Siz Hiç Yaşadınız mı ?..
Daha çok "ideler alemi"nde yaşadığı ve gerçeği ve mutluluğu ve sonsuzluğu orada aradığı için mı bilmem Platon isim babası olmuş galiba bu "platonik aşk"in... Yaşadınız mı hıç platonik bir aşk?..
Tattınız mi?..
Yoksa sadece masal kitaplarından derince bir iç çekerek yalnızca uzaklardan seyirci mı oldunuz?..
Veya daldığınız tatlı hülyalarda ve düşlerinizde kısa enstantaneler olarak bir daha karşılaşamayacağınız "flu görüntüler" olarak mı kaldı sizin için?..
Ya da hıç ulaşılamayacak bir zirve,bir Zümrüt-i Anka'nin kanatlarında tepesine konulacak bir "Kaf Dağı" kadar hayal mi?..
Yoksa bunlardan hıçbirinin yaşama şansı bulunmayan "realist" bir beynin acımasız gerçekleriyle ördügü "gri dünya"nın sıradan bir ferdi mısınız?..
Yaşadığımız dünyada,bilmem hıç merak eder mısınız, bir Mecnun,bir Kerem,bir Ferhat,bir Romeo ya da bir Leyla,bir Aslı,bir Şirin,bir Juliette olup olmadığını;onlarsız bir dünya ve çevrenin insanın fitratına aykırı olacak kadar çirkinleştiğini,kend i dışındaki varlıkların kendisine amade kılındığı insanın adeta kendisini onlara amade kılacak kadar alçaldığını ve köleleştiğini;..
farkedebiliyor,hissedebiliyor ve bir "iç sızısı" yaşayabiliyor,"vicdanı bir muhasebe"ye kendinizi teslim edebiliyor musunuz?..
Kerem bizim oralardan geçmiş,..
Ferhat bizim oralarda kazma sesleriyle sevdalarına ritim tutmuş,..
Aslı saçlarını bizim oraların küllerine süpürge ederek "yürek sızısı"nı dindirmeye çalışmış,..
Şirin bizim oraların kızlarıyla yüreğindeki hasretin öyküsünü gergeflerle işlemiş...
Neden şimdi yüreğim soğuk,yüreğim katı,yüreğim herşeyden ürkek ve korkak tavırlarla kaçiyor;neden sevgiye,aşklara kapalı,kendisini ahde vefası olmayan fersiz gözlerin,soğuk yüzlerin,katı kalplerin zebunu kılıyor,neden hala bunlardan ibret alıp "çöl çiçekleri"nin bile açmaya korktuğu ıssız ve soğuk gecelerde yürek ısıtan ve "kirlenmemiş duygular"in tercümanı olarak Mecnun gibi "özünü" söylemiyor ve haykırmıyor?..
Neden üç kuruşluk fani çıkarlar peşinde eskiyen bu bedenim,yorulan bu ruhum kendisini "abad" edecek olan,"ölümsüz" olan,eskimez ve pörsümez olan "aşk" için Ferhat gibi eline kazmasını,sırtına yüreğini almıyor?..
Zavallı "Ben!"..
Bu acizliğimi ve fukaralığımı göremeyecek kadar basiretimi bağlayan,beni kendisine "ram" eden egomun kölesi olan zavalli"Ben!"..
Onların kimine "Mecnun" kimine "Meczup" kimine "Behlül" diyerek kendisini "ukela' sınıfı"nin zirvesine yerleştiren zavallı "Ben!"..
Acaba "Mecnun" olan onlar mıydı yoksa "Sen" miydin?..
Sevgiyle kalın,..
Lütfi AKARÇAY
|