Benim yaradılışımda fevkalade olan birşey varsa, Türk olarak dünyaya gelmemdir. - Atatürk |
|
||||||||||
|
Aldatılmak. Aldatmak. Aldatanla aldatılan daha cümleler kurulurken el değiştiriyorlar...Bu ne biçim duyumsama! Aldatıldın mı hiç? Peki ya, aldattın mı? İçinden düşün; insan sesli düşünmediği sürece -en azından-kendine dürüsttür. Delicesine sevdiğin bir insan varken ve belki de O, seni evinizde beklerken hasretle, fikir ucuyla da olsa bir başkası dikkatini çekmedi mi? Sonra abartıp bunu aplikasyona geçirdiğin hiç mi olmadı! 'Sadâkat' ne ifade ediyor sana, sâdık olmayı mı sadâkat beklemeyi mi? Sevdiğini diyelim ki, aldattın; hiç düşündün mü bir gün senin de aldatılabileceğini. Sen kumpaslar içinde gizli kapaklı onu aldatırken, aldanışına ânifen tanık olsan ne hissederdin, ne derdin 'son' kez ona.. Kızardın ve sinirden kızarırdın değil mi! Peki, yakalandığı için mi, aldattığı için mi, yoksa onu aldattığın için mi ? Ne kompleks bir durum! Beraberliği iğfâl etmek kimin hakkı? O berberliği yaşayan kişilerin mi! Acaba ilişkilerde pragmatizm rüzgarları mı esmeye başladı son zamanlarda.. Sanki öyle! Oysa sadâkatte, bir şeye gönülden ve içten gelerek bağlanmak esas değil midir; canın istemediğinde eldeki alternatifleri değerlendirmek olmamalı.. Sevgide ikâme söz konusu olabilir mi yahu..! Ben bu aralar derin mevzulara tırmanıyorum. Sonum nasıl olacak acep? İdefiks mi oldum nedir(?) Bir sevda düşünün taraflar birbirlerine angaje olmuşlar, sevmişler, bağlanmışlar.. Kim hangi sebeple bir son yazabilir bu teslimiyete. Teslimiyet dediysek 'körü körüne bağlanmak' değil bahsettiğim .. Sevmek : Bildiğinizden, hissettiğinizden işte! Ve bir gün yolları -her zaman dediğim gibi- ayıracaksak bile asilce olmalı bu eylem. İnsan geçmişteki hislerine neden sabote eder ki! 'Ne yârdan ne serden geçerim' lerle yürümez bu hayat. Dünyadaki beş milyar insanı sevebilecek bir yürek bahşedilmiş bize ama duygu çeşidi 'aşk' olunca birden fazlasını asla sığdıramazsınız o sonsuz yüreğinize! Yazdıklarımı okudum veeeeeeeeee benim kafam karıştı sahiden:) Çapkınlık ile ilgili bir yazı yazmıştım geçenlerde..Yazıya beklediğimden çok daha fazla tepkiler geldi.Gerek e-mailleriyle gerekse de yüz yüze birçok okuyandan eleştiri aldım.Ne çok çapkın varmış da haberimiz yokmuş maşallah:) Mesela bir tanesi, ' Tam evlenmek üzereyken sevdiğin kadını veya erkeği aldatmak nasıl heyecan verici bir duygu biliyor musun? Sen çapkın mısın da, bu konuda yazı yazdın' ' bile dedi .Ben bu insanları anlayamıyorum. Bir konuda yazı yazabilmek için direkt yaşamak mı lazımdır? Aldatmadım lakin, gözümün önünde çok çirkin bir şekilde aldatıldım yetmez mi! Hem de aldatılmanın çift yakalısını yaşadım. Bu konu canımı çok sıkıyor ve kapatmam gerekiyor!Yaşadım yaşadım merak etmeyiniz:)
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © BİNNUR EDİSAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |