Mermere sıkışmış bir melek gördüm ve onu özgürlüğüne kavuştuncaya dek mermeri oydum -Mikelanjelo |
|
||||||||||
|
Küçük tüpün üstündeki çaydanlıkta kaynayan su taşmış, tüpü de söndürmüştü… Koca Kız, ilkin gazı kapatarak demliğe çay koydu, üstüne de kaynar su ekleyerek çayı demlemiş oldu. Ocağı yeniden ateşleyerek, demliğin altındaki büyük çaydanlığa su ekledikten sonra kaynaması için belirli bir sürenin geçmesi gerekiyordu… Koca Kız, tam karşıdan Uyuz Ümmet’ tin yüzüne dönerek, “ Sen hiç lafa ortak olmadın Ümmet! ” dedi. Hiç ara vermeden yeni konuya geçti Koca Kız: “ Ümmet ne oldu sağa? Yüzünde bet beniz kalmamış kele! Gel çıranın dibine, kendin bak! ” dedikten sonra, Ümmet’ in elinden yapışarak gaz lambasının yanına çekerken: “ Lamba camının arkasında değirmi yer aynadır; iyi bak yüzüne! ” diye sürdürüyordu konuşmasını… Uyuz Ümmet, aynada kendisini tam göremedi ama, göreceğini görmüştü!... Buna benzer karmaşık duygular içinde bunaldığı zamanlar olmuş, ipe sapa gelmez davranışlar içinde girdiği ve bu durumdan kurtulunca da, pişmanlık duyduğu da çok olmuştu… Ama, daha önceleri hiç olmadığı kadar kendisinden utanmıştı, kendisini yarım yamalak aynada görünce!... Gaz lambasının yanından ayrılırken, “ Çay oladursun, ben hemen geliyorum! ” diye çıktı damdan… Bu sırada sabah ezanı duyuldu, güya sabah olmuştu! Bu saatlerde okunan ezana, Çukurova’ da ‘ ırgat ezanı, denirmiş çok eskiden. Irgatlar, kalkar, giyinir, tarlada işbaşı yaparlarmış, daha gün ağaracak!... İki yaz mevsimi boyunca, aklına estikçe geceleri teptiği bu yolu ilk kez bu denli hızlı katetmişti… Eve gelince kapıyı sessizce açtı. Ay, Cavlaktepe’ ye iki adam boyu kadar inmiş, ayışığı, küçük pencereden içeri akarak yorgun bir aydınlık sağlıyor, ama gene de karanlık sayılırdı içerisi. Işık yakmadı. Kapının ardında iki dakika kadar duralayarak gözünün karanlığa alışmasını bekledi…. Şimdi eğreti bağ damının için daha iyi seçilebiliyordu. Kendi yatağı, her zamanki gibi tek kişilik ranzada hazırlanmıştı. On iki ve dokuz yaşındaki iki oğlan çocuğu birbirine yakın iki küçük yer yatağında yatmış uykudaydılar… Anne Ümmü Gülsüm ve en küçükleri olan altı yaşındaki kız çocuğu aynı yatakta yatıyorlardı… Ümmet, önce kendi yatağının üstündeki örtüyü açarak, yatıp üstüne çekmeye hazır duruma getirdi. Ama, kendisi yatmadı… Sonra soyundu. Kızını örselemeden kucağına alarak kendi yatağına taşıdıktan sonra, üstünü örterek geri döndü. Bir süre, Ümmü Gülsüm’ ün nefesini dinledi… O derin uykudaydı… Sonra karısının yattığı yatağa girerek sırtı dönük uyumaya çalışırken, tan ağarmaya başlamış, ayın şavkı da zayıflamıştı… Bitti
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mudi Beya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |