"Küle değil, ateşe üflemelidir." -Divanü Lügat-it Türk, Savlar |
|
||||||||||
|
Teferruatlar sizin de dikkatinizi çeker mi, bilmem ama benim dikkatimi çeker, hem çok çekiyor… Malatya’nın muhtelif yerlerinde asılı bir panel afişindeki yazı (Hz. Ali ve Nevruz) dikkatimi çekti. Panel 26 Mart 2011’de gerçekleşecekmiş yani bu yazı kaleme alındığı günden üç gün sonra… Panelin konusu Hz. Ali ve Nevruz… Hadi Nevruz’u anladık da Hz. Ali… Hz. Ali’nin ne işi Nevruzla… Hz. Ali zamanında “Nevruz ve Nevruz ateşi” var mıydı ki? Sonra “Nevruz ve Nevruz ateşi” de neyin nesi… Kelime olarak (Farsça) “yeni gün/gün ışı” anlamlara geliyormuş… Birçok ülkeler (Farslar, Kürtler, Zazalar, Azeriler, Anadolu Türkleri, Afganlar, Arnavutlar, Gürcüler, Türkmenler, Tacikler, Özbekler, Kırgızlar, Karakalpaklar, Kazaklar) tarafından geleneksel olarak kutlanan bayrammış… Doğanın uyanışı ve bahar şenlikleri imiş… Hatta (Nevruz) bazı ülkelerde iki hafta boyunca kutlanan bir bayrammış ancak. Haydi, Nevruz’u anladım, diyelim. Nevruz’da yakılan ateşler neyin nesi? Belki “Ateş üstünden atlamak bir Nevruz geleneğidir” dersiniz… Hadi onu da anladım; Nevruz’da polise tokat basmak da ne? Nevruz’da “Dokunulmazlık zırhının ardına sığınıp” kaldırım taçlarını söküp polise atma da neyin nesi? Evet evet, BDP’li Sabahat Tuncel’i diyorum. BDP Grup Başkanvekili Bengi Yıldız’ın kaldırım taşlarını söküp polise fırlatmalarını kastediyorum… BDP Van Milletvekili Özdal Üçer’in tartıştığı bir polis memurunun şapkasını kafasından çekip aldığını söylüyorum… Hatırladığım kadarıyla bu olaylar şimdi mahkemelikmiş… Varsın mahkemeye verilsin, (ceza alır ya da almaz) geçer ve unutulur. Ancak olaylar unutulmaz ve de hafızalarda silinmez… Bayan milletvekili polisi tokatlarken annemle birlikte izliyorduk. Annem dedi ki; “Oğlum şu insan azmanı kim, ha bire o herifi tokatlıyor?” “Milletvekili anne” dedim. “Ya tokat yiyen ödlek herif?” “Öyle deme anne, o ödlek değil, bir başkomser yani polis…” “Neee, polis mi dedin! Polisse nasıl o insan azmanı kadından tokat yiyor?” “Ley aney senin bilmediğin şeyler var, o bayan bir milletvekili…” Hâsılı kelam, annemim canı bu tokatlara çok sıkıldı. Ben her ne kadar, ‘o insan azmanı’ dediğin bayan bir milletvekili, dedimse de anlatamadım anneme milletvekillerinin dokunulmazlıklarını, Nevruz’u, Nevruz’un ateşini… Oysa annem bir Kürt kadını, -şu an bile doğru dürüst Türkçe konuşamıyor ancak; “Nevruz’un tokatı”nı bir türlü hazmedemedi, “çok ayıp” dedi, “bir kadının bir erkeğe tokat atması Kürt geleneğine göre kıyamet alameti gibi olağanüstü bir şey” dedi durdu… Aslında ben de annem gibi Nevruz ve Nevruz ateşini anlamış değilim. Bana kalırsa bu yıl en büyük Nevruz ateşi’ni Amerika, İngiltere ve Fransa yakmış Libya mazlum halkların üstüne…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Şevket Başıbüyük, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |