Açık denizlere çıkmak için boğazlardan geçmek lazım. ' Şu boğaz harbi yok mu var mıdır dünyada eşi ' demiş Üstad. Acaba Üstad olayın bu boyutunu düşünmüş müdür? Hanıyağma İran kültüründe vardır. Türk kültürüne de geçmiştir. Yemek verildikten sonra ziyafete katılanlar sofrada kullanılan çatal, kaşık, tencere gibi ne varsa alıp götürürler. Yağma genlerimize işlemiştir. Böyle bir kültürden gelen bir millet yemeden içmeden iş yapar mı? Bütün toplantılar bu yüzden yemekle başlar. Yenilir içilir, ardından çatal ve kaşık sesleri susar. Beyler ve hanımefendiler konuşmaya başlar. Size sorarım tok açın halinden ne anlar? Mideler dolu iken, kalbe hangi duygu kan olarak akar? Devlet bir sofra ise ve masa etrafındaki sandalyeler sahipli ise, gerisi kim olursa olsun o sofraya garson gibi meze taşır. Bir miller böyle köle yapılır. Ye babam ye siyesetinde sofraya çağrılmayanlar, kartondan şahsiyettir. Sofraya meze taşımayanlar, borusu ötenler tarafından nefesleriyle devrilir. İnsanı anca kendi kişiliği kurtarır. Toplumda kişi olmazsa, kişilik olmazsa herkes birbirine kelepçeli yaşar. Solcu solcuya, sağcı sağcıya, dinci dinciye bilekleri kanayarak el sıkar. Böyle olunca bireysel özgürlükler hiçbir işe yaramaz. Birey olamayanlardan, kişisel bir düşünce ve dünya anlayışı çıkmaz. Kişilerden oluşmayan bir toplum ne işe yarar? Kimse bireysel olarak başarıya ulaşamaz. Minnetle ve ricayla varılan bir başarı toplumu refaha ulaştırmaz. ' Vicdanı hür, irfanı hür, fikri hür ' olmayan bireylerden olsa olsa narkoz beyinli insanlar çıkar. Uyuşmuş bir insan, ne uyanık olur nede kendini yönetebilir. Ayık kafaya sahip olmayandan ne mümin olur ne de kafir. İnanç hür olmadıkça ne yaşamanın ne de ölmenin anlamı kalmaz. Bir sevgili yari için kendini trafiğin yoğun olduğu yere atar da, ölümü göze alır da, o yar ondan dinini ve değerlerini değiştirmesini istediğinde ise hayır der ya, işte bu hikayedeki gibidir sevgiden ve aşktan da vazgeçip özgürlüğe adım atmak ve özgür yaşamak. Öyleyse insanı insan kılandır kimseye muhtaç olmaktan yaşamak. Yeme içme dünyasında garson olmamak ve malzeme taşımamak yeri gelince de sofrayı devirmek lazımdır. Ah çektirenlerin oh demesine müsade edilmemelidir.