Paranız varsa toprak alın. Artık üretmiyorlar. -Mark Twain |
|
||||||||||
|
Duygu; insanların kalplerinde yer bulan, hayatlarında umumi değişikliklere sebep gösterilen yoğunluğun adıdır. Yüreklerin huzurla tanışmasında, yeri geldiğinde gözlerde biriken yaşların sele dönüşmesinde, insan hayatında farklılıklar meydana gelmesinde büyük bir rol oynamaktadır. Sizlere anlatmak için çabaladığım yoğunlukla vedalaşan insanlar, gök yüzünde infilak eden uçağa dönüşür. İnsanlar diğer insanların kıymetini bilmezler. Karşılarındaki kimseye duyguları alınmış muamelesinde bulunmaktan hiç çekinmezler. Kalplerin bir yangın yeri olmaması için insanlar duygularından emin olmalıdır. Hiç kimse ne hissettiğini bilmeden diğer bir şahsa boş, manasız hislerle açılmamalıdır. Duygu dediğimiz yoğunlukların en başında kalpleri esareti altına alan aşk yer almaktadır. Bazı kimselerin aşk ve şıpsevdiliği birbirinden ayırt edemediğinin şahidi oluyoruz. Bu şahısların aşkı ellerinde oyuncak ettikleri gün gibi ortadadır. Samimiyetsizlik özellikle gençler arasında aldı başını gidiyor. Elektrik alamadım, ısınamadım muhabbeti çok oluyor. Aşk şıpsevdilikle aynı kefeye konulmaya devam edilirse yüreklerin büyük acılarla boğuşacağı göz önünde bulunan bir gerçektir. Bu konuda benim naçizane fikrim, gerçek aşkı tanımayanlara bu güzel duygunun oyuncak olmadığının uygun bir lisanla anlatılmasıdır. Anlatamazsak her önüne gelen aşkı bir sakız misali dilinden düşürmeyecek, ölçüsüz davranış sahipleri giderek çoğalacaktır. Ortalıkta duygusuz insanlar cirit atacaktır. Ben gerçekten âşık olan kimselerin aşkı her daim gönül defterlerinin her bir sayfasına yazmış olduğunu düşünürüm. Gönüllerinde gerçekten bu duyguyu taşımayanlar karşısındakini yürekten âşık olduğuna inandırma çabası içerisine girmektedir. Seviyorum, aşığım diyenlerin duygularla oynamayı marifet sandığını; sevmenin ne demek olduğunu bilmek şöyle dursun karşısındakinin gururunu hiç önemsemediğini görüyorum. Bunlara şahit olmamak için bu yazımı kaleme aldım ve siz değerli okurlarıma sunmanın uygun olduğuna kanaat getirdim. Demek istediğim, duygularınızı başkasının oyuncağı haline getirmeyin. Siz de başka duyguları oyuncak etmeyin. Kendinizden emin değilseniz karşınıza çıkan kişiyi rencide etmeyin. Başkasının sizi rencide etmesine de müsaade etmeyin. Emin olmadığınız duygularınızın önüne düşüp bu duyguların sizi olumsuzluklara doğru yönlendirmesinden her daim kaçının. Gönlünüzde aşka karşı saygısızlık yer bulmasın, şıpsevdilik tertemiz gönüllerinizi tahrip etmesin. Duygularından emin olmadığınız biriyle yol yürüme fikrine kafanızda yer vermeyin. Kısacası duygularınızdan emin, kendinize hakim olun.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hüseyin İbiş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |