• İzEdebiyat > Deneme > Doğa ve Dünya |
61
|
|
|
|
Bu anılar da aynı dizideki 3. yazımız. Ben neyim(Masum bir genin itirafları) kitabının üçüncü yazısı... |
|
62
|
|
|
|
Baharın bütün güzelliklerini anlatmaya çalıştığım bir yazım... |
|
63
|
|
|
|
Bugün artık, bize orada öylece sanki hiçbir şey yapmadan duruyormuş gibi gelen ağaçların ve diğer tüm nebatatın da birer "canlı" olduğu, sözden de öte bilimsel olarak ispatlanmış durumda. Hatta bitkilerde bizim gibi nefes alıp veriyorlar, dolaşım sistemleri var, üreme sistemleri var vs. |
|
64
|
|
|
|
...o boşluğun ortasında, kulağımda çınlayan aynı türküyü mırıldanırken ve kafamdaki resme dalmışken şaşkın şaşkın bana bakan kepçe operatörüne ne diyebilirim
|
|
65
|
|
|
|
1961 yılından beri İtalyan ve Roma “La Sapianz Üniversitesi” arkeologları Aslantepe Höyükte yapılan kazılar sonucunda; “M.Ö. 3300-3000 yıllarına ait bir kerpiç saray, M.Ö.3600 - 3500 yıllarına ait bir tapınak, binlerce güzel mühür baskısı, kaliteli metal eserler bulunmuştur.”
Elde edilen veriler de göstermektedir ki; o dönemde Aslantepe, aristokrasinin doğduğu ve ilk devlet şeklinin ortaya çıktığı resmi, dini ve kültürel bir merkezdir. |
|
66
|
|
|
|
Birçok ülkeler (Farslar, Kürtler, Zazalar, Azeriler, Anadolu Türkleri, Afganlar, Arnavutlar, Gürcüler, Türkmenler, Tacikler, Özbekler, Kırgızlar, Karakalpaklar, Kazaklar) tarafından geleneksel olarak kutlanan bayrammış…
Doğanın uyanışı ve bahar şenlikleri imiş…
Hatta (Nevruz) bazı ülkelerde iki hafta boyunca kutlanan bir bayrammış ancak.
Haydi, Nevruz’u anladım, diyelim.
Nevruz’da yakılan ateşler neyin nesi?
Bana kalırsa bu yıl en büyük Nevruz ateşi’ni Amerika, İngiltere ve Fransa yakmış Libya mazlum halkların üstüne…
|
|
67
|
|
|
|
Geçmişten gelen bir düşünürün günümüze dair düşünceleri... |
|
68
|
|
69
|
|
|
|
Yapraklarında yeşilin o körpe diriliği, yaşlı çınarın yıllara yorgun düşen dallarını bir telaş içinde hızla kuşatarak, baharı müjdeler. Yeşilin bin bir tonu bir belirir, bir kaybolur bu toy filizlerde. Hayata gülümser sanki. Fakat arsız bir tebessümdür bu. Biraz da iddialı. Hummalı bir azme teslim olmuştur iradesi. Yaşam neşe’si ile biz duymasak ta fısıldadığı aşk şarkılarını alıp götüren esintilerin sinsi işbirliği sayesinde o muhteşem tapınağını kurmaya kararlıdır.
|
|
70
|
|
|
|
Simur Pers felfesinde geçen ve bizim Zümrütü Anka Kuşu olarak tanıdığımız bir kuş türüdür. Bu yazımda sizlere bu kuşu tanıtmaya çalışacağım... |
|
71
|
|
|
|
Su tanrısı Phorcys hüzünle bakıyor geçmişe, su perileri artık adlarının bir anlam taşımadığını düşünüyor, güzelliklerini gördükleri su akmıyor... Apollon’un çaldığı üç telli lirin sesi eşliğinde gürül gürül akan nehirlerin sesi yok artık, nehir yatakları kurumuş, akıntıya karşı yüzen sazanlar yüzemiyor bile... Göller kurudu, gözyaşları kurudu... |
|
72
|
|
73
|
|
|
|
Yürek yorgunsa eğer gözlere perde çeker. Ayaklar, yıllarca taşıdığı bedeni bile yük bilir. Dünyanın kocalığını büyüklüğüne değil de yaşlılığa yorar. Hayatı içine hapseder. Umutsuzluğu müebbetliğe mahkum eder ve hiç acımadan kendi ipini kendi çeker.
|
|
74
|
|
|
|
Yok yok ne yaparsam yapayım yine de ısınamadım ben şu dış cephesi mantolanmış dünyaya. Hep bir yerlerden soğuk esiyor. |
|
75
|
|
|
|
İlk sahibinden aşklar peşinde koşmak yerine, son sahibi olabilmeyi istesek bir aşkın doğan günden . Gazete küpürlerinde okumak yerine dalıversek baharın tam göbeğine. Sıcacık günaydınlarla aydın olsa günümüz bir ormanın neşeli cümbüşünde. Bahar biz olsa, biz bahar olabilsek keşke…
|
|
76
|
|
|
|
Gerçek bir tarımsal kalkınma için sistemli bir tarım eğitimi olmazsa olmaz bir gerçekliktir. |
|
77
|
|
|
|
Hemşerimiz Cemal Nogay, Beydağı’nın puslu tepelerine bir göz attıktan sonra şöyle cevap vermiş: “Sayın Bakanım; vakti zamanında Beydağı yeşil bir kuşakmış. Ormanlarından ceylanlar koşar, kuşlar ötermiş. Derken bakımsızlık ve yangınlar sonucu ağaçlar yok olmuş, Beydağı bir bozkıra dönüşmüş. Şehrim Malatya için Beydağı’nın ağaçlandırılmasını dilerim.” |
|
78
|
|
|
|
Yayla, tüm muhteşemliği ile gözlerimizin önündeydi. Allah’ım bu ne güzellikti ! Gözlerim, bedenim, ruhum inanmıyordu bu harikuledeliğe ! Dört bir yanı dağlarla çevrili ve yatay şeklinde yukarıdan aşağılara doğru edalı gelin gibi süzülerek kurulmuştu yayla. |
|
79
|
|
|
|
Bazen nasıl bir ülkede yaşadığımızı ve nasıl bir toplum olduğumuzu anlamakta güçlük çektiğimi itiraf etmeliyim. |
|
80
|
|
|
|
Sonsuz ve evrensel doğamızdan (Yaratılmış iyiliklerle bütünlüğümüzden) tek Yaratan'a inanan bir hakikate doğru derin bir yolculuk içerisindeyiz. Bu yolculuğun dışında yürüyenlerle beraber yürümek bence o kadar da doğru olmaz.
Görünen ve görünmeyene ait tek hak din İslamiyettir. Bu yüzdendir ki, hak olan, hakikat olan değerler en güzel şekilde sadece Kur'an-ı Kerim'de anlatılmıştır ve sadece orada vardır.
Elbette iyi niyetli olan diğer kaynakların yazılarını, düşüncelerini de takip etmeliyiz, fakat bu görüşler hakka uygun olmalıdır.
Kötü niyetli düşünceler empoze ediliyorsa ve sanki iyi gibi gösteriliyorsa, bu gibi kaynak ve düşüncelerden uzak durmalıyız.
En hakiki değerler hakiki, ahlaklı ve diğer kişilerinin iyi niyetli özgürlüğüne karışmayan toplumsal ve bireysel değerlerdir. Kötü niyetli hiçbir düşünceyi onaylamamamız gerekir.
Bu anlamda, hakikati ve diğer her milletten, saygılı insanlara saygıyla kendi milletimden de bahsettiğim bu yazıda, bazı değerlere saygısızlık etmemeleri gerektiğini de anlatmaya çalıştım. Milletle ilgili değerler de önemlidir ve değerlidir.
En önemli ve en değerli hakikatin de Kur'an İlmi olduğunu da belirterek, değerlerini koruyan, saygı duyulmasını bekleyen bir insanlık düşledim. |
|