Özgür insan, denizi daima seveceksin. -Baudelaire |
|
||||||||||
|
gibi bu gün konumuz mutluluk. Mutluluk; yaşamın temel hedefi, tüm sıkıntılara katlanma gücü, bir hediye, bir varış, bir menzil... Mutluluk; zorlu bir günün sonunda içilen bir tas sıcak çorba.. Mutluluk; yüzleri aydınlatan kocaman bir kahkaha.. Mutluluk; bir bebeğin kucağa alındığı ilk an... Mutluluk; ince belinden kavradığın bir bardakla çay içmek.. Mutluluk; ince belinden kavradığın sevgiliyle dans etmek... Bir simidi paylaşmak, güzel bir anı paylaşmak, dalgalara karışmak, Bugün, bizi neler mutlu eder diye düşündüğümde, içimizde biryerlerde Bir HOŞKUTUSU olduğunu farkettim...Hani, hoşuma gitti deriz.. Şu hoşuma gitti, bu hoşuma gitmedi deriz ya...sahi, neresidir bu HOŞUMUZ? Sanki, beğendiklerimizi sevdiklerimizi attığımız bir hoş kutumuz var bizim. Bu hoş kutusu, kalbimizde mi? Midemizde mi? Beynimizde mi? Nerede bilmiyorum ama içimizde biryerlerde duruyor. Ağacın yeşilini, çiçeğin kokusunu, sevdiğimiz insanları, beğendiğimiz yerleri, dinlemekten zevk aldığımız müziği, lezzetleri tatları bu hoşkutusuna gönderiyoruz... ve hoşumuza giden şeyler bizi mutlu ediyor.. MUTLULUKLA, HOŞKUTU’SU arasında görünmeyen bir yol var. Küçük bir çocukken en hoşuma giden şey; suyla oynamaktı. Su dolu bir leğende kağıttan kayıtlar yüzdürmek, deniz kenarında kumdan kaleler yapmak, olur olmaz yerde üstümü, başımı ıslatmak, üzerimde bayramlık giysilerim, ayağımda yeni ayakkabılarım, saçımda kurdelam, cici cici dolaşırken; yerdeki su birikintisinin ‘’tam göbeğine’’ basmak acaip hoşuma giderdi. Annem babam ve kardeşimle Gençlik Parkına gitmek de çok hoşuma giderdi. Ben aslen Ankaralıyım.. Ne güzeldi Gençlik Parkına gitmek, Luna Parktaki oyuncaklara binmek, Koca bir semaverde fokurdayan çayla, annemin kıymalı böreğini yemek...Annemle babam sohbete dalmışken, Gençlik Parkının, o zaman bana okyanus kadar büyük gelen havuzuna girip,sırılsıklam olmak, ne güzeldi.. Bunların hepsini hoşkutuma atmışım.. Orada duruyorlar... Evet evet.. Kesinlikle içimizde biryerlerde bir HOŞKUTUMUZ var bizim. Güzel anılarımızı, memleketimizi, dostlarımızı, sevdiklerimizi, keyif aldığımız uğraşları, yemekten içmekten hoşlandıklarımızı gönderdiğimiz bir hoşkutusu. Mutluluk; hoşumuza giden, yani hoşkutumuza gönderdiklerimizle ilintili.. Hoşumuza giden şeylerin listesi oldukça uzun.. Ayrıca herkesin hoşkutusu farklı şeylerle doluyor. Benim hoşuma giden bir başkasının hoşuna gitmeyebilir. Zevkler, renkler tartışılmaz. Öyledir de.. Ben, hiçbir çeşit böreği, reçelsiz yiyemem. Mor rengi sevmem, Köpekle oynamak, kediyi kucağıma yatırıp, mırıl mırıl uyumasını izlemek çok hoşuma gider. Yüzmeye bayılırım. Sinemayı, tiyatroyu severim.. Arabamın arkasına tığla örülmüş kırmızı karpuz koyar, evimin duvarına ceylanlı duvar halısı asarım.. Cep telefonumun sesini en ilginç melodiden seçerim. Hoşkutuma gönderdiklerim konusunda, kimseyi takmam. Hoşuma gitmeyenler için de Hoşkutumun kapağını sıkıca kapatır, hatta kilitlerim. Bir ortak hoşluklar var, mesela doğayla içiçe olmak, mehtapta denizi seyretmek, dostlarla sohbet etmek, gülmek sevmek, sevilmek gibi herkesin hoşlandığı..Bir de bireysel hoşluklar var.. Size özel.. Hobileriniz, çaldığınız bir enstrüman, okumaktan hoşlandığınız bir yazar, dinlemekten hoşlandığınız bir müzik türü, amaçlarınız, hedefleriniz, işiniz, uğraşlarınız, aileniz gibi... İşte ister ortak, ister bireysel hoşluklar yaşama anlam katan, yaşamı daha keyifli kılan ve insanı mutlu eden katmadeğerler. Bizi neler mutlu ediyor, nelerden hoşlanıyoruz diye sıraladığımızda pek çok şey buluruz. Yüzeyde; zevkler, renkler, tatlar, uğraşlar, aile, para... Biraz aşağılarda anılar, sevgiler.... derinlerdeyse aşk... Hepimizin hoş kutusunun derinlerinde aşk vardı. Ya, eski bir aşkın sızısı ya halen yaşanan aşkın tutkusu, ya da hiç yaşanmamış aşkların özlemi. Bir yerlerde öyle durur. Tüm acısına, dertlerine, insanın ruhunu dalgalandırmasına rağmen sevmeye doyulmaz. Size bir önerim var.... Kendinize bir liste yapın ve hoşunuza giden şeyleri sıralayın. Eminim, sıraladığınız pek çok şeyi, yarın yaparım sonra yaparım diye ertelediğiniz farkedeceksiniz... Mutlu olmak istiyorsanız; hoşunuza giden şeyleri yapmak için savaşın. Bu yaşam size yalnızca, bir kereliğine verilen bir armağan. Hoşunuza gitmeyen ve sizi mutsuz eden şeyleri HOŞKUTU’NUZDAN uzak tutun. Fügen Yılmaz 05.05.2001
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © İnci Fügen Yılmaz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |