Yaşamak ne güzel şey be kardeşim. -Nâzım Hikmet |
|
||||||||||
|
İnsan, kendinden önce kurgulanmış yaşamların içine girmek durumunda kalınca, ister gönüllü olsun ister olmasın, bazen fiizksel ve duygusal değişiklikler yaşıyor. Hem neşelisin de, hem de “Ulan şimdi gidiyoruz bir kıyamete geride kalanları kim kapacak acep?” moduna giriyorsun. Böyle çevrede hala seni cezbeden adamlar, bakışlar, sen girmişsin düğün telaşından forma. Hiç olmadığın kadar zayıf ve havalısın. Şu yüzük biraz parmağını ağrıtıyor ama idare etmek lazım, psikolojik deyip hayatı daha hafife alıyorsun. Ve birden bakıyorsun ki, aklından geçenle, eyleme sunduğun şey artık hiç de aynı değil. Çünkü olmamak zorunda. Çünkü birileri sana “ayıp” gibi bir kavram öğretmiş. Niye ki? “Güzele bakmak sevaptır.” diye bir laf yok mu bizim Türk literatürümüz de. Hoş biz de “Baldız baldan tatlıdır.” diye manyakça bir laf da var ama neyse... Neyse sonuçta seni garip bir psikolojinin içine itiyorlar. Düğün davetiyesi, nikah şekeri gibi anlamsız kavramların hayatına girdiği yetmiyormuş gibi, bugüne kadar adını dahi duymadığın akrabalarına, arkadaşlarından tırtıkladığın yerleri ayırmaya başlıyorsun. “ Siz gençsiniz, sonra gider bir yerlerde yine kutlarsınız, Memet amcanları çağırmazsak üzülürler.” Kim bu Memet ya?! Bu saate kadar kaç saat mesaim oldu ki benim bu adamla? ( Nafile çığlıklar demek istiyorum, Memet Amca o düğüne, en sevdiğin iş arkadaşının yerine gelecek.) Bir de artık edebinle oturmak ve gülümsemek, çay getirmek gibi kavramlar var. Misal, ailecek gittiğin çalgılı çengili yerlerde tam anlamıyla “ yeni gelin” gibi oturman ve sadece ayağınla tempo tutman beklenecek senden. - “Azıcık oynasam, öyle çok kıvırmadan?!” - “Yok çoçuğuuum, otur sen hemen öyle oynanmaz, ayıp, hem kayınvalden burda. -” Nasıl yani, o kayınvalde dediğin kişi zaten 4 senedir benim hayatımda “Nejla Teyze” olarak yer alıyordu; ilk kez karşılaşmıyoruz ki?”. Sonuçta kadın benim mümkün olan her çay bardağı ve kaşık buluşmasında yerimden fırladığımı ve şıngırdama sussa bile oturmadığımı bilioooo!”. ( Tempo tut ayağınla tempo. Bu kadar konuşana kadar, git tuvalete, orda iki oyna gel.) Gelelim öğrenmeniz gereken çay ve kek muhabbetlerine. Emine Bedel ve en yakındaki ev işi kurabiye yapan yerle aranızı sıcaklaştırmaya başlayın derim. Çay konusu rezalet ama, buna pek çözüm yok. Dantelli tepside o iş yapılacak yani. Dua edin pek çaysever bir aile olmasın, çünkü doldurmaya başladığında ve son bardağa geldiğinde, ilk doldurduğun bardak yine bitmiş oluyor ve anlamsız bir şekilde dolap beygiri gibi salonda dönmek gerekiyor. Geride sadece hafif bir bel ağrısı kalıyor. Son olarak, en acısı diye bitiremiyorum yazıyı :). Çünkü daha yeni başlıyoruz: Evlilik sonrasında 1 ay rahat bırakılacak olan bünyelerin, 1 ayın sonunda yaşaması gereken yemek seansları var. İnsanlar nedense bu yemek yapma konusuna inanılmaz takmış vaziyette. Sanki adamlar bizi evde iş, yemek falan yapalım diye almışlar. yemeksepeti.com diye bir yerle anlaştık biz zaten, acıkınca yemek getiriyorlar bize. 4 senedir burdan gideriyoruz en basit ihtiyaçlarımızı, niye gelenler inatla benim Çerkez yemeği yapmamı talep ediyor ki? Ben ne anlarım Çerkez yemeklerinden? Kaldı ki hiç Çerkez akrabam da yok. ( Öneri: Annenizin evinden çıkmadan yemek yapmayı ve pratik olmayı öğrenin. Misal, “Pilav, 1’e 1.5 ölçüsüyle, 16 dakikada pişirilir”, gibi bilgiler uzun süre işe yarayacaktır.) Evin düzeni, nevresim takımlarının rengi ve karıştırılan iç çamaşırı çekmecelerinizden hiç bahsetmiyorum bile. Ama sonuçta herşeyi yaşanır kılan ve arkasından gülebileceğiniz birşey var: Bunları yaptığınız anlarda, suratında yarı mahçup, yarı hayran, yarı panik vaziyette peşinizde geçen adam. Herkes gidip koltuğa yığıldığınızda, kolunu omuzunuza atıp, teşekkür ediyorsa ve yatakta size sarılarak uyuduğunda kendinizi iyi hissettiriyorsa, varsın Çerkez yemeği de yapmayı öğrenin :) . Sevgiyle, Esra
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © ESRA BAYKAL, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |