Seviyorum, öyleyse varım. -Unamuno |
|
||||||||||
|
Bu gün sabah işe gitmek için çok sevdiğim, kendimden bir parça gördüğüm arabama bindim. Cebimden anahtarı kibarca çıkardım. Arabamı hiç incitmeden, yormadan çalıştırdım. Vitesi geri attım.Yavaş yavaş araba gidiyor. O anda gözüm eve takılıyor. İkinci katta pencerede temizlik yapan Hanım, gözlerini dikmiş heyecanla bana bakarak pencereden bağırıyor. Cam kapalı. Neden bağırıyor anlamıyorum. Yaşlılık bu ya... Kulak da duymuyor. Ne dediğini bir türlü duyamıyorum. Tabii duymadığım için de onu anlayamıyorum. Biraz sonra, Allah'tan mı desem bilmiyorum, araba kendiliğinden duruyor. Tabii ben öyle sanıyorum... Meğer arkada koskocaman bir jip var. Araba sanki onu görmüş ve onun heybetli görüntüsünden korkudan duruyor. Gerçekteyse araba, ona vurunca duruyor tabii... Kızdım ister istemez. Sinirim hat safhaya ulaştı. Köpürüyorum. Neredeyse ağzımdan salyalar akıyor. “Kim koydu lan bu arabayı buraya? Ne işi var burada bu arabanın?” Orası babamın yeri ya! Adım attığım, bastığım her yer bana ait ya! O nedenle kimsenin hakkı yok diye düşünüyorum o an... Tabii ses yok. Cevapsız kalan sorular oluyor bunlar. Hanım hiç susmuyor. Pencereden avaz avaz bağırmaya devam ediyor. Ben ona bakmadan, onu dinlemeden vitesi değiştirip arabayı hareket ettiriyorum. Artık sinirlendik ya, gözlerimiz dönmüş bir kere... Etrafta sanki hiç bir şeyi görmüyorum. Araba kaldırıma çıkıyor. Ön taraftan “Küüüttt!” diye bir ses. Aman Allahım o da ne? Kıyamet mi kopuyor? Deprem mi oluyor? Ne oluyor? Hanım yukarıdan hiç susmuyor. Avaz avaz bağırıyor. Ne diyor, kime bağırıyor bilmiyorum bile... Yanıma geliyor koşarak... “Ya ne yapıyorsun sen?” “Nasıl araba kullanıyorsun? Kastın ne? Kime? Önüne ne gelirse alıp götürüyorsun” Bende şaşkınlık. Boş ifadelerle bakıyorum ona. Bir şey diyemiyorum. Ama kızgınlığım hala devam ediyor. Bir günah keçisi arıyorum ya onu da hemen buluyorum. Hanımdan başkası olamaz bu? “Ya bi sus Allahını seversen! Sinirim tepeme çıktı. Bir de senle mi uğraşacağım. Bak şimdi de sen önüme geldin vallahi seni de götürürüm” Hanım, “Lütfen biraz sakin ol. Panik yapma” diyor. Bende sinir hat safhada. Arabadan inip ön tarafa bakıyorum. Suçlu birini bulmak zorundayım. Ortaya bağırıyorum: “Kim yaptı lan bu kaldırımı buraya?” Hanım “Canım tamam artık. Sakinleş. Önemli bir şey yok” diye beni telkin ediyor. Sakinleşiyorum ister istemez. Bir müddet durdum. Arabaya, kaldırıma baktım. Ancak o zaman komşunun arabası aklıma geldi. Komşuya seslendim. Bereket onun arabasında fazla zarar ziyan yok. Arabası yüksek olduğu için sadece tamponda hafif yamulma var. Tek tesellim bu oluyor. Özür dileyep “Arabasını bir kaportacıya götürmesini ve ona masrafları benim karşılayacağımı” söylemesini istiyorum. Komşum, oldukça saygılı ve anlayışlı davranıyor. “Canın sağ olsun komşum. Önemli olan sana bir şey olmadı. Cana geleceğine mala gelsin” diyor. Anlayışından dolayı kendisine teşekkür ediyorum. Eh artık üzülsek de üzülmesek de yapacak bir şey yok. Hayatımız tıpkı bir komedi filmi gibi akıp gidiyor. Biz de komedyen oyuncular gibi yaşayıp gidiyoruz. Allah daha beter kazalardan belalardan korusun hepimizi...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hakan Yozcu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |