Pek çok doktorun yardımı ile ölüyorum. -Büyük İskender |
|
||||||||||
|
Sana bir özür borçluyum; sende kalamadığım için. Rüzgara yakalanmış bir dal misali benim yüreğim, rüzgarın götürdüğü yere gitmeye pek meyilli. Sadakat algısı biraz farklı...Belki bu sadece bir yalan, belki de sadakat diye birşeye inanmıyorum bile. Sadece sevmeye inanıyorum, kalbimin çarpmasına, hayatıma renk katmaya, farklı hayatlarla beslenmeye ve ancak böyle mutlu olabileceğime inanıyorum. Sana bir özür borçluyum; elimde değil ancak bir kaç yıl dayanabiliyorum bir insana. Sevgim azalmıyor belki ama ilgim sönüyor galiba. Heyecan tükendikçe ben gidiyorum sanki. Daha tutkulu bir hayat arıyorum. Sabahları yataktan kalkmak için bir nedenim olmalı benim; güneş parladığında, bulutlar dağıldığında bunu anlamlı kılacak bir şey arıyorum. Elime kağıt kalem almam, işe gülümseyerek gitmem, daha yaratıcı olmam için böyle yaşamam lazım diyorum. Senin suçun yok, inan. Arıza tamamen bende. Böyleyim ben, anten misali çekiyorum heyecan sinyallerini ve geri iletmek, yansıtmak, içime sindirmek, doyasına yaşamadan itmemek istiyorum. Dibine mi vurmalı bu hayatın yoksa kıyısından güvenle mi geçmeli? Ben güvenli yolların yanlış olduğuna, klişe olduğuna, sürekli farklı olanı yapmak gerektiğine inanılan bir hayatta yaşıyorum. Özüm bu; derdim ya terbiyesiz çıktı özüm diye...Elimde değil, yakaladığım bir karanlık bakış, bir sıcak gülüş, bir tek tutkulu temas herşeyi unutturuyor bana. Sabah uyanmak için nedenim sen ol isterdim... Uzun süre sendin de zaten. Ama...Bir şey oldu. Yani...Heyecan söndü, gözlerinde eski tutku senin de kayboldu, sadece bir alışkanlık olduk birbirimize. Her günümüz aynı geçmeye başladı. Renklendirmek için sadece ben uğraştım, başka bakmak istedim seninle hayata, hayatıma yıllar boyunca sen anlam kat istedim. Olmadı... Herkes aşk bir gün biter sevgi kalır diyorlar, en sağlıklı ilişkiler, evlilikler böyledir diyorlar. Sevgi baştadır diyorlar...Ben algılayamadım. Ben ivme kırıldığı anda, aşağıya inmeye başladığı, sindirildiği, çantada keklik olunduğu anda... Keklik olmadığımı fark etmek, ettirmek istedim. Çünkü keklikten bir adım ötesi penguenlik olacaktı; herkesin aynı, herşeyin aynı olduğu bir hayat. Ben yaşamam ki penguen penguen... Seni hala çok seviyorum inan, ama sevmek yetmiyor bana. Benim ayaklarımın yerden kesilmesine, gün içinde hayal kurmaya, hayatı yaşanır kılmaya ihtiyacım var. Sana bir özür borçluyum, belki sevgine layık olmadım. Seni kıracak bir sürü şey yaptım. Ama sevgi istiyorsan, canlandıracak bir hayat istiyorsan bir süre daha burdayım. Sonrasında ne olur bilmiyorum. Bir çift karanlık gözün veya çapkın bir gülüşün ardından 3 gün gidip, 4. gün sıkılıp geri dönebilirim; veya dönmeyebilirim. Seni ve onu bırakıp bambaşka biryerlere de gidebilirim. Kaygan bir zemin benimle yaşamak; seni buna zorlayamam. Sadece yaptıklarım ve yapacaklarım için özür dileyebilirim. Seni seviyorum, senin anlayamadığın veya benim anlatamadığım gibi...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © ESRA BAYKAL, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |