Düşgücü güzelliği, adaleti, mutluluğu yaratır. -Pascal |
|
||||||||||
|
Derin derin iç çekti. Yaslandığı taş duvar geçmişten beri olduğu yerde izliyordu olanları ve içinde sadece olduğu yerde durmanın acısı vardı. Bir şey yapamıyor elinden hiç bir şey gelmiyordu. İmrenerek baktı ona. Oysa geçmişe gitmişti çoktan. Serin yaylarda vücudunu okşayan poyrazı düşündü. Ona bilmem hangi yaylaların ovaların destanlarını anlatan o rüzgar şimdi ona çok uzaktı. Sonra kuşları düşündü çevresinden geçen ona melodiler fısıldayan kuşları ve o sade toprağı özledi kök saldığı ondan can aldığı o toprağı. Sonra insanlar geldi gözlerinin önüne, onu bir çırpıda ayırmışlardı vatanından hem de hiç düşünmeden. Bir görev vermişlerdi ona o kova avluda her gün bedenini oyana bu yana savura savura dünün kirini temizleme görevi. Özlemle doldu içi anlayamadığı bir kinle titredi kırılmaya yüz tutan tüm salkımları ve haykırdı taş duvara. Neden diye? Taş duvar daha önce böyle bir haykırışa sahne olmamıştı. Yıkılacağını sandı bir anda bu ne biçim bir kindi? Sordu usulca o yorgun bedene “ne oldu?” diye. Kendini sıkarak anlatmaya başladı yorgun bedenine aldırmadan insanlara olan öfkesini. Bana can veren toprakları karış karış satılırken, değerleri dünleri bugünleri ve yarınları ellerinden alınırken ve onlar koyun gibi her gün yaşadıklarının farkına bile varmazlarken bu kadar çabuk nasıl heder ediyorlar bizleri. Evet ben dünden kalan pislikleri temizliyorum her sabah gün ağarırken ya onlar? Onlar dünden kalanları değil bugün başlarında olan pislikleri bile def edemiyorlar. Tarihleri yok oldu. Susuyorlar. Destanları dinlerdim. Poyrazlardan o sevda kokan aşkları nerede bu topraklarda yaşanan o aşklar o sevdalar o destanlar. Çanakkale diye bir yer varmış orada bu sorumsuzların ataları topraklarına düşman askerine telsim etmemek için akçık nedir bilmeden göğüslerini siper etmişler vatana. Bu destan hala dağlarda ovalarda rüzgarın sesiyle yankılanır. Bunlar unutmuşlar!... Birde Mustafa Kemal varmış, Bir ağaç kesilmesin diye koca köşkü yürütmüş.. bir ağaç kesildi diye ağlamış, onu da anlatırdı gölgesinde büyüdüğüm koca çam ağacı. Bu topraklar onun sayesinde hala namuslu derdi. Bunlar bu insanlar namusu bile unutmuş!..... Taş duvar. Yerinden kalkıp devrilmek istedi bu beyni örümcekli insanlığın üstüne. Lanet olsun dedi. Belki ilk kez yüzyıllar boyunca bu denli bir şey yapmak istedi ve durduğuna isyan etti.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © HAMZA EKİZ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |