Kızım ve Ben... Ya da Zamanda Yolculuğumuza Alegorik Bir Yaklaşım...
(lütfi akarçay) 18 Temmuz 2023 |
Toplum |
| |
Pazarda ve markette sebze ve meyve alırken ‘doğal’ olanını arıyor,
hızlı büyüme seansına maruz kalmış hormonlularından kaçmaya çalışıyoruz.
Niye ? Çünkü biliyoruzki onu pre-matüre olarak sofralarımıza sunan katkılı karışımlar
vücudumuza sirayet ettiğinde yıllar içinde bizde tamiri mümkün olmayan arızalara yol açacaklar, |
|
Kûtül Amare'yi Anarken...
(lütfi akarçay) 29 Nisan 2023 |
Türkiye |
| |
Millet ve medeniyet olarak dünya coğrafyasında yerimizi aldığımızdan beri tarihi süreç
İçinde sayısız büyük olaylar ve gelişmelere imza attık. Bu mümtaz özelliğimizden dolayı olsa
Gerek dünya üzerinde kurulan 25 büyük imparatorluktan 16’sının altında bizim imzamız mevcuttur. |
|
Kelimeler Küser mi, Küsüyorlar İşte…
(lütfi akarçay) 19 Haziran 2022 |
Yaşam |
| |
Fikirler, kadük/kısır kalır mı
yahut kelimeler küser, senden kaçarlar mı ?
“evet” demek içimden gelmese de demek zorundayım.
‘Dijital kölelik’ten bahsediliyor,
son zamanlarda hepimizin ortak gündemi, tartışıyoruz..
Çocuklarımızı / yeni nesli ‘çağımızın vebası’ olarak adlandırdığımız
İflah olmaz bu hastalığın kollarına teslim ettik.
Ya Biz |
|
Ağlasam Yağmurlarda...
(lütfi akarçay) 3 Şubat 2022 |
Garip |
| |
Beklesem de ne çare mavilerin ardını
Kuş koysalar yoluma bahtıma hüsran çıkar |
|
Asıl Meselemiz; ‘insan Olmak’ mı ‘insan Kalmak’ mı?
(lütfi akarçay) 2 Şubat 2022 |
Toplum ve Birey |
| |
Unutmayalım ki,
Kemiyet ve Keyfiyet , Beden ve Ruh gibi birbirini tamamlayan, birbirine muhtaç iki dinamiktir
ama kemiyete değer katan ‘keyfiyet’tir ya da ‘insan kalanlar’ın çokluğu cemiyeti zirveye taşır.
Şimdi ise karşımızda hem ‘kemiyet’i hem de ‘keyfiyet’i yok etmek isteyen bir Küresel Proje/Güç
var karşımızda.
Bu Dijital Tsunami karşısında yapmamız gereken hem ‘insan nesli / kemiyet’i hem de
‘insan kalmak / keyfiyet’i korumak adına SET olmaktır.
|
|
Gelecek mi O Kervan...
(lütfi akarçay) 27 Ocak 2022 |
Özlem Şiirleri |
| |
Zannederdim ki
Mecnun’un ayak izlerinde uyur
Yalnızlığın gözyaşları
Ve çiçekler Leyla’nın özlemiyle uyanır
Turuncu çöl sabahlarına..
|
|
İçimdeki Med - Cezir...
(lütfi akarçay) 8 Ocak 2022 |
Yaşam |
| |
Tv’de sinema kanallarını gezerken tesadüfen rastladım Heidi filmine..
Bizim çocukluk-gençlik dönemimizin çizgi filmini sinemaya uyarlanmış olarak
İzledim..
İzledim çünkü o filmlerde kalan ve artık ulaşılması hayal olan duyguları
ve mutlu sonları, o muazzam sevinçleri yeniden hatırlamak, onlara olan özlemlerimi
bir nebze gidermek adına oturup izledim.. |
|
Kaht-i Ricalin Tam da Zirvesindeyiz...
(lütfi akarçay) 31 Aralık 2021 |
Toplum |
| |
Kaht-i ricâlin tam da zirvesindeyiz…
Yaşadığımız bugünlerde ‘kıtlık’ kelimesi ve kavramı gündemi
haylice neşgul ediyor..
Gıda kıtlığı,
Enerji kaynakları kıtlığı,
İklimsel bazlı yağış kıtlığı
vs diye sıralayıp gidiyoruz..
Fakat asıl kıtlığı ;
yani eskilerin ifadesiyle ‘Kaht-i ricâl’
günümüz diliyle ‘Adam kıtlığı’ndan bahseden pek yok ya da diğer kıtlıklardan olsa
gerek insanlar bunu unutmuş ve ihmal etmiş görünüyor.. |
|
|
Siz Hiç Yaşadınız mı ?..
Daha çok "ideler alemi"nde yaşadığı ve gerçeği ve mutluluğu ve sonsuzluğu orada aradığı için mı bilmem Platon isim babası olmuş galiba bu "platonik aşk"in... Yaşadınız mı hıç platonik bir aşk?..
Tattınız mi?..
Yoksa sadece masal kitaplarından derince bir iç çekerek yalnızca uzaklardan seyirci mı oldunuz?..
Veya daldığınız tatlı hülyalarda ve düşlerinizde kısa enstantaneler olarak bir daha karşılaşamayacağınız "flu görüntüler" olarak mı kaldı sizin için?..
Ya da hıç ulaşılamayacak bir zirve,bir Zümrüt-i Anka'nin kanatlarında tepesine konulacak bir "Kaf Dağı" kadar hayal mi?..
Yoksa bunlardan hıçbirinin yaşama şansı bulunmayan "realist" bir beynin acımasız gerçekleriyle ördügü "gri dünya"nın sıradan bir ferdi mısınız?..
Yaşadığımız dünyada,bilmem hıç merak eder mısınız, bir Mecnun,bir Kerem,bir Ferhat,bir Romeo ya da bir Leyla,bir Aslı,bir Şirin,bir Juliette olup olmadığını;onlarsız bir dünya ve çevrenin insanın fitratına aykırı olacak kadar çirkinleştiğini,kend i dışındaki varlıkların kendisine amade kılındığı insanın adeta kendisini onlara amade kılacak kadar alçaldığını ve köleleştiğini;..
farkedebiliyor,hissedebiliyor ve bir "iç sızısı" yaşayabiliyor,"vicdanı bir muhasebe"ye kendinizi teslim edebiliyor musunuz?..
Kerem bizim oralardan geçmiş,..
Ferhat bizim oralarda kazma sesleriyle sevdalarına ritim tutmuş,..
Aslı saçlarını bizim oraların küllerine süpürge ederek "yürek sızısı"nı dindirmeye çalışmış,..
Şirin bizim oraların kızlarıyla yüreğindeki hasretin öyküsünü gergeflerle işlemiş...
Neden şimdi yüreğim soğuk,yüreğim katı,yüreğim herşeyden ürkek ve korkak tavırlarla kaçiyor;neden sevgiye,aşklara kapalı,kendisini ahde vefası olmayan fersiz gözlerin,soğuk yüzlerin,katı kalplerin zebunu kılıyor,neden hala bunlardan ibret alıp "çöl çiçekleri"nin bile açmaya korktuğu ıssız ve soğuk gecelerde yürek ısıtan ve "kirlenmemiş duygular"in tercümanı olarak Mecnun gibi "özünü" söylemiyor ve haykırmıyor?..
Neden üç kuruşluk fani çıkarlar peşinde eskiyen bu bedenim,yorulan bu ruhum kendisini "abad" edecek olan,"ölümsüz" olan,eskimez ve pörsümez olan "aşk" için Ferhat gibi eline kazmasını,sırtına yüreğini almıyor?..
Zavallı "Ben!"..
Bu acizliğimi ve fukaralığımı göremeyecek kadar basiretimi bağlayan,beni kendisine "ram" eden egomun kölesi olan zavalli"Ben!"..
Onların kimine "Mecnun" kimine "Meczup" kimine "Behlül" diyerek kendisini "ukela' sınıfı"nin zirvesine yerleştiren zavallı "Ben!"..
Acaba "Mecnun" olan onlar mıydı yoksa "Sen" miydin?..
Sevgiyle kalın,..
Lütfi AKARÇAY
|
|