..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Ne elbiseler gördüm, içinde adam yok, ne adamlar gördüm sırtında elbise yok." -Mevlana
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yaşam > BİNNUR EDİSAN




3 Eylül 2003
Sılamı Ziyaret  
BİNNUR EDİSAN
Bir meyveyi dalından koparıp yemeyeli, bahçeli müstakil bir evde sabahın mis gibi toprak kokusunu duyup gülümseyerek uyanmayalı ne çok olmuş.Oysa benim yaşamak istediğim hayat , şehrin kalabalıkları içinde asılan suratları gülümsemeye sevk etmek için çaba


:BAEB:
SILAMI ZİYARET

Beş yıldır memleketimi ziyaret edememiştim.Unutmuşluk, yoğun koşuşturmalar vs...Derken geçiştirdiğim sıla ziyaretini ,geçen hafta gerçekleştirdim.
Keyifli bir hafta sonu ardından Ankara ya alışmak zor oldu.Yıllardır tatil, deniz, güneş ve keyif başlığı altında memleketimi es geçmelerimden utanarak döndüm işte Ankara’ya.
Küçük bir kasabadır aile büyüklerimin yaşadığı yer.Çocukluğumun bir çok anısını, bıraktığım gizlenmiş yerlerinden bir bir söküp çıkardım.Okullar tatil olsa da bir iki hafta dilediğimce gezsem diye iple çektiğim çocukluk anılarımın gözümün önüne gelişinden tutun, temiz hava, içten insan, akrabalarım derken muhteşem bir hafta sonu geçirdim,Yolculuğun yoruculuğu dışında her şey güzeldi.
Bir meyveyi dalından koparıp yemeyeli, bahçeli müstakil bir evde sabahın mis gibi toprak kokusunu duyup gülümseyerek uyanmayalı ne çok olmuş.Oysa benim yaşamak istediğim hayat , şehrin kalabalıkları içinde asılan suratları gülümsemeye sevk etmek için çabalamak değil.Şehirde yaşamaktan sıkıldığımı da anladım.İçimden, her şeyi bırakıp gitmek geldi.
Yemyeşil bir bahçede çay sefası yapmak, kimseyi düşünmeden bir iki satır karalamak bambaşkaymış. ‘Üretkenliğim tıkandı!’ dediğim bir çok günümü hatırladım.Binalar arasına sıkışmış bir oda içinde- her ne kadar bol ağaçlı bir sitede otursam da-bilgisayarın başında üretmeye ve duygularımı aktarmaya çalışmak büyük başarıymış!
Ankara da yok kilo alacağım, yok canım istemiyor diye kahvaltı bile yapmadan evden kaçan şımarık ben anneannemin hazırladığı kahvaltıyı nasıl da zevkle yüreğimden kabul ettim.Teyzemin gidişimle kestiği koyun için üzülsem de –itiraf ediyorum- yemekten de kendimi alamadım.
Bizim kasabanın tüm sokaklarını yaya gezmeniz toplam 1 saatinizi alır.Ve tüm sokakları yaya gezdim.Özlemişim.Yalınayak sokakta oynayan çocukları görünce yeğenimi nasıl da bir fanus içinde büyüttüğümüzü gördüm.Sapasağlamdılar.İçlerinden bir tanesini ile yaptığımız uzun sohbet ise aklımdan asla çıkmayacak.
8 –9 yaşlarında bir çocuk Furkan..(Hoş çocuk mu yoksa büyümüş de küçülmüş mü pek anlayamadım ama)
Kocaman, boncuk boncuk ,simsiyah gözleri ve kıvırcık saçları ile dikkatimi çekti.Birilerine sinirlenmiş bağırıyordu.Lastik ayakkabıları, kalın bir ipten oluşan kemerin tutturduğu pantolonu ve kocaman gözleri....İşte Furkan!
‘Ne oldu, niçin bu kadar sinirlisin Abicim?’ diye elini tutum.
‘Sinirliyim tabii, daha ne olsun antenimizi çaldı !’ dedi.
‘Kim çalmış?’
‘Eşe’nin oğlu!’ dedi yine aynı sinirle.
Eşe kimdi? Bu, bacak kadar boyuyla kimlere kafa tutuyordu ki? Elini hala tutuyordum, oysa ben dokunduğum zaman insanlar yumuşardı, öyle söylerdi tüm dostlarım! Furkan’a işlemiyordu dokunma bağım ama ellerini de çekmiyordu benden.
‘Eee, ne yapacaksın peki Eşe’nin oğluna?’ dedim.
‘Nörücem biliyon mu?
Eliyle pantolonunun bel kısmına yerleştirdiği kapı kolunu gösterdi.Evet bildiğiniz metal kapı kolunu silah gibi yerleştirmiş beline..Gülmemek için kendimi zor tutsam da öyle ya da böyle --ufakta olsa-bir şiddet içeriyordu sohbetin seyri!
‘Ne yapacaksın ?’dedim
‘Bunu şafağına vurucam ki bi daha hırsızlık yapmasın!’ dedi.
‘Ama bunu yaparsan ona zarar vermiş olursun o da ağlar yazık değil mi?’ dedim. Ne diyeceğimi aslında pekte bilemedim ya!
‘Ağlasın, banane , bizim anten yok artık ben her gün ağlayacağım, çizgi film izleyemeyeceğim ama! Babam yenisini de almaz çünkü parası yok !’dedi.
Yüreğime bir şeyler oluyordu yine.Bu gibi durumlarda gözümün yaşını hiç tutamam ki! Eee serde kocaman abla ya da teyze olmak var ya! Tuttum kendimi.
Furkan hala sinirle bağırıyordu bangır bangır...
Gözleri birden açıldı daha da kocaman oldu..Baktığı yere baktım karşıdan 18-19 yaşlarında bir genç geliyordu.
‘İşte O, ulan!!!!! Ben seni ne yapayım ha söle, çaldın antenimizi getir çabuk !’ diye söylenmeye başlayınca anladım ki şafağına kapı kolu yiyecek Eşe’nin oğlu kazık kadar bir genç.Bizim Furkan’ın kafa tuttuğu iri yarma bu çocuğa ne denirdi ki? Neyse konuştuk, anlaştık.....Kapı kolu tarafımdan baskıyla Furkan’ın kendi elleriyle çöpe atıldı.Anteni de, iri yarma utancından geri getirdi.
Furkan mutlu.
Ben mutlu....
‘Şimdi geçti mi sinirin, ne yapacaksın?’ dedim.
‘Geçti , eve gidip şu anteni takayım sonra çizgi filmimi açıp sütümü içerim’ dedi.
Ufacık bir çocuğun, kendinden yaşça epey büyük bir çocuğa kafa tutmasına mı güleyim,hakkını arayışıyla mı övüneyim yoksa nihayetinde bir çocuk olduğunu hatırlayarak içeceği sütün hesabını yaparken onu öpeyim mi bir süre karar veremedim.
Sonuç:Onu doyasıya öptüm.İtiraz da etmedi hani.
Ne bileyim, çekip gitme konusunda hala düşünüyorum.Bıraksam tüm anılarımı, tüm uğraşlarımı küçük kasabama yerleşsem..Tavuk, bahçe, dağ bayır alsam başımı bir ben gitsek mi?
Unutur muyum acaba boğazlandığım sıkıntılarımı?
Büyük şehrin ,büyük ve sinsi planlarından kurtulur muyum?
Oyunların ne içinde ne de dışında olmaktan uzaklaşır mıyım?
Hayatı ortasından yaşar mıyım acep?
Varsın benim de antenimi çalsınlar.
Gidesim geliyor işte böyle sıkıldıkça..
Gidip dönmeyesim...

.Eleştiriler & Yorumlar

:: Gitmek
Gönderen: Metin / Türkiye İST
20 Ağustos 2004
Merhaba Binnur! Özlemin dağlar kadar yüreğinde yaşamak istediğin okadar çok şey varki fakat bazen sen bile kendini anlayamıyorsun!Kimbilir anlamakta istemiyor olabilirsin Genede yaşamaya çalış yüreğinin tüm güzelliğiyle Gitmesende!

:: Doğduğun yer değil, doyduğun yer.
Gönderen: Kâmuran Esen / Mudurnu
6 Ağustos 2004
Merhaba Binnur; Bir solukta okudum. Akıcı, sıcak, duru bir analtım.....Ne güzel anlatmışsın sıla özlemini, özlediğin sılanın sıcaklığını...Sevgiler.........Seni izlemeye devam edeceğim........Kâmuran Esen




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yaşam kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bir Tatlı Huzur
Büyüdüm
Yeni Bir Yıl
Annem
Yaşamak.
Aldanışlar
Kapı
Mevsim Kış Olunca
Hafıza Kaybı
Yazmak ve Yaşamak

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Mutlu Kal... Hoşça Kal
Ayrılıklar da Şerefli Olmalı
Silmedim, beyaza boyadım
İş Yeri Kuralları!
Anlatıyor Gibiydim
Bir Aşk Daha Bitti
İnsan İlişkileri
Gidiyor Bu Şehirden
Yokluğun Bir İç Deniz
Çapkın Erkek (Kadın)

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Ağladığın Gecelerin Hatırına [Şiir]
Merak Et! [Şiir]
Kadın ve Saçları [Öykü]
Sevmeyi Öğretin! [Eleştiri]
Ne Aydın Bir Bilgelik! [Eleştiri]
Teşekkürler Ebru Gündeş [Eleştiri]


BİNNUR EDİSAN kimdir?

Yazarak, konuşarak, öğrenerek, öğreterek ve susarak yaşıyor:) Daktilo şaryosundaki parmak dansına bayılıyor:) Bir yudum insan. Binnur Edisan :)

Etkilendiği Yazarlar:
William Shakespeare, George Orwell, Albert Camus, Henry Miller, Franz Kafka, Borges, Ahmet Arif, Can Yücel, Ahmet Altan...


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © BİNNUR EDİSAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.