..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Aşık olmayan âdem / Benzer yemişsiz ağaca. -Yunus Emre
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Anı > Hakan Yozcu




10 Mart 2015
Beyaz Melekler  
Hakan Yozcu
Ve hastanedeyim. Ben, arabadan hemen aşağıya iniyorum. İki büklüm, ellerim kucaklarımda birbirleriyle kenetlenmiş... Hastanedeki görevliler beni o halde görünce hemen koşuyorlar. Tabii tanıyanlar da var aralarında beni... İlgi oldukça büyük... Tüm kapılar sonuna kadar açılıyor adeta... Hemşireler koşuyor, "Donuyorum, beni ısıtın diyorum..." Fakat, kat kat giyinmişim... Kazak, ceket, palto ve bir battaniye...


:AFBI:

Gecenin 12'si. Tir tir titriyorum. Hem de ne titreme. Sanki Sibirya soğuklarında kalmışım. Sanki, kar, dizlerime kadar dolmuş ve ben de bu karları küreksiz, ellerimle kürüyorum... Battaniye, yorgan da fayda etmiyor. İkinci battaniye, ikinci yorgan örtülüyor üzerime... Ben, hala Sibirya soğuklarındayım. Adeta bir dağın doruk noktasında tek başıma kalmışım...
Ağlamak istiyorum ve bu istek hiç de uzak durmuyor benden. Çocuk gibi ağlamaya başlıyorum. Çaresiz hissediyorum kendimi. Eşim ve çocuklarım etrafımda pervane kesiliyor. Dönüp duruyorlar çevremde "Bir isteğim var mı, bir şey yapabilir miyiz" diye... Ama nafile. Hiç bir şey gidermiyor bu soğukluğu... Eşim, "Senin ateşin var" diyor. Banyoya girmemi istiyor. Her zamanki gibi karşı çıkıp ona takılıyorum. "Sen, 6 ay fazla okuyup da neden doktor olmadın sanki?" diye. O bu espiriyi çok iyi biliyor...

Andırın'da anlatılır bu hikaye: "Bir dağ köyüne bir kaymakam gitmiş. Ormanlık bir dağ köyü. Tabii oralarda en kral yetkili, ormancı. Ormancıların bu kesimlerde her dediği adeta ferman hükmündeymiş. Ve kaymakam başlamış anlatmaya... "Vatanımıza, değerlerimize, milli kültürümüze sahip çıkalım... Birbirimize mutlaka yardım edelim. Böylesi yerlerde bu şart. Önce kendinize güvenin, sonra devlete... Birlik ve beraberlik içinde olun..." Konuşma sürdükçe sürmüş. Oradakiler, belki de ilk defa böyle güzel sözcükler, cümleler ve kendilerine hitap eden, kendilerini adam yerine alan biriyle karşılaşmış. Yaşlı bir kadın dayanamamış: "Vah oğlum! Maşallah ne güzel de konuşuyorsun. 6 ay daha fazla okuyup da bir ormancı olsaydın daha iyi değil miydi..."
Kadın, ömründe en yetkili kişi ormancıyı bilmiş, tanımış, kaymakam da kim oluyor ona göre...
Banyoya zorla sokuyor hanım beni... Ama boş yere... Üşümem geçmiyor... Aksine daha da artıyor. Artık ağlamalarım çığlık derecesine yükseliyor...
Hanım, zorluyor ve beni güç de olsa arabaya atıyor. Ver elini Gazimağusa Hastanesi... O yol hiç bitmiyor. Dışarısı soğuktan daha soğuk... Anlatılmıyor... Yaşamak gerek o anı...
Ve hastanedeyim. Ben, arabadan hemen aşağıya iniyorum. İki büklüm, ellerim kucaklarımda birbirleriyle kenetlenmiş... Hastanedeki görevliler beni o halde görünce hemen koşuyorlar. Tabii tanıyanlar da var aralarında beni...
İlgi oldukça büyük... Tüm kapılar sonuna kadar açılıyor adeta... Hemşireler koşuyor, "Donuyorum, beni ısıtın diyorum..." Fakat, kat kat giyinmişim... Kazak, ceket, palto ve bir battaniye...
Bir hemşire "Hocam bu ne hal?" diye soruyor. Geçmişte, hemşirelik okulunda edebiyat hocalığı yapmıştım. Oradan çıkarıyorum bu hemşireyi... İçten ve samimi davranıyor. Ben, onlara hep "Beyaz Melekler" demişimdir. Çünkü sevgileri, şefkatleri hep bir melek derecesinde oluyor hastalara...
Ateşim ve tansiyonum ölçülüyor. “Korkulacak büyük bir şey yok” deniyor. Hemşire "Size bir Voltaren diyazem yapacağız" diyor. Aman Allahım! Beni hafakanlar boğuyor bunu duyunca. Bu, benim için en kötü an... Çünkü hayatta en dayanamadığım ve en korktuğum şey iğne yemektir. Ve hemşire hanım iğneyi kalçadan salıyor: "Anaaaaaaaaaa!..." Ortalığı bir kaplama alıyor. "Acıdı, acıdı!" diye bağırıyorum. Hemşire, "Ama hocam, elim çok hafiftir" diyor. Ah O bir bilse benim ne kadar korkak olduğumu... Hafifliğin yanımda bir hiç olduğunu...
Ama iğneden sonra yaklaşık 5 dakika sonra rahatlıyorum. Biraz kendimden geçiyorum. Yarım saat kadar orada uyuyup kalıyorum. Terler içinde kalmışım. Doktor Hanımın gelip "Şimdi nasılsınız?" demesiyle kendime geliyorum. "İyiyim, rahatladım" diyorum. "O zaman, sizi bırakayım. Yarın, geçmezse bir polikliniğe gidin" diyor.
Herkese teşekkür edip evin yolunu tutuyoruz hanımla. Bu arada, yerinde bir uygulamayla acil tarafına hastadan başka hiç kimseyi almıyorlar. Bu sayede doktorlar çok daha rahat çalışıyorlar...
Allah, tüm doktorlarımızı ve hemşirelerimizi başımızdan eksik etmesin...
Sağlık her şeyden önemli...
Lütfen kendinize dikkat edin. Önce kendi doktorunuz kendiniz olun...



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın anı kümesinde bulunan diğer yazıları...
Adını Sen Koy
Vatan Sağ Olsun
Kadirli'de Bir Gece
Iskadro (Siğil)
Kıbrıs Ada Kışı
Cassandra Hotel Bodrum
Güzel Bir Dünya
Futbol Maçı
Lahmacun
"Kuzucuk Köyü"nde Sabah Kahvesi

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Dut Ağacına Asma Aşısı
Ritsa Gölü Efsanesi
Nur - Işık
Güle Güle Omarım
Sevgisiz Sevgi
Gulit
İran’dan Acı Bir Aşk Hikâyesi
Sevginin Adı Başka
Emanet
Aksilikler

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Vakit Gelince [Şiir]
Kara Güzel [Şiir]
Hayallerim [Şiir]
Gönlümün Tacısın Yar [Şiir]
Kurban Olurum [Şiir]
Acı Ektim [Şiir]
Nerdesin? [Şiir]
Yüreğimde İhtilal Var [Şiir]
Hayat Seni Çözemedim [Şiir]
Helallik İstiyorum [Şiir]


Hakan Yozcu kimdir?

1964 doğumluyum. Kuzey Kıbrıs'ta yaşıyorum. 1988 Erzurum Atatürk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden mezun oldum. 20 yıl çeşitli okullarda edebiyat öğretmenliği yaptım. Uzun yıllar Yenivolkan ve Güneş Gazetelerinde köşe yazarlığı yaptım. Şu an Habearkıbrıslı ve Güncelmersin Gazetelerinde yazıyorum. Birçok internet gazete ve sitelerinde yazılarım yayınlanıyor. Şiir, öykü ve tiyatro oyunları yazıyorum. Bu alanlarda çeşitli ödüllerim var. Kendime ait basılmış "Güzel Bir Dünya" ve "Mesela Başka" isimli iki adet öykü kitabım var. 7 tane tiyatro oyunum var. 6 yıl Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü görevinde bulundum. Halen Başbakan Yardımcılığı Ekonomi, Turizm, Kültür Ve Spor Bakanlığı'na bağlı Müşavirim.

Etkilendiği Yazarlar:
...


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Hakan Yozcu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.