"Usun ve deneyimin aksaçlılarınki gibi, ama yüreğin masum çocuklarınki gibi olsun." -Schiller |
|
||||||||||
|
Geçen yıl yine bu zamanlarda yaşanan tatsız forum tartışmaları yüzünden bu forum köşesini okuma konusunda (bırakın katılımı) tövbeliydim. Lakin hem okur hem de dost çevremden gelen “oku!” baskılarına bigane kalamadım. Bir de gördüm ki; masaya yatırılıp operasyon başlamış bile… Listede ilk yirmi arasında yazıları (eser demek ne haddime!) dost ve okur yorumları bulunan bir gariban (yazar değil, hatta yazan dahi değil) olarak cevap hakkımı kullanmak istedim.(Haddimi aştım bilmez miyim? Özür dilerim, tartışma platformunda bana nasıl da günümü göstermiştir geçen yıl. Unutur muyum!!) İroni bir tarafa; nedir bu yahu? Oysa, listede bir buçuk yıldır ilk yirmide duran bir yazımı artık silmek istediğimi, Kamuran Abla’ya aylar önce söylemiştim. Biliyordum bunun bir gün tartışılacağını. Üzüldüm, forum köşesinde eserlerini çok beğendiğim, hiç tanımasam da sevdiğim bir yazarın beni böylesi yerden yere vurduğunu görünce… Diğerlerinin edebiyat abideliğini hiç sorgulamadım, güldüm geçtim hatta… Ayrıca her yazdığım yeni yazı için eşi-dostu arayıp “Okuyun, olumlu eleştirin. Egolarımı rehabilite edin lütfen” diyecek kadar boş vakte sahip biri değilim yazık ki! (Yoksa yapmaz mıyım?) Bu nasıl bir kısır döngüdür ki her yıl aynı nefreti kusan, nedense yazı yazmak yerine sadece forumda fikir yürüten, edebiyat çerçevesinde olağanüstü diri anlatıma sahip, göz, ruh ve yürek kamaştırıcı eserlerin yaratıcısı, eserlerini okudukça “ kalemi bırakmak lazım böylesi yazabilen varken…” dedirten, büyük insanlar benim gibi edebiyat anlamında felaket, yalnızca aşk-meşk yazıları yazan, yazdıklarını dostlarına yorumlatıp karşılıklı iletileşen, okumaktan yazmaktan hatta konuşmaktan bi haber bir cühelanın, karalamalarını böylesi ciddiye alırlar ve yine salt dostları tarafından okunarak liste başı olmasından yara alırlar!(?) Bu pıhtılaşmanın nedenlerini sorgulamaktan ziyade, tüm bakışların çapraz ateşinde kalmaktır sıkıntım. Olayı bir olimpiyat oyununun girdabına çekip, furtum hortumuna çevirmenin ne alemi var. Perspektif yoksunluğunda boğulmamak adına ilginç kulaç atış şekilleri… Tercih edilen bir gerçeği didikleme yarışı… Bir daktilo şaryosunda parmak dansı, bir dışavurum (dışa tepme değil) bir paylaşım, bir duygu aktarımı neden bu kadar konuşulur? Ateşle arıtma yerine, soğukla arınmayı tercih etmek niye? Sarkıt olabilme telaşı buzun saydamlığına olan tutkudan mı geliyor acaba? Payeleri reddetmenin hiçbir anlamı yok. Yazınsal, kim ne derse desin, içinden geleni içinden geldiği gibi yazmaktır. Yazımın taşeronu olmak değildir. Dilediğim gibi yazmaya devam edeceğim. Bazıları ne kadar rahatsız olsalar da!! Okur yorumlarını bir süreliğine kaldırdım. Ruhsal ve bedensel sağlığım, söylenceleri kaldıracak durumda değil. Tüm güzel yorumları yazan DOST’ larımdan özür dilerim. Saygılarımla Binnur EDİSAN
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © BİNNUR EDİSAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |