Gerçek bir sevgide diğer insanın iyiliğini istersin. Romantik sevgide diğer insanı istersin. -Margaret Anderson |
|
||||||||||
|
Ucuz bir karakterdi bize göre ön yargılarla yaşamak. Ve biz kendimizi tüm bu ön yargılara teslim etmiş olmanın ucuzluğunda yaşıyoruz artık. Ve sanırım yaşam böyle akıp gidecek bizim için. Kürke verilen değerin altın, akçe ile ölçüldüğü, cebindeki kabarıklık kadar akıllı olabileceğin bir sitemin içinde var olmuşuz. Bizim rulo yapıp öğretim görevlisinin kıçına soktuğumuz diploma birçok insanın döner koltukları ve ihtişamlı masalarının karşısındaki duvarı süslemekte. Ve o insanı yaratıklar salyalarıyla kirletiyorlar bizim olan saf ve temiz hayatı pervasızca ve tüm ucuzluklarıyla. Bakıyorum biz şimdilerde katlanacak gücü kendimizde bulamayarak lanet okuyoruz kendimize. Bizim yaşam kaygımız olmamıştı hiç, biz döner koltuğa yapışsın istemedik kıçlarımızın, beylik ağalık yada paşalık sevdamız olmadı öyle gururla bakacağımız. Ne yatlara ilişirdi gözümüz nede deniz manzaralı yüksek katlı binalara, lüks arabaların markalarını bilmeyi halt saymazdık, yada ayağımızdaki ayakkabının bilmem hangi marka olması bizi hiç ilgilendirmedi. Gözümüz bize yakışana takılırdı hep ve hep o ahşap işlemeleri kerpiç evleri yurt bilirdik ve gönlümüz balıkçı kayıklarına sığdırılan dostluklardaydı bizim. Biz insana tutunmuştuk oysa insanın insan gibi yaşamasına. Sınıflara sömürüye ve satılmışlıklara düşmandık. Ne medet beklerdik namertten, nede susmayı bilirdik haksızın karşısında. Yağmurlu gecelerde karton üzerinde yatan yüreği üşümüş insanlara çay taşımayı onur bildik ve o insanların yüzlerindeki bir tebessümle var olduk biz. Şimdilerde duvarımızı süsleyen diplomalarımız yok bizim. Cebimizde şişkin değil çok şükür ve arkamızdan kalın ensemize o iğrenç göbeklerimize bakıp küfredenlerden de ırak yaşantımız. Ne yüksek katlı binalarda yaşayabiliyoruz nede lüks bir mağazaya girip bize bey denmesini kaldırabiliyoruz. Gözümüz hala o eski boyası atmış ha battı ha batacak denen balıkçı kayığında bizim. Rastgeleden sonra tavaya atılan balıkların buğusunda iki duble rakıyla tazelenen dost muhabbetlerin derdindeyiz umarsızca. Kimseyi tanımadan yargılamadık mesela, kimsenin tavuğuna kış demedik ve kimsenin yüreğine dokunmadık biz. İki duble içerken bile kaygılarımız aynıydı bizim. Ne çiğ eti soktuk soframıza ve çıplaklığı konuştuk; alkolle arınan bedenlerimizi sistemin kirli çarkının arasına sokup bu döngüyü yok etmekti tek dediğimiz. Güleriz geçmişimize dolar kahkahalarımız kabına sığmaz, O kıça giren diploma hala dilimizdedir bir kahkaha eşliğinde ve bizler söyleyemediklerimizin utancıyla yaşamaktansa söyleyip yediğimiz dayakların bedenimizde bıraktığı izlerle gülmeyi seçtik onurluca. Soracaksınız şimdi “Biz dediğin kimler?” diye Bizler, bizler mi önce siz sorun kendinize acaba biz kimiz diye. Kiminize göre kendini beğenmiş bir ukala, bir başkasına göre adi bir şerefsiz, Ona göre it,puşt hayvan herifin teki, buna göre geri kafalı dengesiz, şuna göre peşi sıra küfürlerin esirgenmediği birileri işte. Bize göre ise güzel insan, gerçek bir dost ve hala bu sistem içinde insan kalabilen birkaç insan. Dertlerden sıkıldığında kendini atıp nefes alabileceğin birkaç dost. Göz yaşlarınıza ve kahkahalarınıza nedensiz, sebepsiz, kaygısız gerçekten yürekten ortak olabilecek ve sizin için türlü fedakarlıklardan kaçınmayacak birileri. Belki yok diplomamız yada bunları yaptığımızı gösterir duvarımıza asabileceğimiz bir çerçevemizde yok bizim. Öyle sıralarda dirsekte çürütmedik haklısınız ve cebimizde boş belki ve kimsede bize bey de demez belki ama biz buyuz işte. Biz, kimilerinizin ön yargılarıyla boğulan, yuhalanan, lekelenenleriz. Biz hayat kaygımızı insanların yaşam kaygılarının gerisinde tutan bir avuç kişiyiz işte. Ha biz mi insan kalmak için çabalayanlarız. Biz “hayatın mutlu olma şansı vermediği ve başkalarının mutluluğunu kendi mutluluğumuzun önünde tutanlardanız” biz…. Ve belki sırf kendimizi düşünmek nedir bilmediğimiz için böyleyiz biz. VE biz hala sizler için acaba ne yapabilirin derdine düşmüş ve hala sizleri için koşturan o sizin göremediklerinizdeniz. Ve biz paylaşmak dediğimizde hala o boş ceplerimizde kalan son lirayı ortaya koyan ve onu da dostla paylaşabileniz. Şimdi siz bırakın bizi de ya sizin gözünüzde biz kimiz ve neredeyiz? Siz söyleyin hadi….. www.hamzaekiz.com
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © HAMZA EKİZ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |