Bir ülke bağımsız olmadan, bağımsızlık da erdem olmadan ayakta duramaz. -Rousseau |
|
||||||||||
|
Mücadele, insanoğlunun yaşamı süresince mağlup olmamak pahasına girmiş olduğu savaşlar bütününe verilen addır. Hayatımızı belli bir düzene oturtabilmemiz için geçirdiğimiz süre içerisinde kazançlarımız olduğu kadar kayıplarımızın olacağı inancında olunmalıdır. Bahsi geçen inancı taşımamamız halinde ayaklarımız üzerinde duramayacağımız, karşımızda yer alanlar için gözden kaçmayan bir avantaja dönüşecektir. Onun için diyorum ki kazanmak uğruna girdiğimiz hangi savaş olursa olsun; zaaflarımız bir kenara bırakılmalı, kendimiz olmaktan ödün verilmemelidir. Yalnız bilincinde olmamızı gerektiren en önemli gerçek, bu büyük mücadelede zafer elde etmemizi gerektiren cehalete karşı açmış olduğumuz savaş olacaktır. Girdiğimiz savaşta kayba uğramamak için elimizden gelenin fazlasını yapmakla yükümlü olduğumuz düşüncesi, hiçbir şekilde geri plana atılmamalıdır. İnsanoğlu, en büyük kötülüğü beyinleri bir kurt misali kemirmekten vazgeçmeyen ilmin, bilimin düşmanı bildiğimiz cehalete esir olarak kendisine yapar. Demem o ki; elimizdeki vazgeçilmeyeceğinden emin olduğumuz değerleri doldurmamız icap eden boşluğu okuma alışkanlığını kazanarak korumalıyız. Üzerinde yaşadığımız, bizlere lütfedilen bu hayatın da iyisi ile kötüsü ile başlı başına bir mücadeleden ibaret olduğu zihinlerin bir köşesinde bulundurulmalıdır. Olur da unutmamamız lazım gelen şeyleri unutur, elimizde bulunan en büyük hazine olan vaktimizi boş işlerle uğraşarak israf edersek girdiğimiz mücadeleyi baştan kaybetmiş olduğumuz fikri kafalarda yer etmelidir. Yukarıda sözünü etmiş olduğum inancımızı sahiplenmez, yoldan çıkmış bir araba halini alır, içimizde taşıdığımız yolcunun işlevini kaybetmesinde en büyük rolü sahiplenmiş oluruz. Aksine bizim sorumluluğunu aldığımız yolcunun daha ileriye taşınmasında önemli bir göreve sahip olduğumuz göz ardı edilmemelidir. Bizler dünyamıza ışık yaktığına inanılan ilmin sonlanmasına müsaade edersek bitip tükenmeyen bir karanlığa gömüleceğimiz aşikar. Yazık ki karşılıklı girişilen savaşlardan bir taraf galibiyetle diğer taraf ise mağlubiyetle ayrılmak zorunda kalmıştır. Bilinmelidir ki insan her daim daha fazlasının kendisinde kalmasını istemekte, güç kaybına tahammül göstermemektedir. Kulak arkası edilmemesi icap eden önemli bir gerçek var ki; zamanı gelir, kazandığımız her ne varsa sabun köpüğü misali kayıp gittiğini görürüz, bu da elimize geçen fırsatları değerlendirmediğimizin kanıtıdır. Hayatta başarılı olmak istiyorsak başta mantıksızlığı bir kenara bırakacak, bizi aydınlığa çıkaracağına inandığımız ilmi pusula edinerek yolumuza devam edeceğiz. Rehber olarak önümüze aldığımız ilme sahip çıkmadığımız halde, cehalet adı verilen fırtına insanoğlunu denizde rotasını kaybeden bir gemiye çevirecektir. Siz değerli okurlarım için kaleme almakta olduğum her yazımda bıkmadan, usanmadan okumanın önemini anlatıyorum, anlatmaktan da vazgeçmeyi düşünmüyorum. Çünkü okumaz ilim yolunda yürümezsek girdiğimiz hiçbir mücadeleden başarılı çıkamaz, ömrümüz yitip gider, bir arpa boyu yol alamayız. Yürümekte olduğumuz yolun sonunda kazançlı çıkmayı düşünüyorsak ilk önce güç gösterisi yapmayı marifet sanan budalalardan olmaktan vazgeçmek önceliğimiz olmalıdır. Çıkmış olduğumuz yolu zaferle sonlandırmak istiyorsak içine düştüğümüz boşluklardan kurtulma inancına kalplerimizde yer verilmelidir. Zihinlerimize ekilmekte olan hasadını almamızın mümkün görünmediği tohumların bitmesini bekleyerek ömür tüketmek de hayatımız açısından büyük bir engel teşkil etmektedir. İnsan zihninin karanlık dipsiz bir kuyu halini almasında en büyük paya sahip olan cehaletten kurtulmak amacı güdülerek ilim yolunda yürümekten vazgeçilmemelidir. Mücadelemizi mağlup bitirmek istemiyorsak kayıplara uğramamıza sebep olduğunu bildiğimiz manasız fikirlerden kurtulmak için gayret gösterilmelidir. Haklı olduğuna inandığınız mücadelenin bizim üzerimize düşen büyük bir sorumluluk olduğunu bir an olsun unutmamamız gerekmektedir. Olur da yersiz bir gaflete düşersek kazanmak uğruna girdiğimiz savaşlar bütününü baştan kaybettiğimiz anlamı taşımaktadır. Bu da bindiğimiz gemide dinmesi mümkün görünmeyen fırtınaya karşı hiç durmaksızın boşa kürek çektiğimizin en büyük göstergesidir.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hüseyin İbiş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |