..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
İnsan gülümsemeyle gözyaşı arasında gidip gelen bir sarkaçtır. -Byron
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Türkiye > HAMZA EKİZ




11 Ocak 2013
Susmak mı? Hiştttt!..  
HAMZA EKİZ
Susmak.. Konuşmak yada yazmak..... Hişt... Sessizlik.....


:AJIG:
Susmak mı asıl olan? Susup öylece kabuğuna çekilmek mi akıp giden hayatın tam ortasında? Kimi zaman sade kendinle konuşup, kendinle gülüp, kendi kendine ağlamak mı asıl olan? Göz yaşlarını saklamak mı dost bildiğin düşmanlardan ya da derlerinle boğulmak mı kendi yalnızlığının içinde. Yüreğinde patlayan volkanların ortasında kavrulan bedeninin acısını yaşamak mı asıl gerçek yüzünde yarı acıklı bir tebessümle? Ya da aynaya her baktığında kendi kendini sorgulayıp, kendinden nefret ederek “nerede yanlış yaptım” demek mi? Yada ona buna bakmadan kendinle çelişmeden öylesine yaşamak mı akıp giden hayatta boş vermişçesine gülerek. Gülerken ağzından çıkan salyaların yıkadığı yüzlerdeki iğrençliklere bakmadan iğrençleşmek mi? En güzeli susmak.
Sussan olmaz, susmasan olmaz diyor ya bir türküde, işte hal böyleyken yazmaktır beklide en güzeli. Sesiniz duyulmadan gırtlaklarınızı yırtarcasına haykırmaktır, okuyan kadar duyulur anlayan kadar işitilirsiniz ama yüreğinizde birikmez hayatın kiri. Öylece savurursunuz Kuzeyden esen poyrazın sertliğinde düşündüklerinizi. Sonra düşündükleriniz gelir aklınıza. Hani o herkesin bildiği doğruların aksine düşündükleriniz ve düşündüklerinizle yargılandığınız gerçekler. Yargılanırken neden susar insan hiç düşündünüz mü? Suçlular masumluklarını ispat etmek için taklalar atarken, masumlar öylece susarlar; çünkü kendilerini savunacak bir halleri yoktur. Söylediklerini söyler dururlar çünkü gerçeklere inanmışlardır ve zaten gerçeği söyledikleri için yargılanıyorlardır. Düşündükleri ve söyledikleri gerçeklerin aksini inkar edip el, etek öpmezler. Susarlar öylece dinlerler yarı acıklı bir gülümseme ile.
Sanırım susmak asıl olan; Yalanlar içinde doğruluk çığırtkanlığı yapmaktansa, yanlışın üzerine teoriler üretip gerçeği balçıkla sıvamaktansa ve sahte gülücükler içinde var olmaktansa, susmak ve sadece doğruları savunmak. Yıkılan tabuların gölgesinde kalan beyinlerin, bedenleriyle beyinlerini kabul ettirmeye çalışan hergelelerin ve sırf çoğunluğun düşündüklerini düşündükleri için mevki sahibi olmuş beyin kölelerinin ortasında sadece susmak sanırım en güzeli. Kral dan çok kralcı olan soytarıların, gerçekleri hiçe sayan beyin yoksunu yobazların ve üç kağıtçının, sahtekarın dolandırıcının ve daha sı İktidar hesabı yapan oy budalası zihniyetin, bir oyunu kaptırıp ve dalkavukluk yapan serserinin ortasında susmak. Ne yürek dayanır bu suskunluğa nede beden.
Can dayanır mı söylesenize kandırılmış bedenlerin ortasında, başka beyinlerin çığırtkanlığını yapan çenelerden çıkan ucu bucağı olmayan zafer naralarını dinlerken? Dayanmaz öyle değimli? Dayanmaz. 1923 te kurulan Cumhuriyet’in temellerini dinamitleyen, tüm devlet kuruluşlarını satıp özelleştiren, işçiye, Memura emekliye üç kuruşla beş kuruşluk hayat yaşatmayı amaçlayan, Amerikadan aldığı öğütleri bir bir uygulayan, Mustafa Kemal’i ders kitaplarından silmeye kalkan, Din Kuran Allah üçgeninde vatandaşı makarna kömür ile uyutup saltanat kuran bir ülkede nasıl susacaksınız söylesenize? Aman adam sende; bana ne benden atlasın kimde patlarsa patlasın mantığı ile yaşanılan bu hayatta, ekonomik kriterlerle sıkıştırıldığımız köşemizde emeğimizin karşılığını alamadan yaşam derdine düşmüş bizler, onurumuzu korumak için debelenirken birde vatan memleket meselesine mi düşeceğiz. Allah muhalefetimizi başımızdan eksik etmesin nasılsa onlar var deyip baktığımızda bile. Ondan atlayıp bundan atlayıp hatta muhalefetten bile atlayıp başımıza düşen onca taş ortasında nasıl susarız söylesenize. Muhalefetin iktidara kredi açtığı, İktidarın krediye ihtiyaç duymadığı, Bölünme anayasasına yeşil ışık yakan milli iradenin İmralı noktasında Aslan kesilip, Suriye meselesinde Kaplanlaştığı bir ortamda ve bu oynanan oyunlar noktasında nasıl susulur söylesenize? Tabi susmak lazım. Muhteşem Yüzyıl’larla gündemin değiştiği, Zamanın öylesine akıp geçtiği, Sakarya Fırat arasında Türk kimliğinin korunduğu, İntikam yeminleri ile Perşembe akşamları kurtların Vadiye indiği, Ben bilmem eşim bilirlerle saatlerce insanların zom bileştiği bir zamanda Yeteneğin kimde olup olmadığının üç kişinin takdirine sunulup binlerce kişinin buna ortak olduğu zamanda susmayıpta ne yapacağız öyle değil mi?
Hiştttt.. Susmak lazım…Maazallah konuşanların rotası belli.. Ya Silivri ya Mamak.. hişt bak sus… Neme lazım sana ne… Ne oluyorsa oluyor… Kim ölüyorsa ölsün, Kim satıyorsa satsın… Kim alıyorsa alsın sana ne. Kim ne izlerse izler kim kiminle pazarlık yaparsa yapar… İster babalar gibi satar, İster Okyanusta tatile çıkar birde okyanusun ötesinden haber alır. Yahu sana ne? Sus. Hem paran varmı? Yok!... o zaman sus. Susman lazım. Paran kadar konuş. Hem kaç yaşındasın? Ne fark eder yaşın ne olursa olsun sen hep geridesin hep “ biz senin yaşındayken…” leri duyarsın. Susssss… Yök tasarısından sana ne? Üniversitelimisin? Yok hayır? Sus. Suriye’den sana ne? İmralı’dan, Anayasadan Sana ne? Anayasada senin varlığın belli… Sen Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşısın, Konuşursan yanarsın Susarsan yaşarsın.. Neme lazım Sus…. Yahu sen konuşacağına kiranı, elektirik faturanı su faturanı ve internet faturanı düşünüp mutfak bütçesi oluştursana. Ne o konuşmak daha kolay değil mi? Koskoca Türkiye Cumhuriyeti bu yıllardır bir şey olmamış neler görmüş bu Cumhuriyet şimdimi bir şey olacak? Hem bu ütopi düşünceleri kendine sakla bak yalnız kalırsın kimse ardına düşmez senin hem sen kimsin ki ha? Kimsin sen? Lazca da sen” si “ demek sen kimsin de sen yerine si koyun okuyun. İşte buraya kadar ömrün. “ sen kimsin?” hiç kimse… Türkçe bu.. Sus….
Şimdi kızacaksınız bana. Yok artık diyenlerde olacaktır.. Bu ne biçim yazı bu ne mantıksızlık bu ne saçmalık. Hatta şimdi hapı yuttun hakaretten içeri alırlar diyenleri de duyar gibiyim. Allah cezanı verecek sus dedik sana diyenlerde olacaktır. Nede güzel yazmışsın diyenlerde. Neyse ben hemen belirteyim de “ Türkiye’nin içinde bulunduğu durumlarda yaşanılanları ve yaşanmayanları anlattığım bu yazıdaki kişiler ve kurumlar TAMAMEN hayal ürünüdür…” ben başta da söyledim.. Susuyorum.. yazmak en güzeli… yazdıkda ne oldu demeyin.. Hayalleri ve gerçekleri siz yargılayın.. ben hayal kurdum siz birazcık yaşayın….



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın türkiye kümesinde bulunan diğer yazıları...
Çağrı
Süpürge
2 Temmuz
İyi ki Tgb Var!..
Seçim Sizin

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Gülüp Geçin……
Değişim
Sen Sevmek Nedir Bilirmisin?
Şuursuz Bir Yazı…
Biz Kimiz*
Ama Ben Seni Çok Sevdim…….
Yorulur Mu Bir İnsan?
Unutmadımaklımda!..
Tatlı Bir Hayaldir Benim Köyüm……
Nasıl Bir Sevdaya Sevdalıyız Biz?

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Yürek Sızısı [Öykü]
Gökyüzü [Öykü]
Kalemle Aydınlanan Düşler [Öykü]
Hişt Oradakiler…. [Eleştiri]
Gündem [Eleştiri]
Asosyal Bir Paylaşım [Eleştiri]
ve Zaman Durdu…. Konuştu Yürek Pervasızca…… [Eleştiri]
Yeni Türkiye!.. [Eleştiri]
Yoruldum [Eleştiri]
Olacak Tabi O Kadar [Eleştiri]


HAMZA EKİZ kimdir?

İNSAN OLMAYA ÇALIŞAN BİRİ İŞTE.

Etkilendiği Yazarlar:
CAN YÜCEL


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © HAMZA EKİZ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.