..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Öyle yaşamalısın ki ölünce mezarcı bile üzülsün. -Mark Twain
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
İzEdebiyat - Ortamsal
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri

Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  

Göğsümde Ateş Böceği Gibi Parlayacak
İsa Kantarcı
Şiir > Aşk ve Romantizm

Kızı Aldım Çırılçıplak tramvaydan bakıyor gökyüzü susamış çocuklar gibi ne güzel memelerdi onlar genç kızın sürüye sürüye götürdü bavulunu beyazdı memeleri bavulu çekince ezildi memeleri meme çatalı çıktı ortaya tramvaydan bakıyor gökyüzü kumraldı bir daha asla unutamam tramvaydan bakıyor gökyüzü susamış çocuklar gibi bir genç kızdı simsiyah giyinmişti s.ktiğim siyahını asla sevmedim tramvaydan bakıyor gökyüzü annemi

[DEVAMI]

 

 


 

 




Arama Motoru


• İzEdebiyat > Öykü > Ortamsal
21 
 Kiraz Zamanı  (sermin filiz)

"Nereye?" diye atıldım düşünmeden. Bunu sorarken nereye olduğundan çok, nasıl olup da gitmeyi düşünebildiğini sorar gibiydim.
22 
 Bir Büyüğe Danışmak Lazım...  (Denizci)

Sen’ aklı baştan eden vasıflara sahip olan vefasız dilber; “ Yaşadıklarını inkar ve anılara ihanetinden mütevellit suçlu bulundun.! Bu günden itibaren unutulup, kalan ömürde asla hatırlanmamaya mahkum oldun”...
23 
 Tacizci  (seyfullah ÇALIŞKAN)

O gün öğleden sonra tam cinlerim tepeme üşüşmüşken seni aradım. Birisiyle konuşmaya çok ihtiyacım vardı. Büyük bir ihtimalle sen o gün, o saatte elmalar almıştın pazardan. Mavi poşetin içinde kırmızıları cam gibi parlıyordu. Satıcı az önce yanından geçtiğin kadına yalan söylüyordu. “Bahçe domatesi bunlar abla. Kestiğim domateslerin içine bak” diyordu. Şaşı satıcının kör alıcısı olurmuş. Aldırmadın.” Domateslerle ilgilenen kadın da Nisan başında daha çayırlar bile yeşermeden domates yetişmeyeceğini biliyordu. Ama kış sebzeleri pişirmekten de usanmıştı.
24 
 Seçim Geldi Vaatler Başladı  (sıtkı demir)

günümüz siyasilerinin yaptığı gafları kısaca anlatmak
25 
 Umut ve Yaşam  (Nisanur Önay)

Eğer sık sık kollarındaki saatlere bakarak koşarcasına yürüyen bu sokağın meşgul insanları biraz olsun onlara baksalardı adam ve kızın küçücük bir adımla zaman denen çizginin sağına veyahut soluna geçtiklerini orada geniş bir anın içinde olduklarını fark edeceklerdi ve şaşacaklardı
26 
 Sipil Üçlemesi II  (LOKMAN ZOR)

Gürani’nin hiddeti, gözkapaklarının etrafındaki kırmızılıktan fark edilir olmuştu. Sinirinden oflayıp pufluyor, kah geziniyor, kah oturuyor, yerinde duramıyordu.
27 
 Eski Evler  (evren gelen)

Kastettiklerimiz hayata dair herşey yaşadıklarımız doğup büyüdüğümüz o ev değerlerimiz...
28 
 Yürüyen Yatır  (Şenol Durmuş)

Söylentiler birbirini takip etti. Kimileri gece yarıları beyazlar giymiş ak sakallı bir ihtiyarı gördüğünü söylediğinde mahalle sakinleri iyice bir paniğe kapıldı. Hemen herkes bir şeyler söylüyordu. Bazıları bu olayın kıyametin bir habercisi olduğunu iddia ederken , kimileri artık yatırın ayağa kalkma zamanının geldiğini tartışmaya başlamıştı. Bu dedikodular yüzünden hava kararır kararmaz insanların büyük çoğunluğu eve kapanıyordu.
29 
 Botlar  (ihsan alaittin bilgen)

Boşluksuz yan yana sıralanmış ranzalarımızda üretme çiftliğindeki kafeslerine sıkıştırılmış körpe piliçler gibiyiz. Tepemizdeki ampul gece gündüz yanıyor. Bize özel hazırlanmış yemlerle besleniyoruz. Kireç taşı ihtiyacımızı bile düşünüyorlar. Gerçi mercimeğin içinde vermeseler daha iyi olur; ama olsun. Düşünmeleri yeter. Bizim için: “Kesmeyip de, besleyelim mi?”, deseler yeri.
30 
 Parkta Otururken  (Mustafa Mert)

Pastırma yazının bugünlerinde serin ve sakin bir yer bulmuş olması onu mutlu etti.Bu güzel ağacı diken ve yetiştirenleri tanımadığı halde sevgiyle andı.Şöyle bir çevresine bakındı.Karşıdaki narenciyenin duvarı soğuk soğuk yüzüne bakıyormuş gibi geldi,ama aldırış etmedi
31 
 Sipil Üçlemesi I  (LOKMAN ZOR)

Herkes çılgınca dans edip ezgiler söylüyor, gençler birbirlerine sarılıp kucaklaşıyor, oyunlar oynuyordu. Kimileri çoktan sarhoş olup bir taraflara sızıp kalmış, kimileri şarap küplerinin dibine tünemiş içmeye devam ediyordu.
32 
 Haydi Cepheye  (Şenol Durmuş)

Geçim, seçim derken son günlerde cepheden gelen haberler de bir hayli moralleri bozdu. Bir onlar saldırıyor, bir biz saldırıyoruz. Ama hala bir netice elde etmiş değiliz. Hükümet işi sıkı tutuyor. Allaha şükür, şimdilik yiyecek sıkıntısı çekmiyoruz. Fırınlar gece gündüz ekmek üretiyor. Marketlerde reyonlar ağzına kadar dolu. Üstelik ithal et, hayvan bile getiriyorlar durmadan. Kömür yardımları, battaniyeler, çadırlar da cabası.
33 
 Türkiye Sevdası  (SERAY ANIL)

Uzaktan deniz göründü… Uzaktan… Çok uzaktan… Hayal meyal…
34 
 Üsüyüne Griz Mekdubu...  (Doğan ÜNAL)

Demiye galmaz maymun tabanları yağlar, amma ne yağlama, bi gaçıyo, bi gaçıyo peşinden aslanı yolla dutamaz. Gan ter içinde galır, ayahlarının dermanı kesilir, nefesi tukenir, dil bi garış dışarıda... Zınk diye durur yerinde ve gendi gendine; ulan lalek gaçıyo yazlığı var, gışlığı var, ayı gaçıyo kürkü var, armıdı var, balı var, ulan sen ne diye gaçıyon. Senin götün cıplak, garının gotü cıplak, çocukların götü cıplak... Ulan maliyeciler bohunu mu alacak... der, durur ve ferahlar. Bunu annadı da bi eyice gulüşdük. Biz böyleyik işde, aalıyacak halımıza gulerik. Sona dedim ki gendi gendime oolum sen manyahmısınnesin, ne gulüyon, bah, başbahan RTE bile ciddiye aldığına gore sen de ciddiye al ve bi çaresi varmı onu araşdır.
35 
 Kürtaj  (Emilio Santos)

Rıza yine dile gelebilmişti. Mahir ise kendinden iyice geçmiş, elinde tuttuğu plastik bardağı artık ne şekilde görüyor ise, şaşkın bakışlar atıyor, sırıtıyordu. Gecenin ilerleyen zamanında Cavit'in kızı hakkında müstehcen sözler sarfedecek, bir kez daha ağzı burnu kırılacaktı. Şimdilik bardağa bakıp salya akıtıyordu.
36 
 Gökçeada 2  (seyfullah ÇALIŞKAN)

Ahşap binanın alt katı dükkân, üst katı evdi. Merdivenlerden bir kız indi. Yüzünün alı tam al, beyazı kar gibi lekesiz, gözlerinin karası gece gibiydi. Kumaş boyası alamadık. Çünkü kız bu işlerden anlamıyordu. Babası da yarım saate kadar gelecekti. Ama hırdavatçı dükkânında Camcı da saatlerce beklenmezdi. Elimiz boy olarak dükkândan çıkıp gittik. Biz sonra yeniden geliriz dedik. O kızı bir kez daha gördüm. Gökçeada çarşısında postanenin önünden geçip gitmişti.
37 
 Buzlu Cam  (Emilio Santos)

Yavaşça kapı kolunu aşağı bastırdı ve hafif itekledi. Henüz bir karış açılmış kapıdan, içerinin bir yatak odası olduğu anlaşılıyordu. Yine de biraz daha açtı kapıyı. Yorganın altında iki kişinin yattığı çok açık şekilde belliydi
38 
 Veda Partisi  (Dilek Asar)

Cennet böyle bir yer olmali diyorum kendi kendime. Her yer yemyesil .Rengarenk çeşit çeşit çiçekler yeşillerin arasına çok yakışmış.Yeni yeni yapraklanmaya başlayan değişik ağaçlar, sarmaşıklar harika. Gölgesinde oturduğum salkımsöğüt son derece zarif. Biraz ilerde küçük yapay göl, kendine özgü bitkileriyle göze çarpıyor. Sağ tarafımda, bahçenin en görkemli ağacı ceviz olmalı. En iri dalına bir salıncak kurulmuş. Bakışlarımı hangi yöne çevirsem bir güzellikle karşılaşıyorum. Kuş cıvıltıları manzaraya ayrı bir güzellik katıyor. Anet in Beni çağıran sesiyle kendime geliyorum. Sesin geldiği yöne doğru gidiyorum.Terasa konulmuş uzun masanın üzeri değişik yiyecek ve içeceklerle dolu. Diğer arkadaşlar da toplanmışlar, masanın çevresindeki banklara oturmaya başlamışlar. Demek yemek yenecek. İki arkadaşın oturduğu bankın bir ucuna da ben oturuyorum.
39 
 Kallavi Meyhanesi  (Cem Mahlas)

Derthane; Derdi olmayanın ne işi var meyhanede!
40 
 Abdülrezzak Holding (Altıncı Bölüm )  (Mudi Beya)

Abdülrezzak, içeri adımını attı ve hem oturma odası, hem salon hem de çocukların yatak odası olarak kullanılan odada volta atmaya başladı, ağır ağır!... Aniden durdu ve “ Hele bi’ gelin öğüme.” dedi. Ve sürdürdü konuşmasını: “ Yarından soğna Muhammet, Fatih ve Alpaslan da işe çıkacaklar, haberiğiz ola!... Duymadık!... Ağnamadık, unutduk demeyin!... Yeri gelince ışıklarda araba camı siliğiz, yeri gelince, ‘okula gidiiik kalem defter parası , diye galabalık köşe başlarına durun!...Yeri gelince de, Hacça’ yla İrem abağızın aldıkları sakız, yara bandı, kağat mendil gibi öteberi satacaksız!... Bundan soğna ben de siziyle bereberim; göreceksiğiz babağızı!...




son eklenenler
Düşünüyorum…
mehmet avcı
Öykü > Ortamsal
Isınmak İçin
Yûşa Irmak
Öykü > Ortamsal
Tek Taş
Seyfullah ÇALIŞKAN
Öykü > Ortamsal
Umut ve Yaşam
Nisanur Önay
Öykü > Ortamsal
Süt Kardeşliğ!
Mudi Beya
Öykü > Ortamsal
Günlük:
Mudi Beya
Öykü > Ortamsal
Kış Günü
Merve Bağcı
Öykü > Ortamsal
Kallavi Meyhanesi
Cem Mahlas
Öykü > Ortamsal
Tacizci
seyfullah ÇALIŞKAN
Öykü > Ortamsal
Buzlu Cam
Emilio Santos
Öykü > Ortamsal

 


 


Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © , 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.