Dünya hiçbir padişaha kalmadı, sana da kalmayacaktır. -Nizamî |
|
||||||||||
|
Geçen yıl bu zamanlar yaşadığım kenti terk etme kararı almıştım. Ve bu kararımı tam da gecenin bu saatlerinde ona açıklamıştım. Hüzün, demişti. Yaşanmadan gitmiyor bedenden değil mi? Evet, demiştim. Kahretse de yaşanmadan gitmiyor ama hüzünle birlikte bu kez ben de gidiyorum, diye de eklemiştim. Gitmek! Hem de Ankara’dan, hem de en büyük aşkımı yaşadığım bu kentin sokaklarından… Evet, gittim ve uzunca bir süre de dönmedim! Yine gece… Ve yine gecenin aynı saatleri… Bunu şu an söylemek ne kadar doğru bilmiyorum ama ben artık Ankara da yaşayamayacağım; gidiyorum! diyor. Biliyorum bu duyguyu, diyorum içimden BİLİYORUM! Şaşkınlığımı ve üzüntümü fark etmesin diye nereye gideceksin peki? diye soruyorum. Antalya ya da Bodrum, diyor. Yüzerken ağlayacak, denize nazır şarabını yudumlarken yazacak… Sonra kim bilir -hiç olmaz ya- belki sarhoş olacak beni arayacak? Az evvel onu (aşkı) aradım, diyecek. Ne konuştuğumuzu belki sabaha hatırlayamam o yüzden sen kaydet aklının bir köşesine tamam mı? Anlatıyorum, dinle! diyecek. Sonra sabah olup da beni aradığında aklıma kaydettiğim akşamki konuşmadan ona hiç bahsetmeyeceğim. Tıpkı onun bana yaptığı gibi… Susuyorum gidiş haberine. Susuyor ve anlamaya çalışıyorum. O sırada, Kadın erkeğin ruhunu alıyor sanki o ruhu besliyor ve aynı zamanda o ruhtan besleniyor. Erkek giderken de geride bir şey bırakmıyor. Talancı yürekler! diyor öfkeyle… Aşkın temeli de bu değil mi ama, diyecek oluyorum Aşkın temeli olduğuna da inanmıyorum ben artık! diyor. Nerde başladı inan bilmiyorum.Aşk insanın temelini iyi sarsıyor bunu çok iyi biliyorum. O zaman yüzyıllar önce dağlar filan niye delindi, ya da aşktan delirip yollara niye düşüldü ki? diye soruyorum Belki de basitti her şey. Dostça kahve içmek gibi, doğaya aşık olmak gibi… Bence o zamanlar bu kadar çetrefilli değildi ilişkiler. Bilmiyorum ve gidiyorum! Eyvah! Kaçıyor… Kuzum, ben âşık olmamalıyım. Artık lütfen âşık olmama izin verme, dediğindeyse içimden bir yıldız kayıyor. Aşk izin ister mi güzel dostum benim…Hem ben ki aşkla yaşayan ben, sana nasıl izin vermem.Acıtsa da yaşa mutlaka yaşa, diyeceğimi biliyorken… Başka şeylere adayalım kendimizi. Gidip yardım filan yapalım, mesela köy okulu inşaa edelim, diyor Gülüyorum katılarak… Âşıkken de yapabiliriz bunları ama aşksız nasıl yaşayacağız? Şu an yaşıyor muyuz? Bilmem, yaşamıyor muyuz? Yaşamıyoruz! Bir şehirden gitmek için sebepleri olmalı insanın… Büyük aşkların ortak kaderi işte; sonunda bitmek, tükenmek ve çekip gitmek! İlle de tüketmek, ille de bitirmek tüm duyguları… Yine Sezen: ‘Giderim Bu Şehirden’ Dostum gidiyor bu şehirden bense susuyorum! Aşkın ne demek olduğunu ona anlatamam. O kadar iyi bilir ki aşkı… BÜYÜK AŞKLARIN ORTAK KADERİ… Gidiyorum, diyorum ben de Nereye, diye soruyor. Yazmaya, diyorum.Gidişini YAZMAYA... BİNNUR EDİSAN
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © BİNNUR EDİSAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |