Yaşam kısa, sanat uzun, fırsat aceleci, deney aldatıcıdır. -Hippokrates |
|
||||||||||
|
Her özlediğini göremezsin, kayıpların olur bulamazsın, kızarsın intikam alamazsın, haksızlığa uğrar ağlayamazsın.. Paran çok olur yiyemezsin, az olur yetiştiremezsin. Yetmez bir ömür yetmez.… Rüyalar en büyük yardımcımız aslında. Uçarsın, koşarsın, tanımadığı yerlere gider, hiç görmediğin insanlarla sohbet edersin. Özlediklerini görürsün. Hem de öyle net görürsün ki kokusu bile gelir burnuna. Yapamadıklarını yapar, yaşayamadıklarını yaşarsın düşlerde. Haksızlığa mı uğradın? Rüyanda doya doya ağlarsın. Gündüz birine mi kızdın? Gece indiriverirsin burnuna, yumruğu, bir çırpıda yere serersin. Sana yüz vermeyen birine mi aşık oldun? Düşlerinde doya doya öpersin... Rüyalar ve hayaller bize tanırının bir armağanı... Yaşınız kaç olursa olsun, işiniz gücünüz, mesleğiniz mevkiniz ne olursa olsun hayal kurarsınız. Hayaller gerçeğin provasıdır. Edison ampulu, Graham Bell, telefonu önce hayal ederek yaptılar. Newton, ağacın altında hayal kurarken kafasına elma düştü. de yerçekimini buldu. İnsanoğlu, balık olmayı hayal etti yüzmeyi öğrendi. kuş olmayı hayaletti uçağı yaptı . Önce çıplak gözle sonra teleskopla yıldızlara baka baka sonunda aya gitti.. Yazarlar, kaşifler, mucitler önce hayal kurdular. Önce hayallerini döktüler kağıtlara, sonra gerçekleştirdiler. Hayalleri, rüyaları küçümsemeyin. Ben bu evrenin bile bir hayal ürünü olduğuna inanıyorum.. Önce hayal edildi sonra yaratıldı. Yoksa bu kadar renk, bu kadar çeşit olmazdı.. Hayal kurmaktan asla vazgeçmeyin... Nasıl rüyaların sınırı yoksa, hayallerin de sınırı yok. Ne alt sınır var ne üst sınır. Aynı evren gibi sonsuz bu hayalgücü. Olmayacak hayaller kuranlara hayalperest derler. Ben onlara cesurlar diyorum. Olabilecek, gerçekleşmesi çok olası bir hayali herkes kurar. Seneler önce deniz altında 20000 Fersah romanının yazarı da hayal kurmuştu.. Onun kurduğu hayaller bugün fazlasıyla gerçekleşti. İnsanoğlu denizaltılar, denizaltında film çeken kameralar, denizin derinliklerinde dolaşan robotlar yaptı. O zaman, amma da hayalperest denen adamın hayali, bugün gerçek oldu. Bu gün yıldız savaşları, super man gibi filmler de hayal ama birgün onlar da gerçekleşecek hiç şüpheniz olmasın... Aslında istemek bir şekilde hayal kurmak demektir. Bir arabam olsun istiyorum. Bir evim olsun istiyorum. Gelin olmak istiyorum. Lotodan milyarlar kazanmak istiyorum. Bunların hepsi hayal. Ama adına hayal demeyip, istek dediniz ya sınırladınız. Araba isteyene sorsam, koltukların ne renk? Arabana hangi aksesuarı asacaksın? Deniz kabuğu mu? Yoksa nazarlık mı? Evinin balkonuna koyacağın sardunyaların saksısı ne renk olacak? Salata tabaklarını cam mı porselen mi seçeceksin? Peki lotodan milyarlar sana çıktı ne yapacaksın? Ev, araba, uçak alırım, fabrika kurarım deme. İçini döşe, detaylarını anlat. Fabrikanda üreteceğin kumaşın desenlerini tarif et bana... Bunları hayal etmeden gerçekleştiremezsin hiçbirşeyi... Simyacı kitabında Paulo Chello ‘’Bir şeyi çok isterseniz evren de sizinle birlikte hareket eder ‘’Der.. Bir şeyi çok istemeden ona kavuşamazsınız. Çok isteyin, tüm detaylarını düşünün, ne yapmak istiyorsunuz, ne yaşamak istiyorsunuz, ne olmak istiyorsunuz enine boyuna hayal edin. Hayallerinizin resimlerini çizin, duvarınıza, buzdolabınızın kapağına asın ,hayallerinizi kağıtılara dökün, deyatlarını anlatın. ve çok isteyin.. Göreceksiniz eninde sonunda mutlaka gerçekleşecek... . Benim Denizli’li bir dostum var... Şu an Ankara’da yaşayan Ressam Yaşar Çallı. Resim yaparken hep hayal kurduğunu söyler. Onu stüdyosunda çok izledim. Bir keresinde, yufka açan köy kadını tablosu yapıyordu. Adeta konuşuyordu kadınla. Bir fırça darbesiyle renklendirirken yüzünü, kadının tüm hayatını hayal ediyor, beyaza bulaştırdığı parmaklarıyla un sürerken kollarına, sevgiye olan açlığını anlatıyordu. Sanki okşuyordu kadını. Hayal kura kura resmetti ve ortaya nefis bir tablo çıktı... Sevgili Yaşar Çallı bana ‘’Hayal kurmadan gerçeği yakalayamazsın. Ben hayal kurmadan resim yapamam. Adına yaşam dediğimiz süreç aslında zamanla tedavülden kalkan bir sarı lira gibi. Para geçer akçeyken iyi değerlendirmek lazım. Ben şekillerin, sense kelimelerin ressamısın. Ne zaman yazmaya başlayacaksın? ‘’ dedi. Söz! Bir gün yazmaya başlayacağım… Fügen Yılmaz Eylül 2000
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © İnci Fügen Yılmaz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |