kadının kadın, erkeğin erkek gibi olduğu yuvamızı hep sevdim. Soğuk kış günlerinde, mutfağı sıcacık ısıtan kocaman kuzinenin karşısında, yaptığı yemeklere sevgisini, özenini katan rahmetli annemi, oturma odasında sobanın yanında yün eğiren büyükannemi ve yanına kıvrılmış kedimiz Mestan'ı, odasından sürekli Kur'an sesi gelen nur yüzlü dedimi ve akşam işten eve eli dolu filelerle gelip, yorgun olduğuna aldırmadan bizlerle top oynayan babamı, görür gibi olmayı dilemiştim.

     Yüksek tavanlı, büyük kapılı, çift katlı, cumbalı, tahta tabanlı, sımsıcak yuvamızı, annemin örgü perdelerini, beyaz üzerine kanaviçe sedir örtülerini, el emeği halıları, yer minderlerini, dedemin rahlesini, babamla gittiğimiz Cuma namazlarını, huşu içinde geçen Ramazanlarda tüm ailenin kaşık uzattığı iftar sofralarını özledim.

     Anneciğim, babacığım sizleri özledim...



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın deneysel kümesinde bulunan diğer yazıları...
Dön Mehmet
Labirent - Kayboldum! -
Gidelim Köyümüze Hüseyin!
Ölüm Güzel Şey

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ölüden Mektup Var
Resme Hapsolan Adam
Gerçek Miydi? Rüya Sanmıştım
Melek İnsanlar
Hayran
Sadece Bir Gazete İlanı
Işık Adam
Video Mert
Yoksa Öldüm Mü?

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Hayatın Anlamı [Şiir]
Günlük - 9 [Roman]
Günlük12 [Roman]
Günlük - 5 [Roman]
Günlük - 7 [Roman]
Zara'nın Dünyası [Roman]
Günlük - 6 [Roman]
Günlük 11 [Roman]
Günlük - 8 [Roman]
Günlük - 10 [Roman]


Arzu Menteşeoğlu kimdir?

YAŞADIKLARIMDAN ÖĞRENDİĞİM BİR ŞEY VAR Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi Sevgilin bıtkın kalmalı öpülmekten Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır Kopmaz kökler salmaktır oraya Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına İnsan balıklama dalmalı içine hayatın Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle Çünkü acılar da, sevincler gibi olgunlaştırır insanı Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana ATAOL BEHRAMOGLU

Etkilendiği Yazarlar:
Dostoyevski,Orhan Pamuk


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Arzu Menteşeoğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.