İnsan bir küçük dünyadır. (Mibres Kosmos) -Demokritos |
|
||||||||||
|
Sabah uyanıyorum, kafam b.k gibi. Kafam bulaşık suyu gibi, internetten gazeteleri açıyorum, en saçma sapan yazıları bile okuyorum, romanıma odaklanmam gerekirken, romanın bir noktasında s.çtım kaldım, ileri gitmiyorum, yazmak içimden gelmiyor çünkü, kafam yerinde değil, kafam yerine gelsin diye çabalıyorum, saatler geçiyor, kafam yine dağınık, böyle günler ve haftalar geçerken bunalım, yazamama bunalımı canımı sıkmaya başlıyor, ya ben yazarım, her gün romanın en az bir bölümünü bitirmem lazım; ama tek cümle yazmak içimden gelmiyor, Zarife adlı genç kızın baş rolde olduğu roman kaldı bir noktada, 17. bölümde; ama dün gece nasıl olduysa yazayım dedim, bir daldım romana, ve 17. bölüm bitti, tabi yıllar sonra Zarife’nin romanını okur insanlar, yazar o sene, ondan önceki sene, hatta 2,3 yıl öncesinde yazdığı ve sonra elden geçirip romanı komple bozup yeniden yazdığını bilmeyecek, ne sıkıntılarla boğuştuğumu bilmeyecek, çarşafımı değiştiğim zor geceyi bilmeyecek. Her seferinde bir bunalım, bir çıkmaza düşüyorum, bazıları vardır, her gün memur gibi yazar; ama onlar b.ktan kitaplardır bence. Her gün uyanınca kafam cehennem gibi kötüdür, kayan karanlıktır, kayan yıldızdır, kayan gökkuşağıdır, Afyonu patlamak deyimi tam karşılamaz beni, hissettiğimi, ya o kozmik rüyalarım olmasa ne yapardım, muazzam güzel rüyalar görüyorum, bebekler, çocuklar, çocuklar çok sıktır rüyalarımda. Kayan ay’lar sevgililer. Gençler, aşk hisseden gençler, sohbet eden gençler. Ama sevişen yoz gençler değildir bunlar. Son zamanlardaki rüyalarımda yoldayım, yolda olmak ruhsal olarak ilerlemek anlamındadır. Genç kızları çok sık görüyorum rüyalarımda. Bu rüyalar b.k gibi kötü, karanlık olan kafama bir ışık deryası saçıyor, beni, ruhumu bunlar ayakta tutuyor, ruhu ayakta tutmanın yolu, zihni… güzel şeylerdir, iyi hissettiren şeylerdir, gökyüzüne bakmak gibi, bebek gibi, çocuk gibi, aşk hissi gibi, güzel bir kıza bakmak gibi, çocukluk anıları gibi. Kafam çıldırıyor durduk yere ve onu ehil, yumuşak tutmam lazım, akşam sokağa çıkarsam, ya şöyle olursa, gibi b.ktan bir sürü korku hissediyorum, eskiden hiçbiri yoktu, bu salak paranoyalar… korkulardan bir dağ oldum altında eziliyorum. Bu Zarife’nin romanı da kabak tadı verdi, bitmek bilmedi. Tlc belgeselde şunu duydum, yaralı kuş kalitesinden bir kadındı, güzel, çekici ve sorunları olan. Öylesine denk geldim. Tesisatçıda çalışıyordu, bunu duyunca şaştım, ben o okulu bitirdim ama hiç anlamam, yazarlığa sardım kafayı. Onu çok seven bir çocuk vardı, 25 yaşındaydı, onunla evlenmek istiyordu, “Jale ise asla” diyordu, “seninle asla olmaz.” “Kız kafayı mı yedin neden onu istemiyorsun? Çok iyi çocuk” dedim. “Kişiliği yok” dedi, “bir çiçek bile hediye etmedi, biliyorum, cimriliğinden almadı.” “Haklıymışsın” dedim, Jale bütün yarışlarda yanlış ata oynayıp kaybeden biri; ama hep oynar kumar, bir gün doğru insanın karşısına çıkacağını düşünür, ben öyle sanmıyorum. Bir gün yapayalnız kalacak. Yüzüne dedim, “S.ktir ol git” dedi, “seni sildim, b.k torbası!” “İyi sen bilirsin” dedim. Üç ay görüşmedik, sonra aniden beni aradı, sahilde bir kafede buluştuk, dert yandı, son sevgilisi de onu aldatmış filan. Ağlıyordu, takma kafana tokadan başka bir şey dedim, güldü. “Bir gün olacak.” “Ne?” “Aşık olup evleneceğim.” “Hep serseri tiplere meyil edersin, sanmam.” Sen nasılsın dedi Sanatsal depresyon dedim. Dertlerimi anlattım, çok rahatladım. “Biz evlenelim mi?” dedi. “Salak salak konuşma” dedim. “Neden olmasın?” dedi, gözleri parladı. Düşünmeye başladım. “İkimiz de yaralıyız, dertliyiz, bence ikimiz birbirimize çok iyi geliriz.” “Çok iyi anlaşıyoruz” dedi İçimde bir şey oynadı. Yakışıklı tipleri severdi, ben öyle değildim. Parası olanları severdi, o da bende yoktu, her günü bunalımla geçen biriydim, o uyuduğunda ben kalkardım. Bu iş yürür müydü? “Anne olmak isterim” dedi, “senin alet dikiliyor mu onu söyle.” Beni bir gülme aldı, normalde bu kadar açık konuşmazdı, konu ben olunca, dibini biliyordum, bütün sevgililerini, onlarla neler yaptığını. “Kader böyleyse?” dedi. “Beni terk ederse? diye düşündüm. Bu kız prenses gibi zarif, güzel, ben ise bir kertenkele gibi biriyim. Hapı yutar mıyım?
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © İsa Kantarcı, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |