|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katılımı |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
Sevdalanalım
Orhan Bani
Şiir > Garip
Hadi, yine öyle bak seviyor gibi, yeniden yak yüreğimi
Kızarsın yüzüm, tutulsun dilim, bir garip olalım, sevdalanalım
Vakit çok mu geç, sevemezmiyiz, ağarmış saçlarımın suçu benimmi?
Varsın geçsin yıllar, ağarsın saçlarım, yine öyle bak, beraber yanalım
Pek bir şey söyleme, seviyorum deme, yıllar çok şey aldı, sözüm yok kendime
Ben yine suskunum, ben yine sensiz, bir nedeni yok, seviyorum nedensiz
Gönül had bilmiyor, yak ki yanalım, dö
[DEVAMI]
|
|
|
• İzEdebiyat > Deneme > Sanat |
41
|
|
|
|
Bükülen, kıvrılan, akışkan bir sıvının içinde zarif bir biçimde süzülen bedenlerin oluşturduğu tablo, uzakta kalan masal ülkesinin naif bir aksi gibi duruyor. Ve nihayet sihirli bir değnekten yayılan pırıltılı notaların oluşturduğu müziğin ahengine kendi |
|
42
|
|
|
|
Malatya Belediyesi Eğitim ve Sanat Merkezi bünyesinde, Şehir Tiyatrosu olarak 13 Ekim 2011 tarihinde belediye binasının önünde start veren ilk tiyatro oyununu (skeci) izlerken nah şuracığımda bir şeyler oldu…
|
|
43
|
|
|
|
Sözler bir inci misalidir. |
|
44
|
|
|
|
Menkıbe Kitapları din büyüklerinin hayat hikâyelerinden kesitler sunan bir nevi biyografi kitaplarıdır |
|
45
|
|
|
|
Berneva, hırçın ve anlaşılmaz imgeler, muğlak ifadelerle değil; mümkün olduğunca yalın ve yükünü atma gayreti içinde bir safiyanelikle yöneliyor sözün yurduna. Sözü beşikte bilerek, söze hürmet ederek kuşanıyor mısraları, anlamı sertac ederek ahengin o ferah eşiğinden mütevekkil geçiyor. |
|
46
|
|
|
|
Cemil Meriç’in anısına saygıyla diye başlamıştım Tecrit isimli şiirimin satırlarına. Sevgili dostlarımla onun hissettirdiklerini paylaşmak istedim ve çok güzel mesajlar aldım. Ancak bir üstadımın önerisiyle şimdi sizinle biraz Cemil Meriç’i ko |
|
47
|
|
|
|
Muhteşem Süleyman’ın muhteşem mimarı Sinan gibi..Eserleri de kendileri gibi sağlam ve muhteşem...
Temelinde devşirme denilen bir usul de olsa, eğitim sisteminin Osmanlı’da ne kadar ileri olduğunu, yetenek ve çalışmanın nasıl ödüllendirildiğin |
|
48
|
|
|
|
Orhan Veli:’’Kolayca okunabilen şiirin kolayca yazıldığını mı zannediyorsunuz ?’’ derken ne kadar haklı . Bir şiirin doğması için ne çok sancı çekildiğini ancak şiire hakkını vermek için saatlerini harcayanlar bilir. Sözcük seçiminden, estetiğine; biçeminden biçimine kadar bir arayıştır şiir. Bir öykü, bir roman yazabilecek kadar derin ve kapsamlı bir duyguyu/ düşünceyi dizelere yerleştirebilmektir şiir. Bir fırtınaya yakalanıp savrulmayı göze alabilmektir şiir. Bazen günlerce sürecek bir serüvenin içimizdeki son tortusunu anlatacak kadar sabırla beklemeyi bilebilmektir şiir. |
|
49
|
|
|
|
Malatya Basın-Yayın Tarihi kitabın müsveddesi bile beni heyecanlandırdı.
1930’ladan beri Malatya’da yayınlanan tüm gazete, dergi, mecmua… ne varsa, hepsini, bir araya getirmiş kitap yapıyor Kemal Deniz.
Yalnız gazete, dergi değil, radyo, televizyon… basın-yayın adına ne varsa, hepsi var Kemal Deniz’de…
Hatta belediyeler dâhil, Malatya’nın merkez ve belde belediyelerinin de ne kadar yayın organı varsa hepsini araştırmış, bulmuş, toplamış ve “Malatya Basın-Yayın Tarihi Kitabı” adıyla Malatyalıların hizmetine sunacak…
Kitabı okuyup da heyecanlanmamak elden değil.
Zira o kitapta, Malatya’da 80 yıldan bu yana ne olmuş, ne bitmiş, neler yazılıp-çizilmiş her şey mevcut…
Az çok kendini yazı hayatı içinde bulan herkes, tüm Malatyalıların ismini, zikrini, fikrini o kitapta bulmak mümkün…
|
|
50
|
|
|
|
Sokakta görseniz başınızı çevirip de bakmayacağınız, biradan göbeği çıkmış, saçları dökülmüş, orta yaşın üstünde, memur emeklisi kılıklı adam, saksafonu üflemeye başladığında bir anda ‘ilaha’ dönüşür. |
|
51
|
|
|
|
Anladın mı? Divane, vuslat cismani değil görmek görüşmek değil,bulmak kavuşmak değil. Visalin zevkini hicranın elemine gizledik. Ta ki sevinçler kedere mahkum olsun. Aşık maşukta değil, aşkında meftun olsun. |
|
52
|
|
|
|
Bu kısa yazıda Batı ile Doğunun kahve ile ilgili anlayışından ve sergüzeştinden bir katre sunmaya çalıştım. Benim yaptığım ummandan bir damla su alıp sakalık yapmaktan öteye geçmese de. Çorbada tuzumuz bulunsun babında. Kahveniz bol köpüklü olsun;gönlünüz şen, bağınız gülşen efendim. Hayatınızda kahve acısından başka acı bilmeyesiniz |
|
53
|
|
|
|
Yürek ve duygu işçisidir şâirler… Dış dünyayı geniş ufuklarıyla algılayarak insanlığa sunarlar. Üçüncü gözleri vardır onların… Bizim iki gözle göremediklerimizi onların üçüncü gözü görür. Yürek gözü de diyebiliriz buna… |
|
54
|
|
|
|
Deneme amaçlı olarak hazırladığım şiir kitabımın ön anlatımlarından bir tanesi... |
|
55
|
|
|
|
Birkaç edebiyat dergisi hakkında... |
|
56
|
|
|
|
Sanat kolu kırık olana Ressamın yeni bir kol çizerek yerine yenisini takmasıdır, duygu hisleri körelenler için şiirle şair hisleri ve duygularını tazeleyerek, duygu ve hislerini tazeleyerek, yeniden hissetmesini duygu ile bir şeyleri duyarak hissetmesini sağlar. |
|
57
|
|
|
|
İnsanın yarattığı en yüce değer sanat; onu ölümsüz kılan da yine insandır. |
|
58
|
|
|
|
Türk Musıkisinin önemli tanbur ve kemençe icracısı, bestekâr Tanburî Cemil Bey' e ilişkin bir deneme... |
|
59
|
|
|
|
Dilleri ile şakıyan, kalemleri ile aydınlatan sanat adamları ölüm karşısında dik durabilmişlerdir. Onlar için zaman harcanmayacak kadar değerlidir. Cemal Süreya ölüm ile oyunu bir gökkuşağına çevirirken, Ahmet Oktay arzın merkezine bir yarık açıyordu.. Orhan Veli, dalgasını geçerken, Cahit Sıtkı, ölümün canevine dalıyordu. |
|
60
|
|
|
|
Bir Aralık başlangıcına düştü, Eylül ayına daha başka anlamlar yükleme isteğim... Türkiye’nin yetiştirdiği ve kendi tarzını oturtmuş bir sanatçı olarak, bende ayrı bir yeri olan Alpay’ın bir konseri sırasında tanıştım Eylül’le... |
|
|
|