..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Düşgücü güzelliği, adaleti, mutluluğu yaratır. -Pascal
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Türkiye > HAMZA EKİZ




26 Şubat 2010
Süpürge  
HAMZA EKİZ
BİR SÜPÜRGE KADAR OLAMADIK......


:AGEB:
Yorgun bedenini sağk taş duvara yaslayıp kırgınlığına ve yorgunluğuna bakmadan derin bir oh çekti. Ve birkaç dakika önce yeniden var ettiği o önündeki avluya uzun uzun baktı. Artık önceki kadar güçlü değildi ve kırılganlıkları her geçen gün artıyordu ama o yinede azimle savuruyordu bedenini, inançla yeniden yaratıyordu her sabah o bilmem kaç metrekarelik alanı. Hiç gocunmamıştı, bedeni toza, toprağa bulanırken dünden kalan kırıntıları süpürüp yeni bir sayfa açıyordu. Kendi kırıntıları savrulurken o düzlüğe yılların yorgunlu sarmıştı bedenini ve artık her geçen gün tüketiyordu kendini, ve tek dayandığı nokta yeniden bir gün başlarken umutlara gece dünün kirini pasını alıp bir kenara yeni bir sayfa açmasıydı beklide.

Derin derin iç çekti. Yaslandığı taş duvar geçmişten beri olduğu yerde izliyordu olanları ve içinde sadece olduğu yerde durmanın acısı vardı. Bir şey yapamıyor elinden hiç bir şey gelmiyordu. İmrenerek baktı ona. Oysa geçmişe gitmişti çoktan. Serin yaylarda vücudunu okşayan poyrazı düşündü. Ona bilmem hangi yaylaların ovaların destanlarını anlatan o rüzgar şimdi ona çok uzaktı. Sonra kuşları düşündü çevresinden geçen ona melodiler fısıldayan kuşları ve o sade toprağı özledi kök saldığı ondan can aldığı o toprağı.

Sonra insanlar geldi gözlerinin önüne, onu bir çırpıda ayırmışlardı vatanından hem de hiç düşünmeden. Bir görev vermişlerdi ona o kova avluda her gün bedenini oyana bu yana savura savura dünün kirini temizleme görevi. Özlemle doldu içi anlayamadığı bir kinle titredi kırılmaya yüz tutan tüm salkımları ve haykırdı taş duvara. Neden diye?

Taş duvar daha önce böyle bir haykırışa sahne olmamıştı. Yıkılacağını sandı bir anda bu ne biçim bir kindi? Sordu usulca o yorgun bedene “ne oldu?” diye. Kendini sıkarak anlatmaya başladı yorgun bedenine aldırmadan insanlara olan öfkesini.

Bana can veren toprakları karış karış satılırken, değerleri dünleri bugünleri ve yarınları ellerinden alınırken ve onlar koyun gibi her gün yaşadıklarının farkına bile varmazlarken bu kadar çabuk nasıl heder ediyorlar bizleri. Evet ben dünden kalan pislikleri temizliyorum her sabah gün ağarırken ya onlar? Onlar dünden kalanları değil bugün başlarında olan pislikleri bile def edemiyorlar. Tarihleri yok oldu. Susuyorlar. Destanları dinlerdim. Poyrazlardan o sevda kokan aşkları nerede bu topraklarda yaşanan o aşklar o sevdalar o destanlar. Çanakkale diye bir yer varmış orada bu sorumsuzların ataları topraklarına düşman askerine telsim etmemek için akçık nedir bilmeden göğüslerini siper etmişler vatana. Bu destan hala dağlarda ovalarda rüzgarın sesiyle yankılanır. Bunlar unutmuşlar!... Birde Mustafa Kemal varmış, Bir ağaç kesilmesin diye koca köşkü yürütmüş.. bir ağaç kesildi diye ağlamış, onu da anlatırdı gölgesinde büyüdüğüm koca çam ağacı. Bu topraklar onun sayesinde hala namuslu derdi. Bunlar bu insanlar namusu bile unutmuş!.....

Taş duvar. Yerinden kalkıp devrilmek istedi bu beyni örümcekli insanlığın üstüne. Lanet olsun dedi. Belki ilk kez yüzyıllar boyunca bu denli bir şey yapmak istedi ve durduğuna isyan etti.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın türkiye kümesinde bulunan diğer yazıları...
Çağrı
2 Temmuz
İyi ki Tgb Var!..
Seçim Sizin
Susmak mı? Hiştttt!..

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Gülüp Geçin……
Değişim
Sen Sevmek Nedir Bilirmisin?
Şuursuz Bir Yazı…
Ama Ben Seni Çok Sevdim…….
Biz Kimiz*
Yorulur Mu Bir İnsan?
Unutmadımaklımda!..
Tatlı Bir Hayaldir Benim Köyüm……
Nasıl Bir Sevdaya Sevdalıyız Biz?

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Yürek Sızısı [Öykü]
Gökyüzü [Öykü]
Kalemle Aydınlanan Düşler [Öykü]
Hişt Oradakiler…. [Eleştiri]
Gündem [Eleştiri]
Asosyal Bir Paylaşım [Eleştiri]
ve Zaman Durdu…. Konuştu Yürek Pervasızca…… [Eleştiri]
Yeni Türkiye!.. [Eleştiri]
Yoruldum [Eleştiri]
Olacak Tabi O Kadar [Eleştiri]


HAMZA EKİZ kimdir?

İNSAN OLMAYA ÇALIŞAN BİRİ İŞTE.

Etkilendiği Yazarlar:
CAN YÜCEL


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © HAMZA EKİZ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.