Bazen hayat önüne bir yol çıkarır. O yoldan gitmek zorunda kalırsın. Ne bir çaren vardır ne de bir başka yol. Önündeki yol ise hem kırık camlarla hem de raptiyelerle doludur. Her adımda iki nedenden dolayı ağlarsın. Birincisi bir başka yol bulmadığın için ikincisi ise canın yandığı için. Hem kanın akar hem de gözyaşın. Üçüncü bir seçenek yoktur. Böyle yaşamak aslında çok zordur. Gittiğin yol da yol değildir. Böyle bir yola girmek de aslında tercihin değildir. Başın bir saksıya dönüşür de içindeki çiçekleri düşünecek gücün yoktur. Takadinin sonuna kadar yol kenarındaki duvarları tırmalarsın. Parmak uçlarından kan boşalır kaldırımlara. Yine de kurtulamazsın çaresizliğinden. Zavallılık bile fazla gelir durumuna. Yol boyu canın yanar, ayak tabanların kanar. İçinde birikir, acılar, sıkıntılar, yaptığın salaklıklar... Taşıyamaz olur seni ayakların. Tanrı'ya ellerini uzatarak değil de, ayaklarını göstererek dua edersin. Ayaklarındır senin günahını çeken. Onları temize çıkarmaya çalışırsın. Bir yol var mı dersin Tanrı'ya. Ses yoktur. Zaten canının yanmasından anlarsın cehenneme doğru yol aldığını. Bu aslında senin tercihin değildir. Tüm yolların kızgın taşlarla döşenmiştir. Gözyaşlarınla oluşturduğun girdapta dönüp durursun. Karanlıktan kurtulmak için elini meşale yapman ve girdaptan dışarı çıkarman hiçbir şeyi değiştirmez. Ellerin çaresizdir, ayakların bitaptır. Yaşamak sana bir yol ayrımı sunmaz. Kör doğarsın kör olursun, topal doğarsın topal ölürsün. Değişmek yoktur hayatında. Bir kelebeğe dönüşmek yoktur, saklandığın kozalağının içinde. Bir kolu olmayan engelli gibi, hayata iki kolla sarılmak yoktur. Tüm gözyaşların gördüklerinden korkup kaçarcasına gözlerini terk eder. Korkuların karanlık sular gibi içine dolar. Ruhun bir türlü berraklık bulamaz. Aydınlık ayrılıklarının sokak lambalarıdır. Her aydınlıktan sonra yol alırsın karanlıklara. Kör karanlıklar içinde yalnızlığın yüreğine saplanan kara saplı bir bıçaktır. Acılar ve çırpınmalar içinde yolun sonu yine karanlıktır. Bazen hayat önüne bir yol çıkarır. O yoldan gitmek zorunda kalırsın. Ne bir çaren vardır ne de bir başka yol. Önündeki yol ise hem kırık camlarla hem de raptiyelerle doludur. Her adımda iki nedenden dolayı ağlarsın. Birincisi bir başka yol bulmadığın için ikincisi ise canın yandığı için. Hem kanın akar hem de gözyaşın. Üçüncü bir seçenek yoktur. Böyle yaşamak aslında tercihin değildir. Yapacak bir şey de yoktur.