..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yaşamak için topu toplam altı haftam kalsaydı ne mi yapardım? Tuşlara daha hızlı basmaya bakardım. -Isaac Asimov
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Ortamsal > SERAY ANIL




3 Eylül 2007
Türkiye Sevdası  
SERAY ANIL
Uzaktan deniz göründü… Uzaktan… Çok uzaktan… Hayal meyal…


:BFHF:
Uzaktan deniz göründü… Uzaktan… Çok uzaktan… Hayal meyal… Gökyüzü mü deniz mi ayırdına varmanın çok zor olduğu bir konumda gözlerimizin önüne serildi. Masmavi patiskalar gibiydi… Günlerdir görmemiştik denizi… Çektiğimiz tarifi imkansız bir hasretlikti… Ruhumuz ve gözlerimiz ve her şeyimiz denize hasretti…

Günlerdir görmemiştik görmemesine denizi, ama bir önceki molamızı doğanın insana eşsiz bir armağanı olan, en profesyonel ressamları bile yapıtlarına şüpheyle baktıracak Abant Gölü’nün kıyısında vermiştik. En güzel yeşilin sonbaharla birlikte yerini en güzel sarıya, en güzel turuncuya bırakıp en güzel maviyle buluştuğu, bazen renksiz fotoğraf karelerinde en güzel siyahla en güzel beyaza dönüştüğü bazense bir fotoğraf karesinde olduğu gibi korunduğu Abant Gölü’nün kıyısında yaptığımız ufak gezinti ve piknik günler süren deniz hasretimizi bir yandan dindirirken bir yandan da iyiden iyiye körüklemişti.

Abant’ta maviyle buluştuğumuz o kısa ve unutulmaz anlar dışında günlerdir denizden, yosundan, denizin kokusundan uzak, Anadolu bozkırlarında yollardaydık… Sapsarıydı etraf, sapsarıydı Anadolu… Bizim deniz hasretimiz Anadolu bozkırlarında yeşilin suya hasretinden sararıp solması şeklinde tezahür ediyordu… Dümdüz Anadolu yollarında hızla yol alırken bozkırlar gözlerimize Anadolu’nun üzerine serilmiş rengini güneşten alan ortasından incecik gri bir şerit geçen sarı ipekten koskocaman bir yorgan gibi görünüyordu, öyle ki otomobilimizi kenara çekip günlerdir yolculuktan yorgun düşen bedenlerimizi bu güneş renkli ipeksi yorganın yumuşaklığına bırakmamak için kendimizi zor tutuyorduk.

Daha Anadolu yollarına düşmeden başlamıştı yorgunluğumuz aslında. Yola çıkacağımız günü belirlemiştik, 15 gün sonra “ver elini Türkiye”, “ver elini Anadolu” diyecektik. İşte o günden sonra 15 gün boyunca uyku nedir bilmedik, heyecan esir almıştı bedenlerimizi; gecelerimiz bir yandan diğer yana dönerek ve yakın bir zaman sonra çıkacağımız müstesna turu düşleyerek sabahlarına kavuşuyordu.

Anadolu’yu gezmek yıllardır hayallerimizi süslüyordu bizim, bir grup Türkiye sevdalısı gencin. Daha ortaokul sıralarında oturan ve kendi şehrinin dışında vatan toprağına bulanmayan mini mini gençlerken vatan hayalleri, vatan rüyaları görürdük; hayallerimizi, rüyalarımızı birbirimizle paylaştıkça hayallerimizle birlikte büyürdük. Türkiye’yi tarifsiz seviyorduk, bu topraklar, bu insanlar bizimdi, biliyorduk. Kültürüyle, doğasıyla, tarihiyle, insanıyla tanımak istiyorduk yurdumuzu bir baştan öbür başa. İstanbul’un, İstanbul Boğazı’nın, Trakya’nın, uçsuz bucaksız Trakya havzalarının selamını taşıyacaktık çok sevdiğimiz Anadolu’ya, Anadolu’nun bozkırlarına. Yüreğimizdeki vatan sevgisini, Anadolu’yu karış karış gezerek vatan toprağıyla besleyecektik. Biliyorduk ki, Türk insanı için kültür öncelikle kendi ülkesinin kültürünü tanımaktan geçerdi, kendi ülkesinin binbir çeşit güzellikleri dururken yurtdışı sevdasına kapılmak büyük bir sonradan görmelikti.



Ve yıllardır hayal edilen o rüya günler sonunda gelmiş, gezimiz bu senelik sonuna ulaşmıştı bile. Biz, bir avuç Türkiye sevdalısı genç, Anadolu’nun havasını içimize, tarihini, doğasını hafızalarımıza, Anadolu sevgimiziyse gönüllerimize hapsetmiş dönüyorduk. Şimdi de Anadolu’nun, Anadolu bozkırlarının selamını taşıyacaktık Trakya’ya, uçsuz bucaksız Trakya havzalarına, canımız İstanbul’umuza... Anadolu’yu gezdikçe görmüştük ki bu ülke Trakya’sıyla Anadolu’suyla bir bütündü, bölünmez bir bütündü hem de... Vatanın her bir santimetrekaresi, insanlarımızın her biri aynı değerdeydi… Vatanını seven herkes, vatanımızla birlikte çok ama çok değerliydi…

Uzaktan deniz göründü… Uzaktan… Çok uzaktan… Hayal meyal… Gökyüzü mü deniz mi ayırdına varmanın çok zor olduğu bir konumda gözlerimizin önüne serildi. Masmavi patiskalar gibiydi… Günlerdir görmemiştik denizi… Çektiğimiz tarifi imkansız bir hasretlikti… Ruhumuz ve gözlerimiz ve her şeyimiz denize hasretti…

SERAY ANIL, 2007



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Gökyüzünde Aşk
Kelimelerin Dansı
Beklemek Ne Zor Şey Bilir misin?
Sen İstanbul"um, İstanbul"um Sen...
Düş (Ünce) Lerim
Alıp Başımı Gitmek İstiyorum
"Gitme"
Seni Sevmeme İzin Verme Birtanem...
Muhittin Bey
Seni Düşünüyordum...

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bitişler Başlangıçlar [Deneme]


SERAY ANIL kimdir?

Yaşayan benle yazan benin birbirleriyle olan mücadelelerinin tek gerçek tanığıdır üçüncü ben.

Etkilendiği Yazarlar:
George Orwell, Oğuz Atay, Sabahattin Ali, Maksim Gorki, Charles Dickens


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2025 | © SERAY ANIL, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.