Bir insan bir kaplanı öldürmek istediğinde buna spor diyor, kaplan onu öldürmek istediğinde buna vahşet diyor. -Bernard Shaw |
|
||||||||||
|
Mübarek Kurban Bayramının ikinci günü Avni ile bayramlaşmaya gittim. Her zamanki gibi ağacın gölgesine koyduğu masanın yanı başındaki sandalyesine oturmuş çay içiyordu. Beni görünce sevindi. Hemen ayağa kalktı: -Hoş geldin hoca. Hayırlı bayramlar, dedi. Ben de onun bayramını kutladım. -Ne güzel adetlerimiz var hoca. Bayramlarda eşi, dostu, akrabayı ziyaret etmek onlarla bayramlaşmak, onlara iyi günler dilemek ne kadar güzel bir olay, dedi… İnsanları birbirine yakınlaştırır, uzakları yakın eder, dargınları barıştırır, yardımlaşmayı artırır… diye devam etti. Ben: -Evet dedim. Gerçekten güzel adetlerimiz var. Avni, bilge edasıyla; - Sözlüğe baktığımızda Kurbanın “Yaklaşmak, Allah’a yakınlık sağlamaya vesile olan şey” anlamına geldiğini görürüz. Dinî bir terim olarak ise, “İbadet maksadıyla belirli bir vakitte belirli şartları taşıyan hayvanı usulünce boğazlamak, ya da bu şekilde boğazlanan hayvan” demektir. - Kurbana karşı gelenler de var, deyince güldü… - Evet. Kurban geldi ya şimdi kurbana “Canilik, vahşilik, gerilik, cahillik” diyenler ortaya çıkacaktır. Sanki kendileri hiç et yemiyor, hiç hayvan kesmiyorlar… Bakıyorsun her hafta sonu pikniklerde mangal yakıyorlar. Akşamları masalarda şişeleri devirip et tüketiyorlar. Peki, sorarım onlara “Bu etler, tarlada mı yetişiyor, yoksa ağaçlarda mı gelişiyor?” Her sene yılbaşlarında hindiler, tavuklar kesiliyor. Bu hindiler, tavuklar hayvan değil mi? İspanyada matadorların katlettiği boğalar ve kafası çekiçlerle patlatılarak avlanan fok balıkları, Çin’de kesilen köpekler hayvan değil mi? İnsanlık tarihi boyunca hemen bütün dinlerde kurban uygulaması mevcut olmuştur. Aralarında biraz farklılıklar bulunmaktadır ama yine de kurban sürüp gelmiştir. Bunlarınki ete, hayvana itiraz etmek değil, İslamiyet’e karşı gelmek. Diğer günler ağızlarını açmazlar ama her nedense Kurban Bayramı geldiğinde yaygarayı koparırlar. -Haklısın diyorum… O, konuşmaya devam ediyor: -Kişi, kurban kesmekle Allah’ın emrine boyun eğmiş ve kulluk bilincini koruduğunu canlı bir biçimde ortaya koymuş olur. O nedenle insan, kurban keser. Kurban toplumda kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu canlı tutar, sosyal adaletin gerçekleşmesine katkı sağlar. Kurban Bayramının o kadar çok fazileti var ki saymakla bitmez. -Anlat, diyorum, anlatıyor: - İçimizde ne kadar yoksul insan var. Bırak et yemeği, ekmek dahi bulamayan fakirler var. İşte yoksulların bulunduğu ortamlarda kurban kesmek ve onlarla paylaşmak bu günün önemini daha da artırıyor. Kurban, zengine Allah’ın rızası, yardımlaşma ve başkalarıyla paylaşma yolunda harcama zevk ve alışkanlığını kazandırır. Onu cimrilikten, dünya malına tutkunluktan kurtarır. Fakirin de varlıklı kullar aracılığıyla Allah’a şükretmesine, dünya nimetinin yeryüzündeki dağılımı konusunda karamsarlık ve düşmanlıktan kendini kurtarmasına ve kendini toplumunun bir üyesi olarak hissetmesine vesile olur. İşte bu nedenlerden dolayı Kurban Bayramı önemlidir. Onların gayesi hayvanları savunmak değil, İslam dinine saldırmak, diyor… Avni’yi dinlemek insana büyük keyif veriyor. Bilge edasıyla, kelimeleri özenle seçip anlatmasıyla, örnekleri yerli yerinde bulup konuşmasıyla gerçekten onu dinlemekten büyük haz alıyor insan. Avni: - Kurban etinden yemek farzdır. Şimdi kebaplarımız da gelir, diyor. Ben: -Çok kalmayacağım, bayramdır, ziyaretin kısası makbuldür, desem de O: -Olmaz, diyor. Kurbanın faziletlerinden biri de paylaşmaktır. Bak, bu kurbanda senin de kısmetin varmış. Oturalım beraberce Allah’ın bize bahşettiği bu güzel nimetinden yiyelim, diyor. Demesiyle birlikte masaya pişirilmiş kebaplar geliyor. O kadar güzel görünüyorlar ki yememek elde değil. Afiyetle ve büyük bir iştahla yiyoruz kebaplarımızı. Yanında salata ve buz gibi ayran çok güzel gidiyor. Allah’ımıza bizi bu günlere kavuşturduğu için şükrediyoruz. Yemekten sonra ben, olayı siyasete dökmek istiyorum. O, bunu anladığından o konulara dalmak istemiyor: -Hoca, bu gün bayram. Mübarek gün. Siyasete şimdi dalarsak akşama kadar çıkamayız işin içinden. Haftaya gel konuşuruz. Çok önemli haberlerim var, diyor… İşte bu cümle beni çok düşündürüyor… Avni, çok önemli haberlerim var diyorsa mutlaka bir şeyler biliyor demektir. Artık haftayı beklemek zorundayız. Bayram ziyaretleri kısa olurmuş. Çünkü gidilecek çok yer var. Ziyaret edilecek çok kişi var. İzin alıp ayrılıyorum Avni’nin ordan… Siyasi sohbetimiz de haftaya kalıyor… Bu vesile ile herkesin bayramını kutluyor, hayırlara vesile olmasını diliyorum…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hakan Yozcu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |