..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
En güzel özgürlük düşü, hapishanede görülür. -Schiller
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Doğa ve Dünya > Baki Demirtaş




21 Ağustos 2013
Doğadan Kopuşumuzun Dayanılmazlığı  
Baki Demirtaş
Bugün artık, bize orada öylece sanki hiçbir şey yapmadan duruyormuş gibi gelen ağaçların ve diğer tüm nebatatın da birer "canlı" olduğu, sözden de öte bilimsel olarak ispatlanmış durumda. Hatta bitkilerde bizim gibi nefes alıp veriyorlar, dolaşım sistemleri var, üreme sistemleri var vs.


:AGAF:
- Beykoz'da 5 farklı yerde orman yangını.
- 3. Boğaz köprüsünün yanlış yere yapılması sonucu 250.000 ağaç boşa kesildi.
- Kaz Dağları altın işletmecileri tarafından delik deşik edilmekte.
- Daha nice taş ocağı kim bilir nerelerde yüzlerce ağacın canına kıyıyor.

Bugün artık, bize orada öylece sanki hiçbir şey yapmadan duruyormuş gibi gelen ağaçların ve diğer tüm nebatatın da birer "canlı" olduğu, sözden de öte bilimsel olarak ispatlanmış durumda. Hatta bitkilerde bizim gibi nefes alıp veriyorlar, dolaşım sistemleri var, üreme sistemleri var vs. Hatta bazı araştırmacılara göre bizim gibi, duygulara da sahipler ve bizden öte olarak iyi ile kötü duyguları hissedip buna karşı duygusal tepkiler gösterebiliyorlar. Biz onları duyamasak da bir orman yangının da, biri onları keserken daha eylem grçekleşmeden bunu hissedip çığlık atabiliyorlar... Yani bildiğiniz "canlılar"! Keza hayvanlar da öyle. Düşünemiyor olmaları (ki duygusal tepkiler vermeleri bir nebze de olsa düşünebildiklerini gösteriyor), konuşamıyor olmaları (ki aslında konuşabiliyorlar kendi dillerince sadece gene biz onları anlayamıyoruz) onları insandan daha değersiz "canlılar" statüsüne koymuyor. Ama biz her nedense insan türüne girmeyen her canlıyı "ot" veya "hayvan" olarak adlandırıp, onlara değersizmiş gibi davranıyoruz.

Evet, aslında bir nebze doğru bu! Evet, onlar gerçekten de değersizler; ama bizim "uygarlık", "modernlik", "teknoloji" dediğimiz kavramlar için değersizler. Bizim betonlaşma dediğimiz yapılaşma için değersizler. Oysa tabiatın bu doğal sirkülasyonu içinde en küçük karıncanın bile bir yeri, görevi varken; insanoğlu tabiatın doğal sirkülasyonundaki yerini kendi elleriyle yoketmeye başlamış ve böylece dünyadaki varlığının da amacını unutarak, kendi "anlamını" da yitirmiştir. Diğer taaftan insanoğlu kendine doğanın dengesini bozup sözde yaşam alanları oluştururken, aslında doğada asla kendine yer bulamayacak olan "sokak hayvanı", "ev hayvanı" gibi tabirler de yaratmıştır. Oysa bir zamanlar o hayvanların hepsi, biz oralara beton ve asfalt dökmeden önce doğal ortamındaki canlılardı. Diğer taraftan yuvasını, doğasını elinden alıp sokağa attığı bu canlıları; bu sefer bir süper kahraman veya kurtarıcı edasıyla kendi evine alarak, onlara beton evinin salonunda, balkonunda bakmaya başladı. Yine yok ettiği nebatatı evinin salonuna ve balkonuna taşıyarak, dünyaya ait olan bitkileri ufak bir saksıda büyütmeye başladı. Böylece artık bir parçası olmadığı doğanin, küçük bir simülasyonunu yaratarak vicdan azabinı azaltmaya çalıştı insanoğlu. Oysa bitkiler toprağa kök salmak ister, yapraklarını güneşe, gökyüzüne çevirmek ister; hayvanlar özgürce koşmak isterler doğada.

Şimdi bu kadar şeyi niye anlatıyorum. Bu ülkede "Kasten Adam Öldürme suçunun cezası ''Müebbed Hapis'' cezası ile cezalandırılmaktadır"; "adam"dan kasıt insan, yani bir canlı. Ama yeryüzü ve doğanın diğer canlıları olan nebatat ve hayvanları öldürmenin cezası ne?

Hemen paylaşalım "Tedbirsizlik ve dikkatsizlik ile orman yangınına sebebiyet verenler iki yıldan beş yıla kadar hapis ve ikiyüz milyon liradan beş yüz milyon liraya kadar ağır para cezası ile cezalandırılır. Orman alanında yangın sonucu hasıl olan zarar fahiş ise mahkeme suça mahsus cezayı yarına kadar arttırır. Hafif ise yarısına ve eğer pek hafif ise üçte birine kadar eksiltir. Yangın, bir sahsın hayatını tehlikeye koymuş olduğu takdirde ceza dörtte bir oranında, ölüm meydana gelmiş ise ayrıca yarı nisbetinde arttırılır. Kasten orman yakanlar on yıldan on beş yıla kadar ağır hapis ve beşyüz milyon liradan bir milyar liraya kadar ağır para cezasına mahkum edilir. Bu fıkradaki suçun işlenmesi nedeniyle yanan orman alanı üç hektardan fazla olduğu takdirde verilecek ceza bir kat arttırılır ve yangın bir şahsın hayatını tehlikeye koymuş olduğu takdirde verilecek ceza ayrıca bir kat daha arttırılır. Ölüm meydana gelirse müebbet ağır hapis cezasına hükmedilir." Yani siz yüzlerce ağacı kasten yakarsanız 10-15 yılla kurtulacaksınız ki infaz yasasıyla da 2-3 yıla kadar çıkacağına da eminim bunu yapanın. Ormanı yakmaktan müebbet yemeniz için, için de bir adamın da ölmesi gerekiyor!

Peki bir hayvanı öldürmenin cezası nedir?
Hayvan öldürmenin cezası yoktur!

Kısaca "İnsan" dışındaki her canlının hayatının bu kadar ucuz olduğu bir dünyada (ki aslında bizim ülkemizde insan hayatı da ucuzladı AKP sayesinde), yarattığımız bunca dengesizliğin de elbet bir sonucu olacaktır gelecekte. İnsanın çağımızda yaşadığı psikolojik çöküntü ve "anlam kaybı" yanı sıra uygarlığımız da doğaya verdiği zararın karşılığını alacaktır dünyadan.

Kim bilir belki de diğer canlıların da ne kadar değerli olduğunu anlayabilmemiz için "Kasten Adam Öldürme suçunu", "Kasten Herhangi Bir Canlıyı Öldürme suçuyla" değiştirmemiz gerekmektedir!




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Eşitlikçi İlkel Topluluk/katmanlı Uygar Toplum - I
Hayatın Tadı

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Alışamamaktır Hayat [Şiir]
Karanlığın Resmi [Öykü]
Eşikteki Sakin [Öykü]
Yeni Hayat [Roman]


Baki Demirtaş kimdir?

Yazmanın bir çeşit lanet olduğuna inanırım. Bununla lanetlenen insanlar içlerinde büyüyen dalga ne olursa olsun onu yazmadan duramazlar. Ve lanetten kurtulmak için, yazar dururlar. Ben de onlardan biriyim. Ama henüz yazarak bu lanetten kurtulmuş birini ne tanıdım ne de duydum.

Etkilendiği Yazarlar:
Tarz olarak Borges, Kafka, Poe, Lovecraft'ın eserlerinden oldukça esinlenmekle birlikte varoluşçu yazarlar da vazgeçilmezimdir.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Baki Demirtaş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.